Bölüm 91

113 8 3
                                    

CLAYTON LEE

"Cidden Liderler üzerinden doğruluk mu cesaret mi oynamayı mı teklif ediyorsun? Kaç yaşındasın?" diye sordum birasını yudumlayan Beatrix'e. Bütün mahkemelerin sonuçlanması ve iç karışıklığın dinmesiyle hepimizin keyfi yerine gelmişti. Bunun üzerine Brody'nin teklifini kabul edip Toxlardan uzak bir yere içmeye gelmiştik.

"Gerçi Brody'nin her koşulda kimi seçeceğini biliyoruz, Ja-"

Brody'nin elindeki bira şişesini suratına fırlatmasıyla cümlesi yarıda kesilen Beatrix, basit bir hareketle şişeden kurtuldu ve sanki biraz önce hiçbir şey yaşanmamış gibi gülmeye başladı.

"Ah Brody, şaka yapıyordum. Bu kadar ciddi alacağını tahmin etmemiştim."

Brody garsona el işareti yapıp bir tane daha içki isterken ben bu konuda yorum yapıp yapmama konusunda tereddüte düşmüştüm. Brody'nin aşk hayatı her zaman çok sıkıntılı olmuştu, hoşlandığı insanlar genel olarak ona karşı aynı duyguları beslememişti. Ayrıca Brody insanlara eşcinsel olduğunu söylerse otoritesinin zayıflayacağından korktuğu için bu konuda hissettiklerini hep içine atmıştı.

İçkisi gelen Brody birkaç yudum aldıktan sonra Beatrix'e dönüp "Bu konuda yorum yapma hakkın olduğunu düşünmüyorum." dedi beklediğimden daha sinirli bir sesle. "Sonuçta hayatı boyunca tek bir kişiden bile hoşlanmamış birinin benim aşk hayatım konusunda ileri geri yorumlar yapması saçma geliyor." 

"Uff, sadece biraz eğlenelim istedim hemen suyunu çıkardın işin."

"Git biraz da Clay'le eğlen." dedi ve içkisini yudumlamaya devam etti.

Beatrix bakışlarını Brody'nin üzerinden çekip bana doğrultunca ister istemez gözlerimi kaçırdım. Bu konu konuşmak istediğim son konuydu ve maalesef Beatrix de bunun farkındaydı.

"Clay zaten yeni yetme Tox ile işleri baya ilerletmişe benziyor."

Şişeyi dikmekte olan Brody de kaşlarıyla yaptığı hareketle Beatrix'i onayladı. İtiraz etmek için ağzımı açtım ama ne diyeceğimi bilemediğim için konuşmaktan vazgeçtim. Ne diyebilirdim ki? Angelique'le aramızda tuhaf bir şey vardı, bir çekim. Ama bunun üzerine düşündüğüm her an Ros'un sesini kulaklarımda duyuyor gibi oluyordum. Ona ihanet ettiğimi hissediyordum, onu aldattığımı.

O benim tek aşkımdı ve hiçbir insana karşı aynı duyguları besleyemeyecektim, bunu biliyordum. Ama Angelique'le vakit geçirmek hoşuma gidiyordu. Belki de tüm bu zehirli Tox ortamına rağmen masum kalabilmesi beni ona çekiyordu bu kadar.

Toxları hiçbir zaman kendimi adayacak kadar sevmemiştim. Tox olmak bana hiçbir zaman o kadar mükemmel gelmemişti, hatta sık sık Ros'a Toxluktan emekli olup olamayacağımızı sormuştum. Ama o Tox makamına sadıktı, ben ise Toxlara değil arkadaşlarıma sadıktım. Zaten Toxlara sadık olsaydım Brendon öldüğünde çekip gitmezdim değil mi? 

"Aramıza dön Clay." diye Brody'nin bana seslenmesiyle düş dünyamdan gerçek dünyaya geçiş yaptım. "Sen bayağı aşık olmuşsun anlaşılan."

Biramdan bir yudum alıp gülümsedim. Sadece gülümsedim. İnkar etmedim, kendimi savunmaya geçmedim. Kuracağım herhangi bir cümle benimle daha çok uğraşmalarına sebep olacaktı, bunu biliyordum. O yüzden konuyu değiştirdim.

"James nasılmış Brody?"

Bu meydan okumam üzerine ufak bir kahkaha attıktan sonra elini kıvırcık saçlarının arasından geçirip omuz silkti. Duygu değişimleri o kadar hızlı oluyordu ki takip etmek imkansızdı.

"Bilmiyorum. Liderlerle pek konuşmuyoruz zaten ama konuştuğumuz zaman... Bilmiyorum, hep böyle oluyor. Her şeyi kafamda kurduğuma kendimi inandırıp kalbime söz geçirmeye çalışıyorum."

NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin