ANGELIQUE FRAZIER
Kendimi olabilecek en kötü şeye hazırlamıştım. Merkez'den çıkarken bir daha onları görmeyeceğimi, bir daha Toxlar ile yan yana olmayacağı bilerek çıkmıştım. Son ana kadar Brody ve Beatrix'ten kaçmış, Clay ile ilgili hiçbir şey düşünmemek için kendimi zorlamıştım. Merkez'den ilk çıktığımda bunların hepsi canımı çok yakıyordu. Sonuçta bildiğim hayatı geride bırakmıştım, sonrasında ise Deverauxların evine gelmiştim. Alışmak ilk başta zordu belki ama burada da kendime bir aile oluşturmaya başlamıştım sanırım. Daha ben onlarla nasıl bir ilişki kurmam gerektiğini düşünürken onların beni kendilerinden biri gibi gördüğünü fark etmiştim. Olabilir, demiştim kendi kendime. Zor olacak ama bunu başarabilirim, Toxlardan uzaklaşabilirim.
Ama daha bunun üstüne bir hafta bile geçmeden işte buradaydık. Salvatore Malikanesi'ndeki zorla götürülmüş olmama rağmen eğlendiğimi inkar edemeyeceğim yemekten yeni dönmüştük. Üstümü yeni değiştirmiş, takılarımı daha çıkaramamıştım. O sırada kapı çalmıştı ve gelenler... Toxlardan gerçekten de kaçılamıyordu galiba. Tam her şey bitti dediğinizde gerçek anlamda kapınızı çalıyorlardı.
"Sen burada kal." dedi Deveraux, gözlerini üç Tox'un üstünde gezdirirken. Ardından bana itiraz etme şansı bile tanımadan salondan çıktı. Onun merdivenlerden çıkan adımlarını dinlerken karşımdakilere baktım.
Brody ve Beatrix yan yana, pencerenin önünde duran koltuğa oturmuşlardı. Ayaklarının önünde birer tane çanta duruyordu, aynı benim Toxlardan kaçıp buraya geldiğim günkü gibi. İkisi de her zamanki gibi koyu renkli sade kıyafetlere bürünmüşlerdi. Duruşları bile aynıydı, oturdukları yerde dimdik oturuyorlar, başlarını öne eğmiyorlardı. Ama burada, Merkez'de yarattığı etkiyi yaratmıyordu artık o duruşları. Bu eve gelir gelmez kendini hissettiren sıcak havayla uyuşmuyorlardı, renkli bir fotoğraftaki siyah beyaz figürler gibiydi. Buraya ait değillerdi.
Onlar da bunu fark etmiş olmalıydı ama belli etmiyorlardı. Ne olursa olsun Toxlardı sonuçta, asla boyun eğemezlerdi.
Gözlerimi Brody ve Beatrix'in üstünden onların sağında ayakta duran kişiye kaydırdım. Clay... Her şeyi kaldırabilirdim, Toxlar tarafından tekrar yakalanabilirdim. Bunlara hazırdım ama Clay'i tekrar görmek... Bu istediğim son şeydi. Onu merkezdeki odamla beraber, anılarımla beraber geride bırakmıştım; en azından yapmaya çalıştığım şey buydu. Şimdi ise o öylece... Dışarıya belli etmemeye çalışsa da endişeli, yorgun bir şekilde orada dikilirken nasıl bunu yapabilirdim? Nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranabilirdim?
Gözlerimi Clay'in üstünden çektim. Salonun ortasında dikilerek hiçbir yere varamayacaktım ama açıkçası ne yapabileceğim hakkında pek bir fikrim de yoktu. Ellerimle, kollarımla, vücudumla ne yapmam gerektiğinden pek emin değildim. Ne demem gerektiğinden de. Deveraux, kapıyı açtığında ve onların sesini duyduğumda nefesim daralmıştı, ışığını bile yakmadığım odamda titreyen vücudum daha fazla dayanamadığından zar zor yatağa oturabilmiştim. Her ne kadar bir daha oradan kalkmamak, alt kata inmemek istemiş olsam da bunu yapamazdım.
O yüzden derin bir nefes almıştım ve her zamanki Tox maskemi indirmiştim. Kendinden emin adımlarla aşağı inmiş ve salona girmiştim. Yüzümden hiçbir şeyin belli olmadığını biliyordum ama içten içe çığlık atıyordum. Buradaydılar. Brody, Beatrix ve Clay; Deveraux'nın evindeydi. Her şey çok saçmaydı.
Bu eve yaklaşmamak Toxlar arasında dile getirilmeyen ama herkes tarafından bilinen bir kuraldı. Buraya gelemezdiniz, hatta bu sokağın yakınından bile zorunlu olmadıkça geçemezdiniz. Tabii, benim gibi gizlice Deveraux'ya yardım ediyorsanız durum başkaydı. Ama işte o üçü buradaydı. Kendi ayakları ile buraya gelmiş, kapıyı çalmış ve yardım istemişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)
FanfictionMystic Falls'ta kabuslar gerçek oluyor. Karanlık gelecek daha da kaçınılmaz hale geliyor. Rayna'dan yeni kurtulan Stefan evine, Mystic Falls'a döndüğünde hiçbir şeyin bıraktığı gibi olmadığını görür. Kasabaya yeni baş belaları gelmiştir. Katheri...