Bölüm 81

116 11 5
                                    

BEATRIX BARROS

Yanımda Luna ile dar koridorlarda yürürken bizi gören bütün Toxlar kenara çekiliyor ve bir şey duyma umuduyla kulak kabartıyorlardı. Ama vampirler ile dolu bir yerde konuşmayacak kadar zeki olduğumuzu fark etmemiş olmaları beni sinir ediyordu, hepsi işe yaramazdı.

Normalde sorguları Brody ile beraber yapardık ama o Mahkeme işlerini ayarlamak için gitmişti. Geriye ben ve Luna kalmıştık. Her ne kadar Luna'yı sevmesem de bu işte beraber çalışmak zorunda olduğumuz zamanlardan biriydi. Yine de yanımda Brody olduğunda ona katlanmak çok daha kolay oluyordu ya da en azından herhangi başka biri daha varken. Bu yüzden Clay'i de çağırmıştım bizimle Magdalena'nın yanına gelmesi için.

Luna'nın buraya geleceği, Tox balosunda Ida tarafından açıklanmıştı. Çok karşı çıkma şansımız yoktu ve o zamanlar Luna ile bir sıkıntım da yoktu. Beni rahatsız eden kısım, Aretha öldükten sonra ben ve Brody'nin başa geçmiş olmasına rağmen, ki buna da onlar karar vermişti, yanımıza yine de bir şekil değiştiren olan Luna'yı göndermeleriydi. Bize güvenmediklerini daha net bir şekilde belli edemezlerdi.

Luna, buradan önce neredeydi, nasıl şekil değiştiren olmuştu bilmiyordum ama tam olarak liderlerin gözündeki ideal Tox'tu. Evet, ben de Tox'tum, Brody de ve buradaki herkes de ama Luna çok farklıydı. Bana Liderler'i hatırlatan bir soğukluğu vardı ama onların aklına sahip değildi. Buradaki baş bizdik. Benim ve Brody'nin ardından Luna geliyordu. Ama itinayla bize karşı geliyor ve bundan da oldukça keyif alıyordu.

"Magdalena'yı gönderenler siz miydiniz?" diye sordu yan yana yürümeye devam ederken. Göndermek derken, on beş yıl önce ikizler görevine göndermekten bahsediyordu. Yani sanırım. 

"Evet, Aretha'nın isteği üzerine Saltzman ikizleri görevini onlara biz verdik." dedim Aretha'nın adını vurgulayarak. Eğer Magdalena ile olanlardan dolayı bizi aşağılayacaksa en azından bunun kimin fikri olduğunu bilmeliydi. Olanlar zaten yeterince rezil bir durumdu, Luna'nın da bunu tekrar tekrar hatırlatmasına ihtiyacım yoktu.  Luna hıhı, dedi ve Maggie'nin tutulduğu yere gidene kadar bir daha konuşmadık.

Sorgu odasına vardığımızda Clay kapının önünde bekliyordu. Bizim için Maggie'yi odasından almış ve buraya getirmişti. Ben Clay'e başımı hafifçe eğerek teşekkür ederken Luna, Clay'i tamamen görmezden gelerek içeri girdi. Clay onun arkasından bana bakıp göz devirdi ve ben de aynı şekilde karşılık verdim.

Arkamda Clay ile birlikte içeri girdik. Clay arkamızdan kapıyı kapadı ve bizi bölmemek için bir köşeye çekilip sırtını duvara yasladı, olacakları izlemeye koyuldu. Oda Maggie'nin normalde tutulduğu hücreye kıyasla çok daha küçüktü. Sonuçta sadece bir sorgu odasıydı. Duvarlar ve yerler koyu griydi. Odanın tam ortasında duran masa ve sandalyeler beyazdı. Az önce bizim içeri girdiğimiz ve Clay'in Luna'yı buraya getirdiği karşılıklı duran iki kapı ise siyah renkteydi.

"Magdalena Mia DeLuna." dedi Luna, Maggie'nin karşısında duran tek sandalyeyi çekerken. Sandalyeyi çektikten sonra bana baktı, benim de burada olduğumu hatırlamış olması ne kadar da hoştu. Yavaşça sandalyeye oturdum.

"Maggie," dedim ve Luna'nın, samimi olmamam için beni öksürerek uyarma çabalarını görmezden gelerek konuşmaya devam ettim. Ben de samimi davranma taraftarı değildim aslında ama Luna'nın tavırlarının değişmeyeceğini bildiğim için birimizin Magdalena'yı konuşturmak için daha yumuşak olması gerekiyordu. "Neden burada olduğunu biliyorsundur zaten, ona dair bir açıklama yapmam gerektiğini düşünmüyorum." Magdalena başını sallayarak onayladı, ben de devam ettim. "Bu konuda Mahkeme'den önce bize söyleyeceğin bir şey var mı?"

"Mahkeme mi?" diye sordu Magdalena şaşkınlıkla. Ah, doğru. Mahkeme'nin toplanacağını bilmiyordu. Bunu fark etmesi ile yüzüne yansıyan korkuyu gördüm.

NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin