17~ Godric's Hallow

2K 125 11
                                    

"Harry...şey burası."

"Evet Hermione. Ailemin evi. Voldemort beni öldürmeye geldiği gece evi yakıp yıkmış. O günden beri böyle duruyor anlaşılan."

"İçeri girmek ister misin?"

"Bilmiyorum Ron. Ne istediğimi bende bilmiyorum. Şuan buna hazır değilim sanırım. Anne ve babamın öldüğü yeri görmeye. Buraya en son gelsek daha iyi olur."

"Biraz dolaşalım. Küçük bir kasaba anlaşılan. O zamana kadar kendini biraz toparlarsın." dedi Hermione. Harry başıyla onayladı ve hafiften yağan karın altında 4 genç yürümeye başladı.

"Bugün Noel! Baksanıza insanlar kiliseye gidiyor. Çanlar çalıyor." dedi Ron

"Noelin gerçekten de aklımızdan çıktığına inanamıyorum." dedi Harry. 4 genç birbirine sarılarak mutlu noeller diledi. Biraz daha yürüdüklerinde Harry bir an durdu.

"Mezarlık. Orda mezarlık var. Belki anne ve babam oradadır." dedi ve mezarlığa doğru yürümeye başladı. 4 genç mezarlıkta James ve Lilly Potter ismini arıyordu.

"Hey çocuklar şuna bakın. Ignotus Peverell."

"Peverell? Sanki bir yerden duymuş gibiyim."dedi Ron

"Bakın mezar taşında aynı işaret var. Kitapta ki işaret. Ve Harry'nin gördüğü işaret." dedi Hermione. Herkesin görmesi için mezar taşına yağan karı eliyle temizledi.

"Bu işaret bana kafayı yedirtecek. Nerede gördüğümü bir hatırlasam." dedi Harry

"Hey Harry. Şey sanırım buldum." dedi Draco. Onlardan 3 mezar ötede ikili bir mezarın başında duruyordu. Harry yanına gittiğinde mezar taşında anne ve babasının ismini görünce olduğu yere yığılacak gibi oldu. Gözleri yaşarıyordu.

"Ee...Harry. Babanın isminin yanında da o işaret var."
Harry mezar taşında James Potter yazan kısmın biraz yanında solgun bi şekilde aynı işareti gördü.

"Ben...ben anlamıyorum. Bu işaret heryerde karşımıza çıkıyor."
Hermione asasının bir hareketiyle mezarın başına yoktan çiçekler var etti.

"Teşekkür ederim Hermione."

"Şu kadın bizi mi izliyor?" diye sordu Ron. Tüm bakışlar onları mezarlığın dışında izleyen çok yaşlı bi kadına kilitlendi.

"Bu Bathilda Bagshot. Onu Sihir tarihi kitabının kapağından tanıdım. Anlaşılan ölmemiş veya Voldemort ona ulaşamamış. Bu işaretle ilgili birşeyler biliyor olabilir." dedi Hermione.

"Bakın gidiyor. Hadi takip edelim." dedi Draco ve yerde karlar içinde oturan Harry'e kalkması için elini uzattı. Yaklaşık 2 dakika boyunca yaşlı kadının peşinden gittiler. Kadın eski bir evden içeri girdi ve peşinden gelenlerde girsin diye kapıyı ardından açık bıraktı.

"Sanırım girmemizi istiyor. Dikkatli olalım." dedi Harry ve kapıdan içeri girdi. Diğerleri de peşinden takip etti. En son Hermione'de girince kapı kendiliğinden kapandı. Kadın merdivenlerin başında sessizce bekliyordu. 2 tane mumu yaktı. Birini masaya bırakırken diğerini eline aldı.  Harry'e gel anlamında işaret etti ve üst kata yavaş yavaş çıktı.

"Sanırım benimle yalnız konuşmak istiyor."

"Konuşabildiğinden emin değilim." dedi Ron

"Ben gidiyorum. Bu kadın birşeyler biliyor belli." dedi Harry ve merdivenlerden yukarı çıktı. Kadın bir koltuğa yığılmış Harry'i bekliyordu. Harry geldiğinde yavavça ayağa kalktı.

