Bölüm 106

82 9 3
                                    

ANGELIQUE FRAZIER

Arabadaki gerginliğin iki sebebi vardı: İlki, Tox Çukur'una gidiyor olmamızdı; ikincisi ise Klaus ve benim sonu gelmeyen tartışmalarımızdı. Niye böyleydik bilmiyorum ama anlaşamıyorduk işte. Sadece o da değil, Elijah da onun tarafını tutuyordu. Neyse ki kafası çalışan bir Hayley vardı da bana destek oluyordu. Gerçi bu Klaus'un geri adım atması için yeterli değildi.

"Senin neden geldiğini bir türlü anlayamıyorum." dedi Klaus uzun süren sessizliğin ardından. Son kavgamızın üstünden yarım saat geçmişti. Arabayı Elijah kullanıyordu ve yanında da eşi Hayley oturuyordu. Bu yüzden arkada Klaus ve ben kalmıştık. Judd kendi başına gelecekti ve ben her ne kadar Rhea'yla Kai'ın arabasına binmek için yalvarmış olsam da ikisi de kabul etmemişti. Her ne kadar biraz alınmış olsam da surat asmamaya çalışarak bu arabaya gelmiştim. Ama bu işin arkasında Deveraux'nun olduğunu biliyordum.

"Neden buna bu kadar taktığını anlayamıyorum ben de." diye cevap verdim, Klaus'a ters bir bakış atarak. "Neden beni rahat bırakmıyorsun? Fazladan yardım her zaman daha iyi değil mi?" Ben arabanın sağ tarafındaydım, o da solunda. İkimiz de kollarımızı göğsümüzün önünde kavuşturmuş huysuz bir şekilde birbirimize bakıyorduk.

"Çünkü..." dedi Klaus ve ardından bir süre kendini açıklayacak doğru kelimeleri aradı. "Sen Tox değil misin?" Tabii ki yine aşağılayıcı bir şeyler gelecekti. Bana güvenemeyişinden başlayarak birçok sıfatı arka arkaya sıralayacaktı. "Ne bileyim, onlar ailen değil mi? Kendini kötü hissetmiyor musun? Ya da onlara ihanet ediyormuş gibi?" Bu beklediğim şey değildi. Kesinlikle beklediğim şey değildi. Klaus... Beni mi düşünüyordu? Bir Tox'u? Belki de Lizzie ve Josie ile olanlar gerçekten de düşünmeye itmişti ünlü köken melezi.

"Ben..." Ne diyeceğimi bilemiyordum. Suçlu hissetmiyor muydum? Hayır, evet, bilemiyordum ki. Evet, hissediyordum ama tam olarak Toxlara ihanet ettiğim için değil. Gerçekten Lizzie'yi kurtarmak istiyordum ve doğru olduğuna inandığım şey buydu. O yüzden bu konuda bir suçluluk çekmiyordum ama iş ihanet etmeye gelince... Clay ve aileme kesinlikle ihanet ettiğimi düşünüyordum. Bir zamanlar onların gurur kaynağıyken yakında en büyük hayal kırıklıkları haline gelecektim.

"Ben, bilmiyorum." dedim sonunda. "Toxlara ihanet ediyormuşum gibi gelmiyor." Klaus ilk defa herhangi bir yargılama olmadan merakla bana baktı. "Sadece ailemi hayal kırıklığına uğratıyormuşum gibi geliyor." Niye ona bunu anlatıyordum ki? Çenemi kapamalıydım.

Klaus başını sallayarak onayladı. Dalga geçmedi. "Bunu görebiliyorum," dedi bir kez daha beni şaşırtarak. "Ne zaman Toxlara karşı çıkmaktan bahsetsek yüzünde zamanında Lizzie'nin ve Josie'nin yüzünde de beliren bakış oluyor. Hala onlara bağlısınız."

Bu konuşmadan rahatsız olarak gözlerimi kaçırdım ve Klaus'un hala beni süzen bakışları altında başımı camdan dışarı çevirdim. Bunu fark etmişti, Lizzie ve Josie'yi de fark etmişti.

En başta plan yaparken Klaus'un burada olma sebebinin Caroline değil de gerçekten Lizzie ve Josie olduğunu fark ettiğim anı düşündüm. Pür dikkat Rhea, Judd ve Deveraux'yu dinliyordu. Eşinin çocuklarını değil de, kendi çocuklarını kurtaracakmış gibiydi. Elijah ve Hayley bile öyleydi. Mikaelsonlar belki de, Toxlar kadar güçlü olmayabilirlerdi ama aralarındaki aile bağı, kan bağı olmasa bile, bu eksiklerini kapatıyordu. Birbirlerini asla bırakmıyorlardı.

"Sen de mi Lizzie ve Josie gibisin?" Bu sefer konuşan, yol boyunca neredeyse tek bir kelime bile etmemiş olan Elijah'ydı. Bir süre ne diyeceğimi bilemedim. Ama şimdi herkes benden cevap bekliyordu. Hayley benim sessizliğimi yanlış anlayarak Elijah'nın sorusunu daha fazla açıklamaya çalıştı. "Yani onlar gibi Toxların yanında mı büyüdün?"

NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin