27~ Ron!

1.7K 111 72
                                    

Hogwarts'tan ayrıldıkların beri 4 gün geçmişti. Daha fazla büyücü dünyasında kalamayan gençler muggle dünyasına geçmeye karar verdiler. İngiltere'nin küçük bir kasabası olan Lacock kasabasına gittiler. Hermione ve Harry ceplerinde ki tüm parayla sadece 2 haftalığına küçük bir evi kiralayabilmişlerdi. Draco , Ron ve hala onlarla birlikte olan Pansy için muggle dünyasında yaşamak zorlayıcıydı. Evde ki 3. günlerinde akşam vakitlerine doğru şikayetler ve tartışmalar da yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyordu.

"Yan evde ki muggle lar bize çok garip bakıyorlar. Kesin bir şeyden şüpheleniyorlar. Belki...belki ölümyiyen bile olabilirler."

"Saçmalama Ron. Ölümyiyen olsaydılar çoktan tepemizde bi ordu kadar ölümyiyen ve en önde Voldemort olurdu." dedi Hermione.

"Birkaç hafta burdayız. İsteseniz de istemeseniz de. Büyücü dünyası şuan çok tehlikeli bizim için." dedi Harry

"Şaçmalık. Burda savunmasızız. Açık hedefiz resmen...

"Dedi bizimle birlikte gelmek için yalvaran Pansy." diye tamamladı Pansy'nin cümlesini Ron.

"Ben ordan çıkmak istedim sadece. Hergün ölümyiyenlere rapor vermek zorunda kalan bendim siz değil."

"Kapı orda o zaman. Ne diye hala bizimlesin ki. Git kendi yoluna." dedi Ron sinirle

Pansy bunun üzerine hışımla ayağa kalkarak kapıya yöneldi.

"Asamı ver Harry. Ben gidiyorum."

"Hiç bir yere gitmiyorsun Pansy. Dur durduğun yerde." dedi Draco.

"Herkes sakin olsun. Ron! Ne alıp veremediğin var Pansy ile. 3 gündür sessiz sakin duruyor." dedi Hermione

"Ona güvenmiyorum. Bi düşünsenize o Pansy Parkinson. Daha yeni aramıza katıldı. Nasıl güvenebiliriz ki? Ne bilelim çift taraflı cususluk yapmadığına. Fırsatını bulduğunda Voldemort'a haber yollamayacağına. Güvenmiyorum , güvenememde."

"O zaman sen bana da güvenmiyorsundur Ron. Biz Hogwarts'tan alelacele ayrıldığımızda hala düşmandık. Ertesi gün dost olduk ama. Benim casusluk yapmadığımı nerden bileceksin?" dedi Draco

"Haklısın. Belki sende casussundur. Yalandan Hermione'ye yaklaşarak ihanet edeceğin zaman canımızı yakmak istiyorsunudur belki de."

"Ron! Sözlerine dikkat et!" diye çıkıştı Hermione.

"Ron kendine gel. Saçma sapan konuşuyorsun. Draco sen de sakin ol. Böyle konuşmayız biz. Hortkuluklar etkiliyor bizi. Baksanıza birbirimize düşmeye başladık bile." dedi Harry.

Odanın ortasında ki eski sandıktan diademi ve kupayı alarak yan odaya götürdü. Geri geldiğinde herkes sessizdi.

"Şimdi daha iyi misiniz?"

"Evet. Sayılır. Hortkuluklar cidden insanın içine kötü fitneler sokuyor." dedi Ron.

"Bence yok etmemizin zamanı geldi. Daha basilisk dişinin işe yarayacağından emin bile değiliz. Daha fazla bekletemeyiz. Harry kendini hazır hissediyorsa hemen halledelim şu işi." dedi Draco

"Hava iyice karardı. Kasaba halkıda evlerine dağılmış gibi gözüküyor. Ormanlıkta bu işi halledebiliriz. Ne diyorsun Harry."

"Yapalım diyorum. Draco'nun da dediği gibi daha fazla bekletemeyiz. Hazırlanın bir kaç dakikaya çıkalım."

Yaklaşık 10 dakika içinde herkes hazırlanmış ormana doğru ağır ağır ilerliyorlardı. Harry ve Ron sürekli tetikteydi. Pansy onları en arkada takip ediyordu. Hortkulukları Draco ; basilisk dişlerini Hermione taşıyordu. Ormanın iyice iç kısımlarına geldiklerinde Harry sessizliği bozan kişi oldu.

Altın Dörtlü? ~ Dramione ~ NextGenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin