ELIZABETH "LIZZIE" SALTZMANN
En başından beri biliyorduk neler olacağını, planı biz yapmıştık. Hepimizin için zordu ama bir şekilde Deveraux'ya güvenmiştik her şeyin yolunda gideceği ile ilgili ve gitmişti de. Her şey istediğimiz gibi olmuştu. Şimdi ise Deveraux'nun salonunda nefes almayı zorlaştıracak kadar yoğun bir sessizliğin ortasında oturmuş birbirimize bakıyorduk.
Beatrix, Brody ve Clay hala Rheaların evindeydi. Judd onları almaya gitmişti ama henüz dönmemişti. Mikaelsonlar ise Angelique ve Kai ile birlikte yukarıdaydılar. Belki de onları Ange ile yalnız bırakmamam daha iyi bir karar oldurdu ama ne Rhea ne de ben Ange'in cansız bedeninin yanında durmak istesek de de camın önünde oturan Deverayx'yu yalnız bırakmak gibi bir niyetimiz yoktu. Bunu anlayan Kai neyse ki hemen Mikaelsonların peşinden yukarı çıkmıştı.
Her şey gerçekten de istediğimiz gibi gitmişti ama en başımdan beri aklımı kurcalayan şey şimdi dudaklarımı ısırtan endişemin tam kendisiydi: Deveraux. Biliyordum, biliyordum işte. Bu planın onu nasıl etkileyeceğini biliyordum ama yine de onu engelleyememiştim. Denemiştim ama ne zaman kendisi ile ilgili bir şeyler söylesem iyi olduğunu söyleyerek bana soluk gülümsemeler atmış, hafifçe omzuma dokunup her şeyin iyi olacağını söylemişti.
Ardından olanlar olmuştu ve Klaus kucağına Ange ile Deveraux'nun açtığı kapıdan içeri girdikten sonra Deveraux da onu takip etmişti. Hiç kimsenin yüzüne bakmamış, tek kelime bile etmemişti ama huzursuz ve sinirli olduğunu biliyordum. Her zamanki sessiz adımları ile odasına çıkmıştı, ben ise arkasından gitmek istesem de yapmadım. Salonda kaldım, vakte ihtiyacı vardı biliyordum. Bir süre sonra da geri gelmişti, üstünü değiştirmişti. Duygusuz ifadesini korumaya çalışsa da bakışlarından sızan öfkeyi hissedebiliyordum. Kime sinirliydi? Kendine mi?
"Bunu yapamazsın." dedi Rhea o sırada, sessizliği bozarak. Uzun süredir salonda ilk defa bu kadar az kişi vardı ama buna rağmen bir süredir olmadığım kadar rahatsızdım. Deveraux, Rhea'ya tepki göstermedi, gözlerini camdan ayırmadı bile. Bir eli sigarasının durduğu cebindeydi ama sigarasını çıkarmıyordu. "Grey." Rhea'nın ses tonu sertti, bu doğru bir yaklaşım mıydı bilmiyorum ama ikisinin arasına girmemek en doğru karar olduğu için bir şey demedim.
"Grey," dedi bir kez daha Rhea. "Böyle olacağını biliyordun, planı sen yaptın ve Ange de kabul etti." Deveraux hala tepkisizdi. Rhea'nın taburesinin üstünde hareketlendiğini görünce ona döndüm, o da bana bakıyordu. Beni rahatlatmak istemişçesine gülümsedi, ben ise karşılık vermeyecek bir haldeydim.
Rhea, sehpanın yanına kadar ilerledi ama sonrasında Deveraux'ya daha fazla yaklaşmaya çekiniyormuş gibi durdu. "Bak, neler hissettiğini anlıyorum demeyeceğim. Asla anlayamıyorum çünkü. Ama şu an kendini toplaman lazım, senden bunu istemekten nefret ediyorum. Ne yazık ki yukarıdakilere hala bir açıklama borçluyuz, Klaus şu an Ange'in öldüğünü düşünüyor ve Hayley'nin ise hiçbir şeyden haberi yok."
Grey, gözlerini yavaş da olsa camdan ayırdı ve Rhea'ya baktı. Açık renkli gözleri Rhea'nın ince uzun figürü üstünde gezindi ve ardından da arkaya, benim üstüme kaydı. Göz göze geldiğimiz an içim sızlasa da bir şey demedim ama ne diyebilirdim ki? Angelique'i öldürmüştü sonuçta. Ne olmasını bekliyordum, iyi hissetmesini mi? Korumak için her şeyini vereceğini bildiğim birinin nefesini kendi elleri ile aldıktan sonra mutlu olmasını mı? Hayır.
Deveraux'nun bakışları benim üstümde daha fazla oyalanınca, Rhea da Deveraux'nun gözlerini takip olduğu yerde döndü ve bana baktı. Bu sefer gülümsemedi, ne kadar yorgun ve huzursuz olduğunu saklamadı. Sadece baktı ve tekrar Deveraux'ya döndü.
"Bu olaylar ile en iç içe olan sen olduğun için yukarıdakilere açıklamayı senin yapman gerekecek." Deveraux sonunda yeniden Rhea'ya baktı, başını sallayarak onayladı ama hala gergindi. Cebindeki sigara paketi ile nasıl oynadığını, çenesini nasıl sıktığını açık bir şekilde görebiliyordum ama onu rahatlatacak kelimelere sahip değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)
FanfictionMystic Falls'ta kabuslar gerçek oluyor. Karanlık gelecek daha da kaçınılmaz hale geliyor. Rayna'dan yeni kurtulan Stefan evine, Mystic Falls'a döndüğünde hiçbir şeyin bıraktığı gibi olmadığını görür. Kasabaya yeni baş belaları gelmiştir. Katheri...