Harry, sırlar odasına açılan tünelden geriye kalanları inceliyordu. Bu duruma düştükleri için kendini hiç olmadığı kadar aptal hissetmişti.
"Anlamıyorum. Biz kaç gündür yılanı çıkaramazken adamlar kaşla göz arasında nasıl çıkardı?" Diye söylendi Draco.
"Tünelleri patlatarak genişletmişler. Yılanı tüm şatodan mı çıkardılar ne yaptılar? Gölün ötesine kadar götürüp cisimlediler mi?" Diye sordu Ron. Bir yandan da ucu bucağı gözükmeyen tünele ayağıyla taş fırlatıyordu.
"O kadar büyük birşeyi cisimleyemezsin. Anahtar ile belki ama yine de aklım almıyor. Önemli olan nasıl çıkarıp götürdükleri değil, önemli olan nedeni? O kadar zaman geçmişken Basilisk'in kendini rejenere ettiğini öğreniyoruz, ardından ölümyiyenler onu kaçırıyor." Dedi Harry. Düşünceleri içinde boğuşuyordu.
"Belki de bir şekilde canlandırıp ne bileyim bir yere saldırtacaklardır. Olamaz mı?"
"Umarım öyle birşey olmaz Draco."
"İnsanlar bir ay kadar önce yakaladığımız ölümyiyenler için bakanlığa metiyeler dizerken şimdi lanet okuyor. Kimsenin bize inancı kalmadı. Ölümyiyenlerin herkesi tek tek avlayacağını düşünüyorlar." Dedi Ron.
"Haksız da sayılmazlar. Ben bile öyle düşünüyorum. Önceden şantaj veya çıkar için büyücüleri öldürürlerdi. Şimdi bir amaçları bile olmadan öldürüyorlar. Geçmiş günlerin hesabını görüyorlar." Dedi Draco.
"Ölümyiyenlerin o kadar zeki olmadığını biliyoruz. Çoğu doğru düzgün eğitim bile almamış. Başlarında biri olmalı. Bütün bunları koordine eden biri. Joseph eski bağlantılarımla iletişime geçmeye çalışıyorum demişti. Bakanlığa geri dönelim belki birşeyler bulmuştur." Dedi Harry.
-Saatler önce-
Eski bir büyücü kasabası olan Green Golding'e gelen Joseph, barın önünde duruyordu. Kasabaya girdiğinden beri bütün bakışların onda olduğunu biliyordu. Derin bir nefes alıp, kolunun altına gizlediği asasını ve diğer koluna gizlediği bıçağı kontrol ettikten sonra kapıyı açıp içeri girdi. Doğrudan barmenin olduğu yere gidip bir sandalyeye oturdu. İçerde barmen de dahil 6 kişi vardı.
"Bu günlerde yapacak bazı işler arıyorum." Dedi. Barmen, elindeki şişeyi bırakıp yaklaştı ve fısıldadı.
"Herkes senin neler yaptığını biliyor Shelby. Burdan sağ çıkamayacağını biliyorsun."
"Tahmin etmiştim. Son içkimi bana servis etmeyecek misin?" Diye sordu Joseph. Bunu uzun zamandır yapmıyordu ama kendini gayet hazır hissediyordu. Barmen shot bardağı getirip önüne koydu. İçkiyi ağır ağır doldururken Joseph aniden şişeyi elinden kaptı ve adamın kafasında parçaladı. Arkasını döner dönmez sol kolunda sakladığı bıçağı barın en sağ köşesinde duran adama fırlattı. Boğazına isabet eden bıçakla olduğu gibi yere serilmişti. Ceketinin iç cebinden bir bıçak daha çıkarırken sağ kolunda sakladığı asasını da eline aldı ve önüne gelen ilk kişiye öldüren laneti yolladı. Üzerindeki şaşkınlığı atabilen diğer adamlar asalarını çekip Joseph'e lanetlerini yolladılar ama Joseph tam zamanında, barmenin olduğu kısıma geçip lânetlerin yolundan çekildi. Cebinden 2 adet daha bıçak çıkartıp yan yana yere dizdi. Asasını bıçaklara doğrultup büyüledi ve birer birer havalanan bıçaklar gözden kayboldu. Ardından gelen can çekişme sesiyle Joseph ayağa kalkıp masanın üstünden geçti. İçlerinden biri hariç hepsi ölmüştü. Barın sağ köşesindeki, boğazına bıçak saplanan adam elleri ile yarayı sıkıp, kanının akmasını engellemeye çalışıyordu.
"Bende hala iş var. Eski numaralar hiç eskimiyor değil mi dostum." Dedi ve bıçağı adamın boğazından çıkardı. Bir kaç saniye içinde o da ölmüştü. Tekrar barın arkasına geçip şişeyle bayılttığı barmeni alıp, başkaları bara dalmadan hemen önce cisimlendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Dörtlü? ~ Dramione ~ NextGen
FanfictionDraco son anda Voldemort'un Dumbledore'u öldürme emrine karşı gelir ve ölüm yiyenleri Hogwarts'a sokmaz. Hayatı tehlikede olan Draco daha fazla Hogwarts'ta kalamaz ve kendini Harry Ron ve Hermione ile birlikte zorunlu bir şekilde Grimmauld 12 numar...