15 Yıl Sonra
LIZZIE SALTZMANN
Odamın kapısını kafamı dışarı uzatabileceğim kadar açtım ve koridora şöyle bir göz attım. Bütün kapılar kapalıydı. Kapıdan dışarı sıyrıldım ve kapıyı elimden geldiği kadar sessizce kapadım. Odamın karşısındaki merdivenlerden aşağı inerken botlarımın tabanları ses çıkarmasın diye botlarımı çıkarıp elime almıştım. Buna rağmen ötekiler, Maggie veya Nolan, uyanıksa ayak seslerimi duyabilirlerdi.
Çok zor olmuş olsa da sonunda kimseyi uyandırmadan alt kata inmeyi başardım. Alt katta, sadece mutfak ve salon olduğu için daha rahat bir şekilde ev kapısına kadar gittim. Odamdan buraya elimde taşıdığım botlarımı giydim. Kapının arkasındaki askılarda asılı olan montumun cebinden eldivenlerimi aldım ve hızlıca elime geçirdim. Montumu giymeyecektim. Üstümde kalın bir kazak ve kalın bir ceket vardı. Yeterli olurdu herhalde, değil mi?
Kapıyı sessizce açtım, içeri son kez göz attıktan sonra hızlıca dışarı çıktım ve kapıyı arkamdan hemen kapadım. Rahat bir nefes alıp arkamı döndüğüm gibi korkudan geriye sıçrayarak kapıya çarpmam bir oldu. Josie, kapının önündeki basamaklara oturmuş çizgi roman okuyordu.
"Josie! Burada ne yapıyorsun?!" diye sordum fısıldamanın en yüksek tonuyla. Basamaklardan ona çarpmamaya çalışarak indim ve Josie'nin tepesine dikildim. "Donacaksın."
Hava soğuktu, iki gündür kar yağıyordu, gerçi anca bileğime kadar birikmişti kar. Şu an içinse tam olarak kar yağıyor sayılmazdı, sadece havada uçuşuyorlardı. Benim üstümde en kalın taytım ve en kalın kazağım vardı. Onun üstüne de ceket giymiştim ve elimde eldiven vardı. Josie'de ise, sadece bir kot pantolon ve siyah tişört vardı. Ah, hayır özür dilerim. Siyah kısa kollu tişörtünün üstüne ince bir cekette giymişti. Ne kadar da sıcak tutardı o ceket.
Bana göz devirdi ve bacaklarını basamağa uzatarak, basamağa uzandı. "İçerisi çok sıcaktı, ben ne yapayım?" Sonra kafasına bir şey dank etmiş gibi çizgi romanı kapattı ve bana dik dik baktı. "Sen ne yapıyorsun burada? Maggie burada olduğunu biliyor mu?"
Maggie, küçüklüğümüzden beri bizi büyüten kişilerin lideri gibiydi. Ayrıca bir kurtadamdı. Çok sinirli ve sert bir olmasa da kuralların çiğnenmesinden gerçekten hoşlanmıyordu ki ana kurallardan biri kafamıza göre evden dışarı çıkmamaktı. Biz de bu kapının önünden pek uzaklaşmıyorduk zaten. Nereye gidebilirdik ki? Buralara daha yeni taşınmıştık ve tanıdığımız tek insanlar onlardı.
"Söylemezsen bilmez." diye cevap verdim gülümseyerek. Josie, benim ikizimdi. Evet, biraz soğuk ve umursamaz biriydi ama bana karşı hep iyiydi. Bize anlatılana göre küçüklüğümüzde ailemiz bizi bırakıp kaçmıştı ve Toxlar, evet bu büyük ve güzel grup kendine böyle diyor, bizi bulmuştu. Küçüklüğümüze dair pek bir anımız da yoktu zaten. Ailemizin kim olduğunu ya da bizi neden bıraktıklarını bilmiyorduk. Ama en azından açlıktan ya da soğuktan tek başımıza ölmeden birleri tarafından bulunmuştuk. Bizi bulanların Toxlar olması da ayrı bir olaydı. Normal insanlarla büyüyen iki cadı olarak ciddi problemler yaşayabilirdik.
"Neyi söylemezsem?" dedi gülümseyerek. Daha sonra da çizgi romanını okumaya devam etti. Ben de karşılık olarak ona gülümsedikten sonra Josie'den uzaklaştım ve çevreye bakındım. "Birleri Deveraux'yu bekliyor anlaşılan." dedi Josie arkamdan. Bu sefer onu umursamadan çevrede herhangi bir hareket, herhangi bir canlı var mı diye bakmaya devam ettim. Deveraux genelde kendi şeklinde gelmezdi. Eğer Maggie, Kady ya da Nolan onu görürse ikimiz için hiç hoş şeyler olmazdı. Toxlar onu pek sevmiyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)
FanficMystic Falls'ta kabuslar gerçek oluyor. Karanlık gelecek daha da kaçınılmaz hale geliyor. Rayna'dan yeni kurtulan Stefan evine, Mystic Falls'a döndüğünde hiçbir şeyin bıraktığı gibi olmadığını görür. Kasabaya yeni baş belaları gelmiştir. Katheri...