Hope gözlerini açtığında alışık olmadığı görüntüyle karşılaşınca bir an şaşırdı ve nerde olduğunu hatırlayamadı. Sağ tarafında kıyafetlerini değişen Lily'i görünce aklına geldi hepsi bir bir. Elini karnına yerleştirip yatakta doğrulurken artık bu alışkanlığın fazla ileri gittiğine karar verdi. İtemsiz bir şekilde eli karnına gidiyordu ve halâ orda bir şişkinlik varmış gibi hareket ediyordu. Odanın diğer kısmına baktığında Rose ve Triss'in çoktan gitmiş olduğunu gördü ve Lily ile göz göze geldi.
"Günaydın." Dedi Lily.
"Gü...günaydın."
"Şey...dün gece hakkında özür dilerim."
"Özür mü? Neden?"
"Triss'in o şekilde konuşmasına izin vermemeliydim."
"Ve bunun için özür mü diliyorsun? Bu kadar çıt kırıldım olma Lily. Özür falan dilemen gerekmiyor. Tek yaptığım ilk günden kimsenin başını belaya sokmamaktı. Ama bir dahaki sefere bu kadar uslu bir kız olmam." Dedi Hope.
"O zaman umalım da bir dahaki sefer diye birşey olmasın."
"Pek sanmıyorum. Bu kızın ciddi sorunları var. Ne yani James'in onunla ilgilenmemesi benim sorunum mu? Hem hamil...neyse." diye lafını yarıda kesti Hope.
"Şey...konuşmak ister misin? Şu mevzu hakkında. Konuşmaya ihtiyacın var gibi."
"Hayır istemem. Geçmişte kaldı artık. Konuşmanın da anlamı yok."
"Sen nasıl istersen." Dedi Lily ve bir süre ara verdi. İkiside hazırlanıp odadan çıkacakken sordu.
"Ellie kim?"
"Ne?"
"Gece rüyanda sayıklıyordun. Ellie diyordun sürekli."
"Sadece...saçma bir rüyaydı." Dedi Hope ama yüzündeki üzgün ifade belli oluyordu. Adımlarını hızlandırıp yatakhaneden çıktı ve ortak salona girdi. Sonunda görmek istediği yüz ile karşılaşmıştı.
"Günaydın." Dedi James.
"Günaydın...sanırım. Bu kadar erken kalkmak zorunda mıyız hep?"
"Malesef. İyi uyuyamadın mı?"
"Pek sayılmaz. Yatağa alışmam baya uzun zaman alıyor benim için." Dedi Hope.
"Otobüs yolculuklarında gayet iyi uyuyordun ama."
"Omuzların gayet rahatmış demek ki...o...geniş omuzların." Dedi Hope gözlerini devirerek. Bilerek omzunda uyuduğunu anlasın istemiyordu.
"Pekala...Triss ile nasıl gitti?"
"Sen nerden biliyorsun? Yani...Triss ile aynı odada kaldığımı."
"Gryffindor bina başkanıyım unutma. Bu tür ayarlamaları ben yaparım. Kavga mı ettiniz? Rose birşey söylemedi ki söylemeye can atıyor gibiydi."
"Önemsiz birşeydi. Anlatmaya değmez." Dedi Hope yanından ayrılırken. James kolundan tutup durdurdu ve geri çekti.
"Bana öyle gelmedi. En kötü anlarda bile yüzün gülerken şuan hiç gülmüyor."
"Bu benim her zamanki halim!' Diye savundu Hope.
"Hayır değil. Tamam kibirli bakışların halâ yerinde ama yüzün gülmüyor."
"Hey...ben kibirli falan bakmıyorum. Kaşlarım öyle."
"Bunu sevmediğimi söylemedim ki. Hep bu şekilde bakman hoşuma gidiyor zaten. Hadi uzatma da ne oldu anlat." Dedi James. Hope sonunda pes edip cam kenarındaki koltuğa oturdu. James de yanına geçip onu dinlemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Dörtlü? ~ Dramione ~ NextGen
FanficDraco son anda Voldemort'un Dumbledore'u öldürme emrine karşı gelir ve ölüm yiyenleri Hogwarts'a sokmaz. Hayatı tehlikede olan Draco daha fazla Hogwarts'ta kalamaz ve kendini Harry Ron ve Hermione ile birlikte zorunlu bir şekilde Grimmauld 12 numar...