ELIZABETH "LIZZIE" SALTZMAN
Nefes nefese aniden uyandığımda, gördüğüm kabusu hatırlamasam da neyle ilgili olduğunu biliyordum. Hatırlamasam bile, çığlıklar hala kulağımda yankılanıyordu. Bu hiç bitmeyecek miydi? Asla son bulmayacak mıydı acaba kabuslarım? Henüz dört gün olmuştu ama şimdiden yorulmuştum. Ne zaman uykum gelse, vücudumu ele geçiren yorgunluk beni yatağa sürüklese ayaklarım geri geri gidiyordu. Kapım tıklatıldığında, iki gündür her kabus görüşümde yanıma gelen Rhea'yı görmek için tarafa döndüm ama bu sefer kapıdaki Rhea değildi.
Merkezden çıktıktan sonra, beraber merdivenlerde oturmamızdan sonra, benimle doğru düzgün konuşmayan Deveraux, kapı eşiğine yaslanmış, ellerini de altına pijama olarak giydiği eşofmanın ceplerine atmıştı. Camdan vuran ışık yeterli olmadığından sadece silüetini görüyor, yüz ifadesini seçemiyordum. Yutkundum, bir şeyler demeliydim. Onunla konuşmayı özlemiştim. En büyük derdimizin evden çıkıp onunla görünmemek olduğu zamanları özlemiştim. En yakın arkadaşımla sadece konuşabildiğimiz, sürekli plan yapmadığımız, ölümden kaçmadığımız zamanları özlemiştim. Dilimle kurumuş dudaklarımı ıslattım. "Uyandırdıysam..."
"Hayır, hayır." dedi Deveraux elleri hala ceplerinde, kapı eşiğinden ayrılıp bana doğru yürürken. Gerilerek yatağımda kımıldandım. Gözlerim uyku ihtiyacı ile yansa da zihnim uyanıktı ve D'nin her hareketini dikkatle takip ediyordu. Bana yaklaştıkça her şey daha net görünüyordu. Yeni uyandığı için sürekli yapılı olan saçları bu sefer doğal halindeydi. Uzunluğunu daha önce fark edemediğim saçları nerdeyse kulaklarının altına kadar geliyordu. Ay ışığı yüzüne vurduğu için burnunun düz gelişi, ucunda bir kavisle kalkıklaşması çok net görünüyordu. Kaşları sanki acı çekiyormuş gibi çatılmıştı ve yeşil gözlerinin altı hiç uyumadığını belli edercesine mor kırmızı bir renk almıştı. Ama yine de güzeldi. Yakışıklı değil, sadece gerçekçi olmayan bir güzelliğe sahipti.
"Oturabilir miyim?" diye sorduğunda başımı sallayarak onayladım ve bir buçuk kişilik yatakta duvara doğru kaydım. Yatağa oturunca yatak ağırlığı altında ezildi ve yoğun bir sigara kokusu çevremi sardı. Ölüyordu. Vücudu kendi kendini yok ediyordu ama yine de bırakmıyordu şu pis şeyi. Sevmiyordum kokusunu normalde ama artık D'nin kendi kokusu ile karışan sigara kokusuna alışmıştım. Bir süre ikimiz de durduk. Ben ona bakıyordum ama onun gözleri yatak örtüsünün üstünde geziniyordu. Sonunda bakışlarını kaldırıp bana baktı. Kaşları hala çatılı olsa da bakışları yumuşaktı. Dolgun dudaklarını birbirine bastırdı ve ardından konuşmaya başladı. "Kabus gördüğünde... Uykunda ne diye sayıkladığını biliyor musun?"
Sorusu karşısında ne cevap vereceğimi şaşırarak kalakaldım. Aynı zamanda da içim hoplamıştı, elimi mideme götürmemek için zorladım kendimi. Ne diye sayıklıyordum ki? Josie miydi? Caroline mıydı? Toxlar mıydı? Ne gibi zayıflıklarımı döküyordum ortaya? Yoksa sadece bağırıyor muydum? Duyduğum, hala kulaklarımda yankılanan çığlıklar Luna'ya değil de bana ait olabilir miydi? Rhea bu yüzden mi iki gündür uyanıp yanıma geliyordu? Onu uyandırdığım için mi? Başımı iki yana salladım. "Hayır."
Deveraux'nun gözleri yüzümde gezindi. Benim bakışlarım ise onun gözlerindeydi. Sonunda dudaklarında hafif ama hüzünlü bir gülümseme belirdi. Ne diye sayıklıyordum? Bana söylemeyecek miydi? Uzun bir süre sessiz kaldı. Ardından hareketlendi ve yorganın altında uzattığım bacaklarımın üstünden geçerek yatağın dayalı olduğu duvardaki cama dayadı sırtını. Eliyle yanına, yatağa vurdu.
Bir an ne yapmam gerektiğini anlamasam da sonrasında çabucak kavradım ve kalçamı kaldırıp sırtımı cama yasladım. Camın soğuğunu hissedebiliyordum ama aynı zamanda benim koluma değen kolunu da. Bacaklarımı altımda topladım ve yorganı ikimizin de bacaklarını beline kadar örtecek şekilde çektim. Aramızdaki sessizlik uzasa da içimi tuhaf bir rahatlık sarmıştı. Hafifçe yana eğilerek başımı omzuna yasladım. Gerildiğini hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)
Fiksi PenggemarMystic Falls'ta kabuslar gerçek oluyor. Karanlık gelecek daha da kaçınılmaz hale geliyor. Rayna'dan yeni kurtulan Stefan evine, Mystic Falls'a döndüğünde hiçbir şeyin bıraktığı gibi olmadığını görür. Kasabaya yeni baş belaları gelmiştir. Katheri...