Harry, beraberinde bir ordu sayılabilecek kadar seherbaz ile Hogwarts'a geldiğinde tahmin ettiği manzara ile karşılaşmamıştı. Yasak ormandan dumanlar yükseliyordu ve şatonun küçük bir duvarı yıkılmıştı o kadar. Çocuklarını bulup olan biteni öğrendikten sonra Ron ve Draco ile birlikte yasak ormana ilerledi. Sağlık çalışanları, yaralıları tedavi ederken; hayatını kaybeden 6 seherbazıda ceset torbalarına koyuyordular. Yanmış ağaçların içinde ağır adımlarla ilerlerken Draco sordu.
"Başarısız olacaklarını bile bile neden böyle birşeye kalkıştılar?"
"Önceki gece saldırılarda yakalanan ölümyiyenlerle birlikte, hiçbirşeyden haberi olmayan Hogwarts'ı kolayca ele geçirebilirlerdi. Böyle vur kaç yapmaları mantıksız. Kışkırtmaya mı çalışıyorlar?" Diye sordu Ron. Harry cevapladı.
"Eğer amaçları buysa gayet başarılı oldular. Şu an elime geçen ilk ölümyiyenin kafasını koparmamak için kendimi zor tutuyorum. Çocuklar yaralanabilirdi. Hatta daha kötüsü. Hogwarts şuan güvenli değil."
"Ne zaman güvenli oldu ki?" Diye yakındı Ron. "Acaba bizim üstümüzde bir lanet mi var? Bizin zamanımızda burnunuz boktan çıkmazdı. Her sene mutlaka bir sıkıntı yaşardı Hogwarts. Mezun olduktan sonra hiçbirşey olmadı ta ki çocuklarımız büyüyüp Hogwarts'a başlayana kadar."
"Bazen bende böyle düşünmüyor değilim. Biz öğrenciyken Mcgonagall'ın dediğini hatırlıyor musun?" Diye sordu Harry.
"Neden bir olay olduğunda siz üçünüz hep orda oluyorsunuz?' Diye sormuştu." Dedi Ron gülümseyerek.
"Burda yapacak bir işimiz yok. Aptal gibi tuzağa atlayıp kendi sonlarını hazırlamışlar. Şatoya dönelim."
"Saygılı ol Draco. Bugün 6 meslektaşımızı daha kaybettik."
"Herneyse." Dedi Draco ve geldikleri yoldan yürümeye başladı. Tüm bu olanlar sinirlerini zıplatmıştı. Diğerleri de peşinden şatoya yürüdü. Henüz resmi bir açıklama yapılmamıştı ama öğrencilerin yarısından çoğu eşyalarını toplayıp Hogwarts'ı terk etmişti bile. Kendi çocukları bahçede toplanmış, aralarında olan biteni tartışıyordular. Lily babasını görür görmez sordu.
"Hogwarts kapatılacak mı? Herkes gidiyor."
"Malesef tekrar kapatılmak zorunda. Bu sene için kesin suretle üstelik. Bir yılda iki kere zorunlu tatilden sonra eğitime devam edilemez. Kimsenin edeceğini de sanmıyorum zaten."
"İnsanların Hogwarts'a olan güveni bir kez daha sarsıldı. Ve bu kez temelden sarsıldı. James, Reg, Al ve Scorp olmasa kim bilir kaç öğrenci hayatını kaybedecekti."
"Haklısın Ron dayı. Ama Lily uyarmasaydı bizde çoktan yasak ormandaki tuzağa doğru gitmiştik." Dedi James.
"Şimdi ne olacak?" Diye sordu Rose.
"Hogwarts'da kalamazsınız. Evlere de dönemeyiz..." Harry cümlesini bitirmeden Draco araya girdi.
"Sakın yine Grindelwald'ın yanına yollayalım deme." Çocuklar, Grindelwald'ın yanında kalırken saldırıya uğradıkları için Draco hala kızgındı Harry'e.
"Şimdilik...şimdilik hepimiz birlikte bakanlığa gidiyoruz. Bu kadar şeyin ardından kimse ayrı kalmamalı. Gün sonuna kadar orda kalırsınız. Ne olacağına karar verene kadar." Dedi Harry.
-Bir süre sonra-
Bakanlığa gelmelerinin ardından saatler geçmişti. Harry'nin ofisi olabildiğince büyük olduğundan herkes orda kalıyordu. Vivien lavaboya gitmesi gerektiğini söyleyip odadan çıktı ve bakan yardımcısının odasına gitti. Kapıyı iki kere tıklayıp "Sayın bakan yardımcısı müsait mi acaba?" Diye sordu. Hermione kendi eliyle kapıyı açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Dörtlü? ~ Dramione ~ NextGen
FanfictionDraco son anda Voldemort'un Dumbledore'u öldürme emrine karşı gelir ve ölüm yiyenleri Hogwarts'a sokmaz. Hayatı tehlikede olan Draco daha fazla Hogwarts'ta kalamaz ve kendini Harry Ron ve Hermione ile birlikte zorunlu bir şekilde Grimmauld 12 numar...