15 yıl sonra
JEREMY GILBERT
Güneş batmıştı, saat de bir hayli geç olmuştu. Bu da benim için dışarı çıkma zamanı demekti ama bu sefer vampir avlamak için değildi ve bu gerçekten beni rahatsız ediyordu. Onca öldürdüğüm şeyden birine dönüşmek... Hala inanamıyordum, nasıl bu kadar aptal olabilmiştim.
Aslında çok mantıklı ve kusursuz bir plan gibi görünürken yaptığım minik bir aptallık yüzünden bu haldeydim. Yaklaşık dört yıldır vampirdim.
Her şey vampir avlarken yaralandığımda daha çabuk iyileşip elimden kaçmalarına engel olmak istememle başladı. Öldürdüğüm bir vampirin kanını şişelere doldurdum ve her gün biraz içmeye başladım. Eskiden büyük imparatorların zehirlenmeye ihtimallerine karşı her gün biraz zehir içmelerine benziyordu. Faydasını da görmüştüm, ufacık bir damla bile beni daha güçlü yapmıştı. Ama bir gün boyumdan büyük bir işe kalkışmıştım. Uzun boylu bir vampirle karşı karşıya gelmiştim, o güne kadar karşılaştığım diğer vampirlerden çok daha güçlüydü. Sadece güçlü de değil, çevikti de. Daha bana şans tanımadan kendimi ölü bulmuştum.
Beni güçlü yapmasını umduğum şey o gece beni yeniden hayata döndürmüştü. Uyandığım an tuhaf duygular içerisindeydim, sistemimde vampir kanıyla ölmüştüm. Bunu fark etmem çok zaman almasa da algılayabilmem bir hayli uzun sürdü.
İlk başta her şey çok zor olmuştu, kendimi bu şekilde kabullenmem oldukça vaktimi almıştı. Yaklaşık bir hafta sonra Bonnie'yi arayıp bana yüzük yapmasını istemiştim. Tepkisi, ses tonu, her şeyi kendimi daha kötü hissetmeme sebep olmuştu.
Yüzüğü yaptıktan sonra büyüyle bana göndermesi için adresimi vermiştim, yani o buna ihtiyacı olduğunu söylemişti. Paris'te sevgilisiyle gezdiğini öğrendiğimde ise biraz içim burkulmuştu. Zamanında onu çok sevmiştim ama şimdi mutlu olması, yeni bir hayata başlamış olması beni de mutlu ediyordu.
Birkaç gün sonra ise masanın ortasında bir ateş belirmişti. Ne olduğunu anlayamadığım için panikle hemen su almak için mutfağa gitmiştim ama döndüğümde alevler çoktan yok olmuştu. Masanın üstünde sadece bir yüzük duruyordu.
Teşekkür etmek için aradığımda bana o kadar sevecen ve ilgili davranmıştı ki vampir olduğumdan beri içimde tuttuğum bütün duyguları bırakıp ağlamaya başlamıştım. O gün herhalde yaklaşık beş saat konuşmuştuk, buna ne kadar ihtiyacım olduğunu o ana kadar anlayamamıştım. Ve onu ne kadar özlediğimi de.
Tek bir şey rica etmiştim ondan, bunu kimseye söylememesini. Beni aksine ikna etmeye çalışacağını düşünmüştüm ama yapmamıştı. Son derece anlayışlı davranmış ve bana söz vermişti. Salvatoreların ve diğerlerinin mecbur kalmadığım sürece öğrenmesini istemiyordum, zaten Elena uyanana kadar onlarla olan bağımı da kesmiştim. Hayatımıza ne katmışlardı ki, felaketten başka. Teyzem, ablam... Sevdiğim birçok insanın durumundan hala onları suçlu tutuyordum.
Geceleri hastanelerden kan torbaları çalarak geçirmiştim bunca yılımı. Bazen bu benim olmayan hayata bir son vermek geliyordu içimden. Ama veremiyordum işte. Belki de son kez ablamı görebilme arzusuydu bunun sebebi.
Geçen hafta ise ormanda bir vampirla boğuştuğum sırada lanet gün ışığı parmağımdan kayıp gitmişti. Güneşin doğmasına çok az kala fark etmiştim, can havliyle kendimi evime atmıştım. O günden beri de geceleri dışında evimden dışarı adım dahi atamamıştım.
Bonnie'ye tekrar ulaşmaya çalışmıştım ama onun sesini duymak yerine bu numara artık kullanılmadığını bana söyleyen bir telesekreterle karşılaşmıştım. Kendi başımın çaresine bakmaya çalışıyordum ama işimden kovulmuştum bile. Biraz daha böyle devam ederse son çare olarak Stefan'ı arayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)
FanfictionMystic Falls'ta kabuslar gerçek oluyor. Karanlık gelecek daha da kaçınılmaz hale geliyor. Rayna'dan yeni kurtulan Stefan evine, Mystic Falls'a döndüğünde hiçbir şeyin bıraktığı gibi olmadığını görür. Kasabaya yeni baş belaları gelmiştir. Katheri...