Bölüm 48

195 19 1
                                    

ELIZABETH "LIZZIE" SALTZMAN

"Az neşelen," dedim Josie'ye aynada kendimi son kez kontrol ederken. Üstümde beyaz, tüllü, yere kadar uzanan bir elbise vardı. Üst kısmı tüller bedenime sarılmış ve iple tutturulmuş gibi duruyor, eşsiz bir görüntü yaratıyordu. Hafif bir göz makyajı ve kırmızı bir ruj ise her şeyi tamamlıyordu. "İlk defa böyle bir şeye katılıyoruz ve bunu suratsızlığınla batırmamanı tercih ederim."

"Ne hoş." dedi Josie, yatağa oturmuş kollarını göğsünün önünde kavuşturarak beni izliyordu. "Toxlar'ın ortam yaratma malzemesi olduk. Hep istediğim bir şeydi bu da zaten."

"İnsanlar ile tanışabileceğiz." dedim aynaya arkamı dönüp Josie'ye bakarak. "Onlar ile konuşabileceğiz. İlk defa rahat rahat sosyalleşebileceğiz. Bunun nesi kötü?"

"Böyle olmayacak ve bunu sen de biliyorsun. Oraya sadece Toxlara kalabalık sağlamak için gidiyoruz. Ayrıca ne kadar rahat ya da özgür olacağımız tartışılır. Oradaki herkes Tox. Elini kolunu sallaya sallaya gezebileceğini düşündürten ne?" Buna cevap olarak sadece gözlerimi devirdim. Josie'nin keyfimi kaçırmasına izin veremezdim.

Ama sanırım çok geçti. Söyledikleri konusunda az çok haklı olduğunu biliyordum. Oraya sadece Toxlar gizli toplantılarını yaparak kalabalık yaratmak için gidiyorduk. Ayrıca Magdalena, Nolan'ın bizimle durmasına karar vermişti. Bu kadar Tox'un içinde de hala bakıcıya ihtiyacımız olduğunu düşünüyor olması...

Her ne kadar Nolan oraya sadece bizim için gelmediğini söylese de biz bunun doğru olmadığını anlayabiliyorduk. Baloya dünyanın birçok farklı yerinden onlarca Tox katılıyordu. Normalde bu balolar çok sık yapılıyordu. En azından yapılıyormuş. Ben hatırlayacak yaşta değilim, sonuçta. Neyse, sanırım en son yapılan balonun ve toplantının üstünden de ciddi bir süre geçmiş. Son toplantıda bir olaylar olunca çok uzun bir süre yapmamışlar bunu. O yüzden bu buluşma Toxlar için sadece toplantı değil, aynı zamanda uzun süredir görmedikleri arkadaşlarını görmek anlamına geliyor. Yani Nolan'ın baloya gelmesi için bizden başka sebepleri olması o kadar da mantıksız değil.

Telefonumun, Nolan'dan gelen bir mesajla titrediğini görünce Josie'ye seslendim. "Hadi, Nolan bizi bekliyor." 

Josie bütün itirazlarıma rağmen, çok önce alışverişe gittiğimiz bir gün aldığı basit siyah elbiseyi giymeyi tercih etmişti. Elbise vücudunu sararak dizlerin birazcık daha üstüne geliyordu. Kolları da dirseklerinde son buluyordu. Bu elbise gideceğimiz yere çok sade oluyordu. Bunu defalarca söylemiştim ama beni sürekli tersliyor ve benim çok bildiğimi söylüyordu. O yüzden ben de bir süre sonra laf etmeyi bırakmıştım. O ise beni takmayı bundan çok önce bırakmıştı. Siyah saçları salıktı ve benim parlak kırmızı rujumun aksine bütün makyajında soluk ve sade renkler hakimdi.

Josie ile otel odamızdan çıktık. Buradan rahatça balo salonunu bulabilirdik ama yine de tek başımıza gitmemize izin yoktu, tabii ki. O yüzden odası koridorun sonunda olan Nolan'ın yanımıza gelmesini bekledik.

Nolan şık bir takım elbise giymiş ve bir de papyon takmıştı. Onu genelde günlük kıyafetler ile ördüğüm için bu tuhaf gelse de bu haliyle yakışıklı durduğunu inkar edemezdim. Her ne kadar benim için bir ağabey gibi olsa da insanların onda ne bulduğunu anlamak çok da zor değildi.

Koridora serilmiş kırmızı halıda bize doğru gelirken adımları hiç ses çıkarmıyordu. Bir elini cebine koymuştu ve öbür elinde de telefonunu tutuyordu. Göz ucuyla Josie'ye baktığımda Nolan'ı baştan aşağı süzüyordu. Tam o sırada Josie bana döndü ve göz göze geldiğimizde hafifçe yanakları kızardı. Kafam karışmış bir şekilde ben ona bakarken Nolan çoktan yanımıza gelmişti, hafifçe gülümsemekle yetindi ve asansöre doğru giderken "Hadi gidelim." diye ekledi.

NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin