51~ Pettigrew

1.8K 97 39
                                    

Draco trenden indiğinde beri kaçacak yer aramaya başlamıştı. Onu gören herkes sürekli aynı soruları soruyordu.

"Nişanlandığın doğru mu?"
"Granger ile ciddi misin?"
"Granger ile mi nişanlandın?"
"Neden nişanlandın?"

Draco gözlerini devirirken derin bir nefes aldı. Soruları, yanında yürüyen Pansy cevaplıyordu.

"Nasıl bu kadar hızlı yayılabildi anlamıyorum."

"Burası Hogwarts. Gizli saklı hiçbirşey kalmaz. Sen asıl Hermione'i görecektin. Tüm kızlar etrafına toplanmış gerçekten nişanlanıp nişanlanmadığınızı soruyordu. Gidip onu kurtarsan iyi olur." Dedi Pansy. Draco haklısın anlamında başını salladı ve etrafını saran kalabalığı yarıp Hermione'i aramaya başladı. Şatoya giden patikada kızı bulması uzak ihtimaldi ama bir başka kalabalık grup gördüğünde orda olduğunu anlamıştı. Kalabalığın merkezine gidip Hermione'i elinden tuttu ve adeta sürükleyerek adımlarını hızlandırdı.

"Pardon! İzin verirseniz nişanlımı geri alayım." Dedi Draco her kelimesini vurgulayarak.

"Kurtarıcım da geldi. Nerdeydin Draco? Bu yamyamlar sorularıyla beni bitirecekti? Üstelik nasıl herkesin haberi oldu anlamıyorum."

"Üzgünüm güzellik. 5.sınıf iki Slytherinli arasında kavga çıkmıştı. Bina başkanı olarak müdahale etmem gerekti, yetişemedim sana."

"Nişanlım olarak beni bu kadar ihmal edemezsin Malfoy." Dedi Hermione gülerek.

"Nişanlım nasıl emrederse." Draco kolunu Hermione'nin boynuna sardı ve yürümeye devam ettiler. O sırada Ron ve Pansy yanlarına geldi.

"Bir gün içinde ne kadar nişanlı kelimesini kullandınız farkında mısınız?"

"Sende bir gün nişanlanınca seni de görürüz Ron. Değil mi nişanlım." Dedi Draco.

"Haklısın nişanlım."

"Kurt gibi acıktım. Hadi gidelim nişanlım."

Pansy, ikilinin göndermelerine karşı gülerken Ron kusuyormuş gibi yapıyordu.

"Yeni nişanlıları rahat bırakın. Bunlar daha cicim ayları." Dedi arkalarından gelen Harry. Draco ve Hermione hiçbirini aldırmadan yürümeye devam ettiler.

-Ertesi gün-

"Draco! Draco uyan."

Geçen gece akşam yemeğinden sonra ikili başkanlık odalarına gelmiş, ortak alandaki uzun koltuğa yığılıp sohbet etmişlerdi tüm gece. Ne zaman uyuya kaldıklarını hatırlamıyordu Hermione ama Draco'nun bir an önce kalkması gerekiyordu zira kızın bedeni, Draco'nun altında eziliyordu resmen. Draco ağır ağır açtı gözlerini. Burnunun dibinde Hermione'nin yüzüyle karşılaşınca afalladı.

"Ne?"

"Uyuya kalmışız Draco."

"Farkettim." Dedi Draco sırıtarak. Yavaşça koltuktan doğruldu. Nasıl bir uyuma şekliydi bu böyle. Tüm gece kızın üstünde mi uyumuştu diye düşünüyordu.

"Her yerim tutulmuş. Çok sağol Draco."

"Benim suçum ne?"

"Üstümde uyumuşsun resmen."

"Pek de itirazın olmamış gibi." Draco tekrar sırıtırken Hermione odasına girdi. Kapıyı kapattığında ardından seslendi.

"Kahvaltıya geç kalıyoruz. Hazırlan."

Draco kendini tekrar koltuğa atmıştı. Tüm gece nişan gününden bahsedip durmuşlardı. Üzerini değiştirmek için odasına girdi. Gömleğini çıkarıp, bir başka gömleğini üzerine geçirirken Hermione'nin çoktan hazırlanmış bir şekilde kapının önünde onu izlediği farketti.

Altın Dörtlü? ~ Dramione ~ NextGenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin