90~ Ortak

766 52 60
                                    

(Hope)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Hope)

Hope belindeki kolların hareketlenmesiyle uyandı. İkiside güneş doğana kadar o şekilde uyumuşlardı.

"Hey!" Dedi Hope, James'i dürterek.

"Günaydın." Dedi James sırıtarak.

"Günaydın mı? Böyle mi nöbet tutuyorsun? Çek ellerini!" Dedi ve James'in ellerine vurup kurtuldu.

"Gece öyle horluyordun ki etrafta kimse varsa zaten vahşi hayvan vardır diye kaçmıştır. Nöbete gerek duymadım."

"Ha ha..."

James, denize ne kadar uzaklıkta olduklarını görmek için büyük bir ağaca tırmanmaya başladı. Hope fırsatı geri çevirmedi.

"Ben de düşünüyorum sürekli kime benziyorsun diye. Şimdi çıkardım. Maymuna." Dedi Hope. James hiç oralı olmayınca sinirlenmişti. Ağacın en üstüne kadar vardığında seslendi.

"Deniz falan göremiyorum. Daha çok uzakta olmalı. Tabi yanlış yöne gitmiyorsak."

"Aman ne güzel."

"Ama şu tarafta birkaç duman yükseliyor. Köy veya kasaba falan olabilir." Dedi ve ağaçtan indi.

"Denize doğru gidelim. Eğer hala bizi arıyorlarsa kasabaya çoktan gitmişlerdir." Dedi Hope.

"Büyük ihtimal. En iyisi yola devam etmek." Dedi James ve tekrar yola düştüler.

------------

Hermione, Grimmauld 12 numaraya bir daha geleceğini düşünmemişti. Yoldaşlığa bir kez daha ihtiyaç duyulacağını düşünmemişti. Derin bir nefes alıp içeri girdi. Herşey son hatırladığı gibiydi. İnsanlar hariç. Harry saçlarını artık dağınık bırakmıyor, uzatıyordu. Ron ve Draco sakal bırakmıştı. Pansy bile kısa küt saçlarını uzatmıştı. Zamanla herkes değişmişti ama burda bulunma amaçları değişmemişti. Tanımadığı pek çok yüz vardı. Tahmin ettiği kadarıyla hepsi seherbazdı ve masa başında duran Harry'nin ne diyeceğini bekliyorlardı. Hermione, Pansy'nin yanına geçip beklemeye başladı.

"12'si seherbaz olmak üzere 37 kişi öldürüldü. İhanete uğradık. Aldatıldık. İçimizde bir değil bir sürü hain var."

"Nasıl olur?" Diye sordu kalabalıktan biri.

"Azkabandan getirilen sözde gardiyanlar, ölümyiyenlerdi. Her birinin kolunda da bariz dövmesi vardı. İçeri alındı ve serbest bırakıldı. Bu kadar basit."

"Kim buna göz yumabilir?"

"Ben de onu merak ediyorum işte." Dedi Harry ve ayağa kalkıp volta atmaya başladı.

"Sorguları üstlenen seherbazın kim olduğunu bulamadık. Buraya sadece en güvendiğim seherbazları getirdim. Geri kalan herkes benim gözümde potansiyel haindir." Dedi Harry. Herkesin yüzünü, en ufak mimiğini bile takip ediyordu. Draco ile göz göze geldi ve başıyla işaret verip hemen arkasındaki seherbazın karnına sert bir yumruk indirdi. Draco da asasını çıkarıp 2 yanında duranı etkisizleştirdi. Herkes bir anda asalarını çekmiş, ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Harry işaret verdi ve yerdeki iki seherbazı alıp üst kata götürdüler.

Altın Dörtlü? ~ Dramione ~ NextGenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin