Draco tekrar diz çöküp yüzüğü Hermione'nin parmağına geçirdi.
"Bizimkiler duyunca çıldıracaklar." Dedi Hermione yüzüğü incelerken.
"Aslında onlar biliyor. Harry ve Ron'a iki gün önce söyledim ama kızlara ben söylemedim, onlar söylemiş."
"Bak sen! Ne tepki verdiler? Yani Harry ve Ron?"
"Tepki mi? Bana dakikalarca güldüler. Eminim şuan hâla gülüyorlardır. Geri döndüğümde yüzlerinden silinecek olan gülümsemeyi görmek için sabırsızlanıyorum."
"Peki ya anne ve babama ne diyeceğim?"
"Sorun mu var?"
"Sorun değil de...nasıl desem? Daha seni tanımıyorlar bile. Üstelik senin ailen ne der bu duruma?"
"İşte nişan bu yüzden var. Aileler birbirini tanır falan filan. Sen merak etme. Ben ailemle konuşacağım en kısa zamanda."
"Hmm...nişan ha. Draco Molfoy benim nişanlım. İnanılır gibi değil."
"İnansan iyi edersin. Hogwarts'a nişanlı olarak dönmek istiyorum."
"Ne? Hatırladığım kadarıyla daha ailemden izin almadın Bay Malfoy."
"Birazdan alacağım Bayan Malfoy!" Dedi Draco son kelimesinin üstüne vurgu yaparak. Hermione, ailesinin nasıl karşılayacağını merak ediyordu. Hafiften yağan kar ellerinin üstüne düştüğünde üşüdüğünü farketti.
"Gidelim artık." Dedi Draco. Hermione'nin yüzüne düşen bir tutam saçını kulağının arkasına attı ve Kovuk'un bahçesine geri cisimlendiler. Harry, Ron, Pansy ve Ginny onları bekliyordular. Birbirlerine sarılmış Draco ile Hermione'i görmeleri tüm sorularını cevaplamıştı. Hermione Draco'dan ayrıldığında ona doğru koşan Ginny ve Pansy 'i son anda farketmişti ama bu yere kapaklanmasına engel olamamıştı. 3 kız yerde yuvarlanırken Draco kahkaha atıyordu. Yanına Ron ve Harry geldi.
"Evet?"
"Herşey olması gerektiği gibi. Ne o artık gülmüyor musunuz?" Dedi Draco. Birkaç saniyelik sessizliğin ardından Harry elini uzattı.
"Hermione'i üzmeyeceğini biliyorum. Ama yine de bir sıkıntı olursa karşında bizi bulursun." Dedi Harry. Draco uzatılan eli sıktı ve:
"Böyle birşey olmayacak Potter. Olsa bile benim karşımda hiçbir şansın yok." Harry ve Ron gülmeye başladı ta ki yüzlerine isabet eden kartoplarına kadar.
"Koruyucu meleklerim işi biraz ciddiye alıyor sanırım." Dedi Hermione ve iki arkadaşına da aynı anda sarıldı. Olan biteni kısaca özet geçtiklerinde artık içeriye geçip, sıra işin asıl zor kısmını tamamlamadaydı.
Tüm Weasley ailesi ve Granger'lar salonda oturmuş bay Granger'in hikayesini dinliyordular. Konu yine muggle eşyaları üzerineydi tabi ki. Draco ve Hermione dışında diğerleri de birer yer seçip oturdular. Bay Granger'in anlatması bittiğinde tüm gözler salonun önünde ayakta dikilen iki gence çevrilmişti. Hermione nasıl giriş yapacağını bilemiyordu. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
"Biz...şey...eee..." Hermione lafı ağzında gevelerken Draco daha fazla dayanamadı.
"Hermione'e evlenme teklifi ettim. Ve tabi o da kabul etti." Dedi Draco bir çırpıda. Tüm ev halkı hep bir ağızdan 'NE?' demişti. İçlerinden en belirgin ses Hermione'nin babasına aitti.
"Aferin Draco." Dedi sessizce Hermione. Şimdi nasıl toparlayacağını düşünüyordu.
"Şey...Draco'nun da dediği gibi...evlenme teklifi etti. Be-bende kabul ettim." Dedi ve yüzüğünü gösterdi. Bakışlarını annesine odakladığında sevinçli ve heyecanlı bir yüzle karşılaştı. Bir an içi rahatlamıştı ama babasının ifadesiz yüzü onu gereğinden fazla endişelendirmeye yetmişti. Molly Weasley bu gergin ortamı farketmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Dörtlü? ~ Dramione ~ NextGen
FanfictionDraco son anda Voldemort'un Dumbledore'u öldürme emrine karşı gelir ve ölüm yiyenleri Hogwarts'a sokmaz. Hayatı tehlikede olan Draco daha fazla Hogwarts'ta kalamaz ve kendini Harry Ron ve Hermione ile birlikte zorunlu bir şekilde Grimmauld 12 numar...