Bölüm 24

275 27 3
                                    

BONNIE BENNETT

"Yapamıyorum işte." dedi Jac önündeki haritayı sinirle ittirerek. "En basit büyüyü bile yapamıyorum. Yer bulma büyüsü yapmak yerine gidip kendim bulmaya çalışsam daha çabuk hallolur." Dirseklerini masaya yasladı ve elleriyle gözlerini kapadı.

Masanın karşı ucundan Freya bana umutsuzca gülümsedi. Ben de ona aynı şekilde karşılık verdim. Rhea da tek elini çenesinin altına koymuş, Jac'ı izliyordu. Arina, Heather ile buluşucak olan Aries'in hazırlanmasına yardım etmek için gitmişti. Nora da benim yanımda büyü kitabını kurcalıyordu. Yaklaşık bir saattir bütün cadılar olarak Jac'a büyü yapması için yardım etmeye çalışıyorduk. Ama gerçekten şu ana kadar hiçbir şey yapamamıştı.

O sırada Caroline elinde bardaklarla yanımıza geldi. "Nasıl gidiyor?" diye sordu hepimizin önüne birer bardak sıcak çikolata koyarken. Gülümseyerek cevap için bana baktığında kafamı hayır anlamında iki yana salladım. "Hadi ama," dedi Freya ve Jac'ın arasına geçerek. "Biraz neşelenin."

Rhea, Caroline'a bakarak gözlerini devirdi. "Jac," dediğinde Jac ellerini gözlerinin önünden çekerek ona baktı. "Bence..." diye söze başladığında neredeyse kötü bir şey söyleyeceğinden emindim ama sanki son anda vazgeçti. Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. "Bak, büyü yapamıyorsun. Hepimiz bunun farkındayız." Rhea ya sinirli bir bakış attığımda umursamazca omuz silkti ve ayağa kalktı. Yavaş adımlarla söyledikleri üzerine morali bozulmuş Jac'ın yanına gitti ve elini omzuna koyarak hafifçe gülümsedi. "O zaman büyü yapmayı deneme. Sen zamanı geri alabiliyorsun. Ciddi ciddi zamanı geri alabiliyorsun ve oturup hala yer bulma büyüsü yapmaya çalışıyorsun. Niye ki? Git kendi gücün üzerine çalış. Burada zaten beş cadı var, senin kendi özelliğin çok daha fazla işimize yarayacaktır."

Rhea'dan bu tarz bir şey duymayı beklemediğimi belli eden bir suratla ona baktığımı fark etmişti sanırım. Jac'a bakan bakışları şimdi benim üzerimdeydi ve tek kaşını kaldırarak bana bakıyordu. Bir süre daha siz beni hala anlayamadınız dercesine bakmaya devam ettikten sonra tekrardan Jac'a baktı. Haklıydı da aslında. Kafamdaki Rhea hala sahte Rhea'ydı ve evet neredeyse her hareketleri aynı olsa da çok önemli farkları da vardı. Yavaş yavaş alışacaktık demek ki.

"Sanırım," dedi Jac hafifçe gülerek. "Haklısın. Ama çok büyük bir sıkıntı var. Kendi gücüm üzerinde nasıl çalışabilirim ki? Gücüm hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyorum. Evet zamanı geri alabiliyorum ama bu kadar. Bildiğim başka bir şey yok ki, hatta bilinecek bir şey yok demek daha doğru olur."

Rhea kafasını iki yana salladı. "Düne kadar bilinecek bir şey yoktu." Anlamayan gözlerle ona baktım. "Artık Judd var." Jac bir süre daha ona baktıktan kafasını salladı ve ayağa kalktı. Sırayla hepimize baktıktan sonra gülümsedi. 

"O zaman biraz da onunla konuşayım."

Yanımızdan ayrılırken Rhea büyük bir şey başarmış gibi bir ifadeyle sandalyeye geri otururken Nora öfkeyle büyü kitabını masaya bıraktı. "Bu kitapları karışık yazmak için ayrı bir çaba gösteriyorlar." dediğinde ayağa kalkmakta olan Freya ona bakıp gülümsedi. "Sen bir de anneminkini gör."


JAC O'DONNELL

Judd ile beraber evden çıktık ve ormana doğru ilerledik. Bir süre konuşmadan yürüdük. Gerçi ilk benim konuşmaya başlamam gerekiyordu değil mi? Sonuçta onu ben çağırmıştım. Ama ne diyeceğimi, nasıl başlayacağımı bilmiyordum. Merak ettiğim çok fazla şey vardı ama şu an aklıma hiçbir soru gelmiyordu.

"Ne kadar süredir böyle?" diye sordum sonunda. Kafasını kaldırıp bana baktı. "Yani ne kadar süredir zamanı geri aldığımda sen... İşte, anladın sen."

NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin