Savaşın üstünden 1 hafta geçmişti. Harry, Ginny ve Ron'un ısrarları üzerine kovukta kalıyordu. Her ne kadar Sirius ile Grimmauld'da ki eski Yoldaşlığın karargahında kalmak istesede onları kıramamıştı. Draco anne ve babasını geri getirmişti. Birkaç gün sonra bakanlıkta duruşmaya çıkacaklardı. Her ne kadar bu işlerden uzaklaşmış olsalar da bir zamanlar ölümyiyen oldukları için yaptıkları şeylerin cezasını çekmeliydiler ama Harry'nin insiyatif hakkı vardı. Yeni sihir bakanı Kingsley Shacklebolt, Harry'e bu hakkı tanımıştı. İstediği kişilerin duruşmasına müdahale edebilme ve hatta davayı düşürme yetkisi vardı ve Draco için ailesine yapılan suçlamaların düşürülmesini isteyecekti. Hermione Kovuk'a birkaç kez gelip gitmişti ama şuan ailesinin yanında kalıyordu. Pansy'de aynı şekildeydi.
Bayan Weasley'nin kahvaltının hazır olduğunu söyleyen sesi tüm kovukta yankılanmıştı. Harry ağır adımlarla mutfağa yöneldi. Koltuktan kalkmaya çalışan Fredi görünce koşarak yanına gitti ve kolunun altına girerek ona destek çıktı. Savaştan beri yaraları önemli derecede azalmıştı ama bacağındaki yara bir süre daha aksamasına neden olacaktı. Ayrıca tek gözü artık görmüyordu. Ama Fred bunu hiç dert etmiyor gibi duruyordu. Gerçekten de mi öyleydi yoksa yanında diye mi birşey belli etmek istemiyordu diye düşünmeden edemiyordu Harry. Fred'i yavaşça yemek masasının sandalyesine oturttu.
"George nerde?"
"Georgie şaka dükkanına gitmesi gerekti. Hogsmeade artık eski haline yavaş yavaş geri dönüyor dükkanı boş bırakamazdı."
"Hogsmeade'in eski haline döndüğünü duymak güzel haber."
"Değil mi? Ne dersin Harry. Kahvaltıdan sonra hep birlikte gidelim mi?" Diye sordu Ron. Mutfağa girerken ikisinin konuşmasına dahil olmuştu. Arkasından da Ginny geliyordu.
"Bence süper olur. Aylardır Hogsmeade'e gidemiyordum zaten." Dedi Ginny. Harry başta red edecekti ama Ginny'nin yalvaran bakışlarından sonra vazgeçti.
"Pekala. Nasıl isterseniz." Dedi Harry. Ev nüfusu Bayan Weasley, Fred, Ron, Ginny ve Harry'den oluşuyordu. Arthur Weasley çok uzun saatler bakanlıkta çalışıyordu zira çok büyük işleri vardı. Percy'nin nerede olduğunu bilmiyordu ve Bill'de kendi evindeydi. Kahvaltı bittikten sonra Ron, Hermione'ye öğleden sonra Hogsmeade'te buluşmalarını söyleyen bir mektup yazmış ve baykuşla yollamıştı.
"Neden Pansy'e de mektup yazmıyorsun. O günden sonra ikinizi bir daha görmedim birlikte. Sorun mu var?"
"Neden öyle düşündün ki Harry. Hiiiç...bir sorun yok ki neden olsun ki? Yoksa sana birşey mi söyledi?" Diye sordu Ron. Yüzü kızarıyordu.
"Yoksa öpüştükten sonra bir daha görüşmediğinizi söyleme bana Ron. Ah tam bir aptalsın." Dedi Ginny.
"Öpüşmek ki? Vov. Bunu anlatmamıştın Ron. Tebrik ederim dostum. Sonunda." Dedi Harry. Ginny ile katıla katıla gülüyorlardı.
"Kesin şunu. Sadece ailesinin yanından dönmesini bekliyorum. Sonra oturup konuşacağız elbet." Diye kestirip attı Ron. Güneş tam tepeye geldiğinde 3 genç Hogsmeade'e gitmek için hazırdı. Uçuş şebekesini kullanarak gittiler.
"Vay canına. En son ne zaman bu kadar kalabalıktı acaba?" Diye iç geçirdi Ginny.
"Hogwarts hala tamir edilirken çoğu öğrenci buraya akın etmiş anlaşılan." Dedi Harry. Pelerinin başını iyice kafasına geçirdi. Savaştan sonra çok daha bir popüler olmuştu. Harry bunun tam tersini düşünüyordu. Eğer savaş biterse adının yavaş yavaş unutulacağını ümit ediyordu ama aksine popüleritesi daha da artmıştı.
"Şey...istersen daha müsait bir zamanda gelelim Harry." Dedi Ginny. Sevgilisinin tanınmaktan ne kadar hoşnut olmadığını biliyordu. Bunun farkına olması da Harry'i tebessüm ettirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Dörtlü? ~ Dramione ~ NextGen
FanfictionDraco son anda Voldemort'un Dumbledore'u öldürme emrine karşı gelir ve ölüm yiyenleri Hogwarts'a sokmaz. Hayatı tehlikede olan Draco daha fazla Hogwarts'ta kalamaz ve kendini Harry Ron ve Hermione ile birlikte zorunlu bir şekilde Grimmauld 12 numar...