"Efendim ben Harry...Harry Potter sanırım tanıyorsunuz beni. Size sormam gereken birkaç şey var."
Yaşlı kadın elindeki mumu yavaşça koltuğun üstüne bıraktı. Parmağını yüzünün ortasına getirip aşağı doğru yavaşça çekmeye başladı. Parmağını gezdirdiği yerde derisi yırtılıyordu. Harry birkaç adım geriledi. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kadın bir anda yere yığıldı ve kıyafetlerinin ardından devasa bir yılan çıktı. Harry'e saldırmak üzere atıldı.

"Hay Merlinin Donu!"

Harry koşarak alt kata inmeye çalışsada yılan önüne geçti. Ağzını açıp tam ısıracaktı ki Harry asasını doğrultarak sersemlet dedi. Yılan biraz afallasada hiçbirşey olmadı. Kuyruğuyla Harry'e vurdu. Zaten yıkılmak üzere olan duvara yapışan Harry yıkılan duvarla birlikte yan odaya düştü. Asası elinden gitti. Harry üstüne düşen kolonla hareketsiz kalmıştı. Tam yılan birkez daha saldırmak üzereyken Draco'nun sesini duydu.

"Avada Kedavra!"

Draco'nun asasından çıkan yeşil ışık yılana değdiğinde hiçbişey olmadı. Hermione şaşkınlığından sıyrılıp yılanın bulunduğu yerin altına büyü gönderdi. Devasa yılan altında açılan delikle evin alt katına düştü. Draco ve Ron zorla Harry'nin üstündeki kolonu kaldırdılar. Harry yerdeki asasını eline aldı. Yılan merdivenlerden süzülerek geri gelirken 4 genç hızla ormana geri cisimlendi.

"O da neydi öyle. Kadın animagus muydu? Niye sana saldırdı?" diye sordu Ron nefes nefese. Bir yandan da Harry'nin birşeyi var mı diye cübbesini çıkarmasına yardım ediyordu.

"İyiyim Ron. Tam zamanında yetiştiniz."

"O animagus değildi. Voldemort'un yılanı Nagini. Babamdan Bathilda Bagshot'u bulmasını istediğinden sonra hiç görmemiştim. Şimdi taşlar yerine oturuyor. Voldemort Bathilda Bagshot'u bulmuş. İstediğini elde edince onu öldürmüştür büyük ihtimalle. Harry'nin oraya gidebileceğini düşünmüş olmalı ki yılanı orda bırakmış." dedi Draco

"Bir gün içinde haddinden fazla aksiyon. Az daha ölüyordum." dedi Harry

"Birde iyi tarafından bak. O işaret her ne ise babanla bir alakası var. Olmak zorunda yani. Sürekli o işaretle karşılaşıyoruz." dedi Ron

"Ve Ignotus Peverell'in de bir alakası var." diye ekledi Hermione.

Saatler ilerledikçe Ron , Draco ve Hermione uyuklamaya başlıyordu. Ama Harry'nin baş ağrısından uyumaya hali yoktu.

"Ben en iyisi çadırın dışında nöbet tutayım. Başka kimsenin yaklaşmadığından emin olmalıyız." dedi Harry.

"Sen bugün yeterince yoruldun Harry. Ben nöbet tutarım." dedi Ron

"Gerek yok siz uyuyun. Benim uykum yok. Biraz temiz hava alsam iyi olacak." dedi Harry. Asasını ve yatağından battaniyesini alarak çadırdan dışarı çıktı. Ron'da arkasından gidecekti ki Hermione durdurdu.

"Yalnız kalmaya ihtiyacı var Ron. Bırak biraz hava alsın." dedi Hermione ve Draco ile birlikte kendi yatağına gitti.

Harry yaklaşık 1 saattir çadırın hemen yanı başında ki ağaca sırtını vermiş boş gözlerle ileriyi izliyordu. Ağaçların arasından bir parıltı gördüğünü sandı. Gözlüklerini çıkarıp gözlerini ovaladıktan sonra gözlüklerini geri taktı. Ağaçların arasında ki mavi ışık hüzmesi yavaş yavaş bir şekile bürünüyordu. Harry elinde asası hazır bir şekilde ayağa kalktı. Biraz daha yaklaştığında tıpkı kendi patronusu gibi erkek bir geyik duruyordu ağaçların arasında. Hızla Harry'e doğru koşup kalbinin içinden geçen geyik tekrar ağaçların arasında yerini aldı ve yavaş yavaş ormanın derinliklerine gitmeye başladı. Harry'nin içinden bir ses onu takip et diyordu. Hızla geyiğin ardından koşmaya başladı Harry.

Altın Dörtlü? ~ Dramione ~ NextGenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin