Herkese merhaba. Bu kitaba neredeyse bir yıldır hazırlanıyoruz ve sonunda sizlerle paylaşabildik. Bu kitabı Richie_Maximoff'la birlikte yazdık. Yayınlama günlerimiz bir sıkıntı olmadığı sürece cuma günleri olacaktır ama özel günlerde de bölüm yayınlarız. Görüşlerinizi ve önerilerinizi bekliyoruz. Ayrıca fragmanı izlemeyi de unutmayın.
NOT: Bir sürü yeni karakter var, fragmanda gördüğünüzde şaşırmayın.
Fragmanın linki: (Multimedia'da fragman var.) https://www.youtube.com/watch?v=5ddQLg94DO8
KLAUS MIKAELSON
"Niklaus," dedi karşımda, masanın öbür ucunda dikilen Elijah. Eli yavaşça kravatını düzeltmek için kalkarken derin bir nefes aldı. "Şu an New Orleans halkını korumak için biz..."
Bağırmamak ya da birine vurmamak için sıktığım elim kontrolüm dışında harekete geçti ve masaya sertçe vurdu. Şimdi herkes sessizdi ve donmuştu. Hareket ettikleri an benim öfkemin kurbanı olmaktan korkuyorlardı.
Sol tarafımda Freya masadan birkaç adım uzakta durmuş, masaya bakıyordu. Eliyle kolyesini hafif hafif çekiştiriyor ve ortamdaki gergin havaya kapılmamak için uğraşıyordu. Hemen yanında Marcel, Freya gibi masadan uzak duruyordu. O da bana bakmaktan kaçınıyordu. Gözleri, Freya'nın kolyeyle oynayan parmaklarına takılmıştı.
Sağ tarafımda ise Hayley sırtı bana dönük bir şekilde kalçasını masaya yaslamıştı. Göremesem bile kollarını göğsünün önünde kavuşturduğuna oldukça emindim. Ve ailenin son üyesi, ölümden yeni dönmüş Kol Mikaelson ise ellerini masaya dayamıştı. Gözleri Elijah ve benim aramda gidip geliyordu. Alaycı bir yorum yapmasını bekledim. Ama beklediğimin aksine sessizliği bozan ses Kol'a değil benim telefonuma aitti.
Arka cebimden telefonu alıp ekranda yazan isme öfkeyle baktım. Stefan. Kaşlarımı çatıp ekrana tekrar baktım. Bir an Stefan'ın yanlış kişiyi aradığını fark edip kapatmasını bekledim. Ama telefon çalmaya devam etti, beni arıyordu. Telefonu açmamayı düşündüm ama aklımda başka bir isim belirdi.
Caroline.
Ya ona bir şey olduysa? Stefan o yüzden arıyor olabilir miydi? Öyle olsaydı bile Hope'u bırakıp gidebilir miydim? Hope konusunda onlara güvenmemi söyleyen aileme baktım. Şimdi hepsi bana bakıyordu. Telefonu açıp kulağıma götürdüm.
"Stefan Salvatore," dedim. Sakin sesim karşı tarafa sinirimi çok net bir şekilde yansıtıyordu. "Umarım önemli bir şey vardır."
"Klaus," diye karşılık verdi. Onun sesi benimkinin aksine sinirli değildi. Sakindi ama çaresiz bir sakinlikti. "Yardım gerekiyor. Hem de acil."
Kime yardım gerektiğini sorma konusunda tereddüte düştüm. Mystic Falls'a yardım gerekiyorsa Caroline'ın aramasını beklerdim ya da isterdim. Bu durumda Caroline'ın orada olduğunu ama benimle konuşmak istemediğini mi düşünmek daha kötüydü yoksa yardıma ihtiyacı olan kişinin Caroline olduğunu düşünmek mi bilmiyorum. "Kime?"
"Caroline'a" Stefan'ın sesi zihnimde yankılanmaya devam ederken telefonu kapadım.
~2 hafta önce~
STEFAN SALVATORE
Dünyadaki en anlayışlı sevgililere sahip olduğumu biliyor muydunuz? Caroline ikizlerle kalmaya karar verdiğinde başım Rayna'yla dertteydi. Her ne kadar planım bir an önce arabaya atlayıp Rayna'dan kaçmak olsa da Valerie'nin dünyayı gezme teklifi bana cazip gelmişti. Valerie'yle dünyayı gezerken aslında ona ne kadar değer verdiğimi fark etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)
FanfictionMystic Falls'ta kabuslar gerçek oluyor. Karanlık gelecek daha da kaçınılmaz hale geliyor. Rayna'dan yeni kurtulan Stefan evine, Mystic Falls'a döndüğünde hiçbir şeyin bıraktığı gibi olmadığını görür. Kasabaya yeni baş belaları gelmiştir. Katheri...