98~ 19 Ölümyiyen

848 58 42
                                    

Harry terler içinde uykusundan uyandığında Ginny'i de uyandırmıştı.

"Harry? Noldu? Rüya mı gördün?"

"Yok...yok birşey. Sen yat." Dedi Harry ve yataktan çıkıp balkona yürüdü. Rüya konusunda yalan söylemişti ama ne gördüğünü de anlamlandıramıyordu. Görüntüler bir bir birleşirken hatırladı. Önceki gün, Godric's Hallow'da ki mezarlıkta Jennifer'in mezarını aradıkları günü gördü. Neden görmüştü ki şimdi bunu. İçinden bir ses gözden kaçırdığı birşey olduğunu söylüyordu. Kıyafetlerini değişip Ginny'i ve evdeki diğer kimseleri uyandırmadan çıktı ve cisimlendi.

Ağır adımlarla mezarlığa doğru yürürken çoktan pişman olmuştu bile. Rüyasında gördü diye gelmesi çok saçma gelmişti o an. Anne ve babasının mezarının yanından geçip Jennifer'in mezarına geldi. Yanına diz çöküp asasını aydınlattı ve mezar taşını uzunca bir süre inceledi. Neyi aradığını bilmediğinden ne bulacağını da bilmiyordu. Ayakları uyuşmaya başladığında doğruldu ve asadan gelen ışık, mezarının hemen yanındaki ağaca vurmuştu. Bir anlık birşey gördüğünü sandı Harry. Ağaca yaklaşıp ışığı doğrultuğunda gövdesine kazınmış işareti gördü. Tom Riddle'in günlüğündeki ve kütüphanenin yasak kısmında buldukları işaretin aynısı. Merlin'in işareti. Bıçakla kazınmıştı ve oldukça eskiye benziyordu. Harry bunun ne anlama gelebileceğini düşündü. Mantıklı hiçbir teorisi yoktu. Belki Jennifer'in öldüğü yerde, ailesin evinde birşeyler vardır diye ümit edip Privet Drive'a gitti.

Boş eve içeri girip aydınlattığında, içeriye kuşların girmiş olduğunu gördü. Şöminenin önündeki kurumuş kan izini ve şömineyi dikkatlice inceledi. Ardından duvarları ve döşemeleri. Aynı işaretin olduğu bir yer arıyordu. Sonunda vazgeçip tekrar şöminenin önüne geldi. Kurumuş kan izi tekrar dikkatini çekti. Tom Riddle burda bir cinayet işlemiş olmalıydı ve üstünden 70 yıl kadar geçmesine rağmen kan izi duruyordu. Acaba kan izi bunca süre yok olmadan durabilir miydi? Asasının ucuyla kurumuş kanı kazıdı biraz. Derken yan odadan bir tıkırtı sesi geldi. Harry, kuşlardan birinin bu sese sebep olduğunu düşündü ama aklına aniden birşey geldi. Buraya önceki gün geldiklerinde kuş falan yoktu. Ve evden çıkarken de Harry kapıyı kapattığına emindi. Aynı ses tekrar geldiğinde Harry hiç düşünmeden sesin geldiği yöne sersemletme büyüsü atmıştı. Tahmin ettiği gibi karanlığın içinde biri vardı ve isabet etmişti. Hızla ayağa kalkıp nerden geldiğini görmediği 3 büyüyü ard arda ustalıkla savuşturdu. Kendine koruma kalkanı oluşturdu ve odanın köşesine kadar geriledi. Kalkana isabet eden birkaç büyü etkisiz olmuştu. Normal bir büyücü, kalkan ile birkaç büyü daha absorbe edebilirdi ama ne Harry normal bir büyücüydü ne de elindeki normal bir asaydı. Karanlığın içinde silüeti hafifçe belli olan biri konuştu. Yüzünde gümüş bir maske vardı.

"Seni uzun zamandır bekliyorduk Potter."

"Daha çok beklersiniz." Dedi Harry ve kalkanı kaldırıp iki karşı saldırı yaptı. Ona doğru gelen ne olduğunu bilmediği bir büyüyü sektirip odanın köşesindeki cama isabet ettirdi. Cam, beraberinde duvarında bir kısmıyla birlikte parçalanmıştı. Tekrar kalkanını oluşturdu. Ölümyiyenler bir bir karanlığın içinden çıkıyorlardı. Sayıları 6-7 kişi kadar vardı. Alt edemeyeceği kadar çok değildiler ama bu dar alanda avantaj onlardaydı. Yavaş yavaş etrafını sarmaya başladıklarında Harry başından beri kurguladığı planını devreye soktu. Asasını zemine doğrultup büyüyü yapttı. Adeta deprem etkisi yaratan şok dalgaları yolladığında ölümyiyenler dengelerini kaybedip yere düşmüşlerdi. Harry içlerinden ikisini daha etkisizleştirip biraz önce parçaladığı camdan dışarıya attı kendini. Bir an önce kaçması gerekiyordu. Tam cisimlenecekti ki bacağından bir lanet yedi. Acı içinde yere düşerken asası elinden, parmaklarının arasından kaymıştı. Lanet okudu kendi kendine. Remus'un ona düello eğitimi verirken söylediği bir sözü geldi aklına.

Altın Dörtlü? ~ Dramione ~ NextGenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin