Bölüm 92

118 7 4
                                    

STEFAN SALVATORE

"Neyse, sonuç olarak, cadıları hallettik." dedi Caroline. "Halletme şeklimiz kesinlikle hoşuma gitmedi ama daha kötü de olabilirdi sanırım." Klaus ile birlikte iki gün önce New Orleans'tan buraya bizi ziyarete gelmişti. Asıl amaçlarının Lizzie'yi görmek olduğunu biliyordum ama bize uğradığı için mutluydum. Şu sıralar Damon dışında gördüğüm her tanıdık yüz beni mutlu etmeye yetiyordu.

Konu bir şekilde Klaus ile çok önce başlarına gelen bir olaya gelmişti. Caroline, başlarından geçenleri büyük bir zevk ve gururla anlatıyordu ki dinlemek oldukça keyifli oluyordu. İlgimi de çekmişti açıkçası. "Bir daha onlardan haber almadınız mı?" diye sordum bir meclisin kökünün kurutup kurutmadıklarını merak ederek.

"Almadık," diye cevapladı sorumu, o sırada mutfaktan salona giren Klaus. "Ama hepsini öldüremedik. Eminim bir yerde-"

"Neredelerse orada kalsınlar." diye kesti Caroline Klaus'un sözünü. "Eğer bize bulaşmazlarsa biz de onlara bulaşmıyoruz, unutma." Klaus, önce nazik bir gülümseme ile başını salladı ardından Caroline çayını almak için eğilince bana bakıp gözlerini devirdi. Bu ikisinin ilişkisine bu kadar alıştığıma ve hatta tatlı bulmaya başladığıma inanamıyordum.

Caroline elinde kupasıyla tekrar geriye yaslandı. Bir an sessizlik oldu. "Judd geri geldi." dedim ben de bu sessizlikten yararlanarak. Caroline donup kaldı, dudaklarına götürdüğü çayı ne içti ne de indirdi. Bir süre durdu ve ardından yavaşça çayı dudaklarından uzaklaştırdı.

"Ne zaman?" diye sordu.

"Yani ben onu göreli bir hafta olmuştur. Ama ne kadardır burada bilmiyorum." dedim.

"Peki Rhea konusu..?"

Hangi konuyu sorduğundan emin olamadığım için ikisini de açıkladım. "Rhea'nın Tox olduğunu biliyormuş, zaten çok da umurunda gibi durmuyordu. O yüzden söylediğimizde neredeyse hiç tepki vermedi. Ama Rhea'nın nerede olduğunu sordu, biz de Deveraux ve Lizzie ile yaşadığını söyledik. Onların evini bulmayı başardı mı bilmiyorum. Belki de sormalıyız, artık biliyorsunuz yerini sonuçta."

Caroline söylediklerimi dikkatlice dinledi ardından başını hafifçe sallayarak, "Olabilir. Hem buraya da gelebilir, onu görmeyeli çok uzun zaman oldu. Ne kadar değiştiğini görmek isterim."

"O konuda hayal kırıklığına uğrayacaksın, ne yazık ki." dedim sehpada duran telefonuma uzanarak. "Hiç değişmemiş desek yeridir."

Caroline şaşırsa da neler olduğunu beklediğimden daha hızlıca kavramış gibiydi. "Melez mi?" diye sordu, yan gözle Klaus'u kontrol ederken. Sonuçta Klaus'un melezler ile sıkıntılı bir geçmişi vardı. "Neden ama? Ya da nasıl?"

"Bilmiyorum, çok bir açıklama yapmadı. Ama hala Toxlar ile bir bağlantısı olduğunu biliyorum. Sanırım Jac öldükten sonra bile peşini bırakmamışlar." Telefonumdan Judd'a Rhea'yı bulup bulmadığını soran bir mesaj attım. "Peki sen Lizzie ile evdeyken Rhea'yı gördün mü?"

Caroline dudaklarını birbirine bastırıp başını iki yana salladı. "Hayır. Sadece Deveraux vardı." Onu görmenin ne kadar garip olduğunu belli eden bir bakış attı. On beş yıl önce olanlardan sonra tekrar yolumuz kesişmişti, hoş olmayan bir şekilde olsa da. Bir anda önümüze çıkmıştı ve biz daha onun Jac'ın Deveraux'su olduğu gerçeğini kavramaya çalışırken önce ne kadar güçlü olduğunu gösterip bizi daha da şaşırtmış, ardından da Tox olduğunu söylemişti. "Bir de oradayken oraya tanımadığımız bir kız geldi. Adını hatırla-"

NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin