Hermione , Draco'nun omzundaki yarayı sarıyordu. Çok fazla kanaması yoktu ama büyülü bir yara olduğu için uzun süre iyileşmeyecekti.
"Tam olarak ne oldu Draco? Harry neden hala baygın?" diyr sordu Ron
"Bilmiyorum. Tam Umbridge'in odasının önüne gelmiştik ki bi anda alnını tutarak yere yığıldı ve normal haline döndü. Ben madalyondan kaynaklı diye düşünmüştüm ama sanırım değilmiş. Harry'i gördüklerinde seherbazlar bize doğru geliyordu. Odaya girdim Harry'i şömineye taşıdım tam giderken bi seherbaz beni omzumdan vurdu. Grimmauld 12 numara dediğimde çoktan odaya girmişlerdi. Şuan karargahta bizden bir iz arıyorlardır muhtemelen" dedi Draco.
O sırada Harry aniden uyandı.
"Voldemort!""Hey hey Harry sakin ol. İyisin. Güvendesin." dedi Ron
"Neler oldu. En son Umbridge'nin odasına giriyorduk. Ben...ben gerisini hatırlamıyorum."
"Bir anda bayıldın. Deşifre olunca seherbazlar peşimize düştü. Seni şömineye kadar taşıyıp karargaha gittik. Ordanda buraya geldik. Bakanlık artık karargahı biliyor. Üzgünüm benim hatam daha hızlı olmalıydım." dedi Draco
"Sen...sen yaralanmışsın. Özür dilerim Draco. Ben ne oldu anlayamadım. Bir an Voldemort'un zihnine girdim sanki. Şu işaret. Kitaptaki işaret. Onu gördüm. Sonrası yok bende."
"Özüre gerek yok dostum. Elimden geleni yaptım. Basit bir yara zaten. İşin iyi tarafından bakalım. Artık hortkuluk bizde. Yoketmemiz lazım. Kolyede farklı birşey var sanki. Beni huzursuz ediyor." dedi Draco
4 genç yaklaşık yarım saat boyunca bildikleri tüm büyüleri madalyon üstünde uyguladılar. Ama tek bir çizik bile atamadılar.
"Anlamıyorum. Dumbledore bizden hortkulukları bulup yoketmemizi istiyor ama nasıl yok edeceğimizi söylemiyor." dedi Ron
"Belki kendiside bilmiyordu. Belki de biliyordu ama söylemeye fırsatı olmadı." dedi Hermione.
Draco'nun sargısı kırmızıya boyandığında Hermione onu çadıra götürdü. Sargılarını değiştirirken Harry ve Ron tartışarak içeri girdi.
"Daha şimdiden mızmızlanmaya başlayacaksan evine git Ron. Sana en başından söyledim! Ne sanıyordun ki. Hergün bir tane hortkuluk bulup yok edeceğimizi mi?" diye bağırıyordu Harry.
"Hey hey. Sakin olun. Harry sen böyle demezsin neler oluyor?"
"Bence ne olduğu açık Hermione. Kolye. Kolye bizi birbirimize düşürüyor. Bi çeşit savuma yöntemi gibi." dedi Draco ve Harry'nin boynundan kolyeyi aldı.
"Şimdi nasıl hissediyorsun Harry?""Vay canına. Draco haklı. Ben sinirli bile değildim. Ron'a asla öyle şeyler söylemem. Kolye kötü etkiliyor." dedi Harry
"En iyisi kolyeden uzak durmamız. Nasıl yok edileceğini öğrenene kadar." dedi Ron
3 gençte onaylayam bi şekilde kafa salladı. Saatlerce nasıl yok edeceklerini tartıştılar. Akıllarına gelen her yolu zaten denemiştiler.
"Harry. Noldu yine? Yara izin mi ağırıyor?"
"Sanki beynim patlayacak gibi. En son böyle olduğunda Voldemort'u veya başka birşeyleri gördüm. Sanırım yine aynısı olu..." Harry konuşmasını bitiremeden bi anda gözleri faltaşı gibi açıldı. Voldemort'un zihnine girmişti.
- Söyle. Söyle Gregorovitch.
-Onu benden çaldılar.
-Kimdi peki?
-Bir erkek çocuk. Asayı çalan oydu. Onu bir daha asla görmedim. Hayatım üstüne yemin ederim.
-Sana inanıyorum Gregorovitch. Avada kedavra.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Dörtlü? ~ Dramione ~ NextGen
FanfictionDraco son anda Voldemort'un Dumbledore'u öldürme emrine karşı gelir ve ölüm yiyenleri Hogwarts'a sokmaz. Hayatı tehlikede olan Draco daha fazla Hogwarts'ta kalamaz ve kendini Harry Ron ve Hermione ile birlikte zorunlu bir şekilde Grimmauld 12 numar...