Bölüm 11

528 49 15
                                    

CAROLINE FORBES

Siyah elbisemi giyerken annemin cenazesini hatırladım. O gün de bu siyah elbisemi giymiştim. Cenazeden sonra bu elbisemi kesinlikle yakmalıydım. Siyah topuklu ayakkabımı giydikten sonra evden çıktım. Hava rüzgarlı olduğu için saçım bozulacaktı ama zerre umrumda değildi. Klaus evimin önünde bekleyen arabadan çıktı. Endişeyle bana bakıyordu, büyük ihtimalle ölü gibi göründüğüm içindi. Bana centilmenlik yapıp kapımı açtı ama şu an buna sevinecek ya da kızacak durumda değildim. Sadece koltuğa oturdum.

Cenaze töreninin yapılacağı yere gidene kadar tek kelime etmedim. Klaus da beni pek zorlamadı. Ne kadar itiraf etmek zor olsa da yanımda olması beni rahatlatıyordu, ne olursa olsun bana destek olmak için elinden geleni yapacağını biliyordum.

Törenin yapılacağı salona girdiğimde sahnede üç tane tabut duruyordu. Geçen yıl buraya geldiğimde bir tabut ve birçok polis vardı şimdi ise üç tabut ve birçok öğrenci. Öğrencilerin hepsi büyük ihtimalle Ric için gelmişti. Koltukların arasında geçerken insanların fısıldaştığını duyabiliyordum. Klaus ise peşimden gelmek yerine salonun en arkasındaki duvara yaslanmış Kol'un yanına gitti. Elijah ve Hayley törene gelmek yerine Hope'la ilgili bir ipucu bulmaya gitmişti. Freya ise en ön sırada Stefan'ın yanında oturuyordu. En ön sıraya vardığımda Bonnie'nin yanında ayrılmış olan yerime oturdum. Sanırım son gelen bendim çünkü ben gelince tören başladı.

Tabutların boş olması benim için iyi olmuştu. Onların cansız bedenlerini görmek... Gerçi benden gizli bir şekilde onları gömdükleri için hala çok kızgındım. Damon konuşmasını yapmak için kürsüye çıktı. Her şey geçen yılki gibiydi. Damon orada konuşmasını yaparken ben burada oturuyor ve ağlıyordum.

"Bugün burada olan herkese çok teşekkür ederiz." diye başladı konuşmasına. Tıpkı geçen yılki gibi ve tıpkı geçen yılki gibi yine bana bakıyordu.

"Alaric Saltzman." Duraksadı, onun için de bu ismi söylemek çok zor olsa gerekti. "Kimimiz için bir öğretmen, kimimiz için bir dost, kimimiz içinse ailedendi." dedi. "Ama bazılarımız için daha derin anlamlar taşırdı. O çok iyi bir baba ve içki dostuydu." Bana baktı. O zaman fark ettim ki Damon da benim kadar acı çekiyordu. Onun da en iyi dostu hatta belki de tek dostu gitmişti. İçinde yaşadığı duyguları anlamız için biraz suratına bakmanız yeterliydi ki onun gibi her duygusunu dışarı yansıtmayan biri için bu üzücü bir durumdu.

"Elizabeth ve Josette Saltzman. Onları bu salonda bulunan bazılarının aksine pek iyi tanıdığım söylenemez ama eğer büyüme şansları olsaydı böyle bir anne ve babaya sahip oldukları için gurur duyarlardı."

Gülümsedim, onların büyüyünce nasıl iki kız olacaklarını hep çok merak ederdim. Şimdi ise sadece hayal edebilecektim.

"Bugün burada bir trafik kazası sonucu hayatlarını kaybetmiş olan Ric, Lizzie ve Josie'ye son kez veda ediyoruz. Gittikleri yerde onlara çok iyi bakacak bir anneleri daha olduğunu bilmek bugün bizi mutlu eden tek şey sanırım." dedi ve kürsüden indi. Josette, gerçek anneleri... Umarım onlara çok iyi bakarsın.

Sıra bendeydi. Derin bir nefes aldım ve kürsüye çıktım. Merdivenlerden çıktığım sırada salonu kaplayan fısıldaşmaları duyabiliyordum. Odadaki insanların çoğu Ric'in öğrencisiydi, birçoğuyla da birlikte okumuştum. Fısıldaşmaların sebebi büyük ihtimalle Ric'in çocuklarını doğurmamdı. Ama onlara söyleyemezdim. Ric'in evleneceği kişinin düğününde psikopat kardeşi tarafından bıçaklandığını söyleyemezdim. Tuhaf cadı meclisi tarafından benim karnıma yerleştirildiklerini söyleyemezdim.

"Üç hafta önce hayatımda ilk kez onları bırakıp Mystic Falls'a geldim." diye başladım. Bu konuşmayı yapmak benim için zor olsa da bunu onlara borçluydum. "Hiçbir şeyin onlardan daha önemli olmadığını düşünmeme rağmen gelmiştim. Ama eğer gelmeseydim belki şu an burada olmazdık." 

NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin