DAMON SALVATORE
Evimiz uzun süredir bu kadar ıssız olmamıştı. Herkes kendi evine çekilmiş yaşananları sindirmeye ve sevdiği insanlarla daha çok vakit geçirmeye çalışıyordu. Sonuçta sevdiğiniz bir insanı ne zaman kaybedeceğiniz belli olmuyordu. Stefan ise birkaç gündür evdeydi, Freya'nın bu son olaylardan sonra ailesiyle vakit geçirmek istemesinden dolayı bana kalmıştı.
Biz de uzun süredir iki kardeş olarak vakit geçirmediğimizi fark etmiştik. Uzun uzun sohbet edip eski zamanları yad etmiştik, her şeyin daha basit olduğu zamanları. Tabii Stefan benim kadar özlememişti eski günleri, o çok daha mutluydu eskisine göre. Freya'nın hayatına girmesiyle bambaşka biri olup çıkmıştı. Artık daha pozitif ve daha mutluydu. Herkes öyleydi aslında çünkü herkes sevdiğine kavuşmuştu.
Kendimi çok yalnız hissediyordum. Herkes mutlu sonuna kavuşmuştu sanki, benim dışımda. Bonnie ve Enzo evlenmiş, dünyayı gezmişlerdi. Caroline, Klaus'la mutluydu ve artık kocaman bir ailesi vardı. Stefan ise sonunda doğru insanı bulmuştu. Ben ise... Tabuttaki sevgilimin uyanmasını bekliyordum.
Sadece o değil, arkadaşlarımı da kaybetmiştim. Üstüme yapışan sinirli damgası gerçekten işimi zorlaştırıyordu ama işin gerçeği artık, duygularımı nasıl ifade edeceğimi bilmiyordum. Bir sorunum olduğunda eskiden onları paylaşabileceğim kişiler vardı, başta Elena olmak üzere, ve sıkıntılarımı paylaştıkça duygularımı da kontrol edebiliyordum. Ama artık yalnızdım ve o yüzden daha sinirliydim. Sinirli olduğum için de yalnızdım. Lanet olası kısır döngüyü kıramıyordum.
Aslında Stefan uğraşıyordu. Freya'yla birlikte neden New Orleans yerine burada yaşamayı seçtiklerini biliyordum. Stefan beni yalnız bırakmak istemiyordu ve gerçekten buna minnettardım. Yine de herkesin kendi sorunları vardı ve ne kadar istese de her daim benim yanımda olamıyordu. Bunu da anlayışla karşılıyordum.
Sadece özlüyordum. Eski arkadaşlarımı özlüyordum, Ric'i çok özlüyordum. Onu kaybedeli on beş yıl olmuştu ama hala eksikliğini hissediyordum. Caroline'ı, Bonnie'yi özlüyordum; onlarla olan arkadaşlığımı özlüyordum. Evde Rhea, Arina, Stefan, ben olduğumuz günleri özlüyordum. O minik cadı, belki çok gösteremesem de, ufak kız kardeşim gibiydi. Onun o masumiyeti ve yaşadığı her şeye rağmen ayakta durabilme gücü beni büyülemişti. Sadece dördümüz olduğumuz o, on beş sene herhalde sıradan bir aile gibi hissettiğim tek zamandı. Arina evin uslu çocuğuyken ben ve Rhea biraz daha yaramaz olanlarıydık. Stefan da annemiz...
Rhea ise... Hiçbir zaman sahip olamadığım kız kardeşim gibiydi. Bazen tek kelime sarf etmeden beni anlıyordu. Benimle uğraşıyor ama her zaman bana değer verdiğini hissettiriyordu ve ben her şeyi mahvetmiştim. Ona inanmak yerine korkumun esiri olmayı tercih etmiştim. Aramızdaki her şeyi tek hamleyle yok etmiştim. Ama geçen gün geldiklerinde Rhea biraz yumuşamıştı. Sanırım beni affetmişti ya da belki ben öyle umuyordum.
"Ben çıkıyorum." dedi Stefan merdivenlerden inerken. Sonunda Freya'yı kardeşlerinden biraz uzaklaştırıp kendisi ile vakit geçirmeye ikna etmişti anlaşılan. Birazdan evden ayrılacaktı ve bu kocaman yerdeki tek dostum sessizlik olacaktı. Belki çıkıp Grill'de bir şeyler içmek bundan daha iyi olabilirdi.
Stefan aynada saçlarını düzeltirken ona yetiştim. Bana nereye gittiğimi sorgulayan bakışlar atınca omzumu silkip "Grill'e gideceğim, burada kalmaktan daha iyi." dedim. Bir şey demedi ama aklından neler geçtiğini az çok tahmin edebiliyordum, bana annelik yapıp yapmamak arasında kalmıştı. Ben ise onu fazla takmayarak kapıdan çıktım. Yavaşça merdivenleri inerken yan tarafımdan gelen bir sesle dondum kaldım.
"Biz de tam Grill'e giderken bize eşlik etmek ister misin diye sormaya gelmiştik."
Kafamı çevirdiğimde Rhea sırtını evin duvarına yaslamış ve ellerini göğsünde kavuşturmuş bir şekilde bana bakıyordu. İnce askılı, dantel, siyah bir bluz, üstünde tül bir gömlek ve altına da siyah hafif bol bir pantolon giymişti. Saçlarını düzleştirmiş ve kulaklarının arkasına sıkıştırmıştı. Yanında ise dağınık saçları, beyaz tişörtü ve yırtık kotuyla Rhea'nın kelimenin tam anlamıyla zıddı olan Judd vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)
FanfictionMystic Falls'ta kabuslar gerçek oluyor. Karanlık gelecek daha da kaçınılmaz hale geliyor. Rayna'dan yeni kurtulan Stefan evine, Mystic Falls'a döndüğünde hiçbir şeyin bıraktığı gibi olmadığını görür. Kasabaya yeni baş belaları gelmiştir. Katheri...