ANGELIQUE FRAZIER
"Bir kez daha buradayız," diye mırıldandı hemen yanımda duran Kai, omzu ile benimkine hafifçe vurarak. Evet, yine buradaydık. Bunca olaydan sonra, başarılı ya da başarısız birçok plandan ve sonu hoş bitmeyen bir cenazeden sonra yine Salvatore Malikanesinin önündeydik. Son ziyaertimizden beri evin içinde neler değişmişti bilemiyordum ama Kai, Rhea ve ben yine isyan kıyafetlerimize bürünmüş, son olaylardan kalan üstümüzden atamadığımız bir gölge ile kapının önünde duruyorduk.
Kai'ya cevap vermek yerine gözlerimi öne uzanıp kapıyı çalan Rhea'ya çevirdim. Deveraux ve Lizzie evde kalmışlardı ve bir kere daha herkesin sakince gidip sinirle döndüğü bu işe bize atmışlardı: Salvatorelara ve Mikaelsonlara planları anlatmak. Bu konuda onlara kızmak istesem bile Deveraux'nun buraya gelmemesinin en mantıklısı olduğunu biliyordum. Hem Deveraux'nun sabrı, özellikle bu insanlara karşı, çok kısıtlıydı ve hem de aralarında tuhaf bir gerilim vardı. Deveraux onları sevmediği için böyle davranıyordu ama öbürlerinin aklından gerçekten ne geçiyordu bilemiyordum. Korkuyorlar mıydı, Deveraux'yu anlamadıkları için mi böyle yapıyorlardı, yoksa bir şekilde yapmaya çalıştıkları ama başaramadıkları her şeyi Deveraux yapmayı başardığı için onu sevmiyorlar mıydı? Belki de bunların hepsiydi ama her türlü bir gerginliği, bir kavgayı engellemk için Deveraux'nun evde kalması en iyi seçenekti.
Öbür yandan da, her ne kadar Caroline ile arasının gittikçe daha iyi bir hale geldiğini söylese de, Lizzie'nin bu ortamlarda bulunmak istemediğini biliyordum. Ayrıca gelmesine gerek de yoktu, hatta bütün bu Mikaelson olayları olmasa, onları da ikna etmeye ihtiyacımız olmasa benim bile gelmeme gerek yoktu. Evde oturup bütün bu problemleri Kai ve Rhea'nın alaycı ama ikna etmekte çok başarılı ellerine bırakabilirdim.
İçeriden gelen gürültüler bir anda kesildi, hala bizim geldiğimizi fark ettiklerinde geriliyorlardı. Rhea da aklından aynı şey geçiyormuş gibi bize döndü ve şakacı bir bıkkınlıkla gözlerini devirdi. Yanımda duran Kai kıkırdadığından ben de gülümsememi gizleyemedim. Bazı şeyler asla değişmiyordu.
Aynı kapıyı açan Stefan gibi.
Üçümüze sanki kötü haberin sembolüymüşüz gibi bakıp derin bir iç çektikten sonra kapıyı bırakmadan kenara kaydı. "İçeri gelin,"
"Seni de görmek çok güzel, Stefan." dedi Rhea iğneleyici bir tonda, Stefan'a bile bakmadan içeri geçereken. Kai başıyla Stefan'a selam verdikten sonra çabucak Rhea'yı takip etti ve en sonda da bir gün bu eve normal bir şekilde girip giremeyeceğimi düşünen ben girdim.
Ev... Her zamanki gibi kalabalıktı ama artık burayı böyle görmeye alışmıştım. Toxlarlayken kalabalık bir Merkez'de olmama rağmen zaman zaman duvarlarından hiçbir sesi geçirmeyen kendi odama kapanabiliyor ya da tamamen yalnız kalmak istediğim zamanlarda sokaklarda gezinebiliyordum. Sonrasında bana kasabadan bir ev verdiklerinde ise istediğim gibi tamamen yalnız kalma şansı elde etmiştim. Deveraux'nun evine taşındığımda ise en başta oldukça zorlanmıştım. Çoğu zaman evde Rhea ve Kai oluyordu ki bu zaten başlı başına asla sonu gelmeyen bir muhabbet demekti, bazen de Judd bu ikiliye ekleniyordu. Rhea yokken geldiğinde Deveraux ile yaptığı sessiz konuşmaların aksine Rhea varken Judd'ın da keyfi yerinde oluyor ve her olay daha da büyüyordu. Arada bir sessizlik aramama ve yalnız olmayı istememe rağmen bunların hepsini, herkesi çok seviyordum. Ayrıca, en azından, misafirimiz olmadığı zamanlarda huzurlu bir sessizlik evi kaplıyordu.
Ta ki Toxlar evimize gelene kadar. Sonrası sadece kaos, kavga, sonu gelmeyen fısıldaşmalar, sessizlikten nefret ettiren gergin anlar...
Salvatore Malikanesi ise tamamen farklı bir olaydı. Deveraux'nun evine göre çok daha büyük olan bu malikane, herkesin sığabileceği büyük bir salona sahip olmasına rağmen beni Deveraux'nun evininin hiç boğmadığı kadar boğuyordu. Eski tarzda dekore edilmiş, ahşap mobilyalar ve kristal alkol şişeleri ile donatılmış bu evi her görüşümde arkamı dönüp uzaklaşmak ve asla geri dönmemek istiyordum. Her savaşa, her kötü olaya bir şekilde sahne haline gelmiş olan bu evi asla sevemeyecektim galiba.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)
FanficMystic Falls'ta kabuslar gerçek oluyor. Karanlık gelecek daha da kaçınılmaz hale geliyor. Rayna'dan yeni kurtulan Stefan evine, Mystic Falls'a döndüğünde hiçbir şeyin bıraktığı gibi olmadığını görür. Kasabaya yeni baş belaları gelmiştir. Katheri...