"Bu lanet kafayı napacağız?" Diye sordu Draco. Bakanlığın önüne bırakılan vampirin kesilmiş kafasını içeri almış, gazeteciler ve haberciler toplanmadan önce ne yapacaklarını konuşuyordular.
"Zavallı kıza yaptıklarını düşününce ölmeyi fazlasıyla hak ediyordu. Hatırlatında Voldemort'a teşekkür etmeyi unutmayalım." Dedi Ron.
"Asıl soru, Voldemort neden öldürdü. Onun kadar güçlü bir müttefiği öldürmesini anlamıyorum." Dedi Draco.
"Dediğin gibi...onun kadar güçlü. Voldemort kendine kimseyi rakip görmez. