STEFAN SALVATORE
Kızın dediğin yanlış duyduğuma neredeyse emindim. Elizabeth Saltzman demiş olamazdı. Hayır, hayır. Lizzie yıllar önce ölmüştü sonuçta. Görmüştüm. Onları ben görmüştüm ölü olarak. Şu an karşımda duruyor olmazdı. Belki bu da Toxların başka bir oyunuydu. Damon haklıydı.
Ama bir yandan da karşımdakinin Lizzie olduğunu biliyordum. En baştan beri bu yüzden tanıdık geliyordu. Ayrıca uyanır uyanmaz Josie'yi sormuştu. Yani o da hayattaydı. Nasıl ama? Toxlar onları öldürmüştü, ben görmüştüm.
"Bundan etkilenmemiz mi gerekiyordu?" diye sordu Rhea. Gözleri Damon ve benim aramda gidip geliyordu. Kaşlarını çatarak bakıyordu bize. Eh, tabii o Damon ve benim aksime Lizzie'nin kim olduğunu bilmiyordu. Bu hiç aklıma gelmemişti. Bir açıklama yapmalıydım ama ne diyeceğimi bile bilmiyordum. Hala karşımda duran kızdan ayıramıyordum gözlerimi. Damon da benimle aynı durumdaydı. "Hey?" dedi Rhea tekrardan. "Bu kadar şaşırtıcı olan ne?"
"Lizzie..." diye başladım söze. Ama ne demem gerektiğinden emin değildim. "Caroline'ın kızı... İkizleri hatırlıyor musun?"
"Ama onlar ölmemiş miydi?" dedi Arina. Kafası karışmış bir şekilde bakıyordu o da şimdi. Rhea da az önce olduğundan daha fazla çatıyordu kaşlarını, eğer böyle bir şey mümkünse.
"Eh, işte şaşırtıcı olan kısmı da o ya." dedi Damon, kıza yaklaşırken. "Ölmüşlerdi. Ölmüştünüz." Son kelimeyi kıza bakarak söyledi. "Cesetlerini Stefan buldu, değil mi Stef?" Kafamı sallayarak onaylayınca kız bana şaşkın bir bakış attı.
"Ah, bilmiyordum." dedi hafifçe gülümseyerek. "Bizi... Beni tanıyor muydun?" diye sordu çekinerek.
"Yani tam tanıdığım söylenemez. Çok vakit geçirme şansımız olmadı." dedim ve kıza cesaret vermek için gülümsedim. Nasıl açıklayabilirdim ki? Onlar ile çok vakit geçirmemiştim çünkü ilk olarak kız arkadaşım onlara hamile kaldıktan sonra eskisi kadar iyi olamamıştık. İkinci olarak başka bir kız arkadaşım ile dünyayı gezmekle meşguldüm. Üç, babaları ile aram çok iyi sayılmazdı. "Şey... Ben pek buralarda değildim."
"Demeye çalıştığı şey, anneniz size hamile olduğunda, anneniz ile aralarının açılmış olması ve böylece ayrılmaları ve yeni kız arkadaşı ile buradan tüydüğü."
"Damon." diyerek uyardım Damon'ı. Bu kadar açık sözlü olması gerekmiyordu. Belki Lizzie ve Josie ile çok vakit geçirmemiş olabilirdim ama bu onlara hiç değer vermediğim anlamına gelmiyordu. Ayrıca Lizzie'de ilk izlenimim kötü olsun istemiyordum. Lizzie'ye dönerek konuşmaya devam ettim. "Neyse, sonuç olarak sizin iyi olup olmadığınızı kontrol etmeye gelen bendim ve gayet net hatırlıyorum ki iyi değildiniz. Ölmüştünüz. Gözlerimle gördüm. Nasıl burada olabilirsin?"
Kız omuz silkti. Bilmediğinden değil, açıklamak istemediğinden susuyordu. Ama bir açıklamayı hak etmiyor muyduk? Bizi bu şekilde bırakamazdı. Ayrıca Caroline'a haber vermemiz gerekecekti. Gerçi ne diyecektik ki? Hey Caroline, Lizzie ve Josie ölmemiş. Buraya geldiler ve seni arıyorlar. Bir ara buraya uğrar mısın?
"Caroline'ı aramam lazım benim." dedim ellerimle yüzümü ovuştururken. Gözlerimi Lizzie'den ayıramıyordum. Karşımdaydı, onu ölü olarak görmüştüm ve şimdi canlı bir şekilde bana bakıyordu.
Odadan çıktım ve telefonumu almak için arka cebime uzandım ama telefonumu çıkarır çıkarmaz kapı çalmaya başladı. Biri kapıya art arda sertçe yumruklar indiriyordu ve kapıyı çabucak açmazsak kapının ömrü çok da uzun olmayacaktı. Ben merdivenlerden inerken öbürleri de arkamdan geldi. Lizzie de dahil olmak üzere hep beraber aşağı indik. Ben kapıyı açmak için hamlede bulunurken onlar da hemen arkamda duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)
FanfictionMystic Falls'ta kabuslar gerçek oluyor. Karanlık gelecek daha da kaçınılmaz hale geliyor. Rayna'dan yeni kurtulan Stefan evine, Mystic Falls'a döndüğünde hiçbir şeyin bıraktığı gibi olmadığını görür. Kasabaya yeni baş belaları gelmiştir. Katheri...