Harry ve Grindelwald yan yana mezarlıkta yürüyorlardı. Arkalarından Hermione ve Draco geliyordu.
"Sırf diriltme taşı için tüm ölümyiyenleri ifşa edeceğine nasıl inanmamızı bekliyor ki? Salak mıyız biz?" Diye söylendi Harry.
"Çocukların Grindelwald'ın yanında güvende olacaklarını düşündüğümüze göre evet...salağız biz." Dedi Draco. Harry'e sinirliydi.
"Bu hepimizin kararıydı Draco." Diye konuyu kapatmaya çabaladı Hermione. Bir yandanda mezar taşlarında yazan isimlerden tanıdık birşeyler bulmayı ümit ediyordu.
"Adı neydi dedin?"
"Joseph."
"Joseph...hm...sanki... Bu Joseph'in tipi nasıldı? Giyimi yüz şekli falan." Diye sordu Harry.
"Mavi gözlü. Eski ingiliz tarzıydı. Biraz muggle işi de denebilir. Birmingham aksanı vardı."
"Peki saçları?"
"Saçlarını göremedim. Dediğim gibi muggle tarzı bir kasket takıyordu. Ama kafasının yanları tıraşlıydı."
"Lanet olsun!" Diye bağırdı Harry.
"Noldu?"
"Sanırım bu adamı gördüm ben. Birkaç gün önce bakanlıkta."
"Bakanlıkta mı?"
"Ofisime doğru gidiyordum. Bir adamla çarpıştık kahvesi üstüne döküldü. Tıpkı senin tarif ettiğin gibi eski muggle tarzı giyimi vardı ve kafasında kasketi. Saçlarının yanları tıraşlıydı ve ağır bir Birmingham aksanı vardı. Adını sorduğumda Joseph dedi ve yakında daha çok görüşeceğimizi söyledi."
"Bakanlık'a hangi amaçla girmiş olabilir ki?" Diye sordu Draco.
"Benim bir tahminim var." Dedi Harry. Cüppesini sırtından çıkarıp Hermione' e uzattı.
"Bunu acilen bölümüne göster. Üstünde böcek var mı diye bir araştır."
"Böcek mi?" Diye sordu Draco ve Grindelwald aynı anda.
"Metafor. Muggle teknolojisi çok gelişti derken bunu kastediyordum işte. Sanırım adamımız muggle teknolojilerine aşina biri." Dedi Harry. O sırada Hermione cüppenin iç cebinden küçük bir plastik parça çıkarmıştı bile.
"Bakanlığa dönmemize gerek kalmadı. Son 2 yılda bu bulduğumuz 6.böcek."
"Bu şekilde geçen gece çocukları getirdiğimde, üstüme yerleştirdiği böcek sayesinde bulabildi sizi."
"Muggle teknolojisi sihir dünyasıyla iç içe ha. Aptal mugglelar artık eskisi kadar da aptal değil sanırım."
"Hey!" Diye tepki gösterdi Hermione.
"Sözlerine dikkat et ihtiyar." Diye de üsteledi Draco.
"Kimse gücenmesin ama öyle. Joseph bana zihnini açıp ölüm ile konuşmasını gösterirken başka bir şey de gördüm. Grace adında bir kadın. Anladığım kadarıyla ölüm ile olan anlaşmasını gerçekleştirirse Grace'i hayata geri getirebileceğini düşünüyor."
"Ne gördün tam olarak Gellert." Diye sordu Harry.
"Küçük köy veya kasaba gibi bir yerdi. Birkaç kişiyle birlikte şömine başında sohbet ediyorlardı. Sonra ev aniden alev almaya ve çökmeye başladı. Ardından Joseph denen adam kendini dışarı atıp tekrar içeriye girmeye çalıştı ama ev kül olmuştu bile. Sonra asasını eline alıp önüne gelen muggle'a rastgele lanetler atmaya başladı."
"Oh lanet olsun..." Dedi Hermione.
"Neden öyle dedin. Ben birşey anlamadım."
"Çok kötü birşey Draco. Geri getirmeye çalıştığı kadın zamanında cadı muamelesi görerek yakılmış sanırım. 70'lerde böyle bir inanç varmış mugglelar arasında. Büyü yaptığı düşünülen kadınlar canlı canlı yakılırmış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Dörtlü? ~ Dramione ~ NextGen
FanfictionDraco son anda Voldemort'un Dumbledore'u öldürme emrine karşı gelir ve ölüm yiyenleri Hogwarts'a sokmaz. Hayatı tehlikede olan Draco daha fazla Hogwarts'ta kalamaz ve kendini Harry Ron ve Hermione ile birlikte zorunlu bir şekilde Grimmauld 12 numar...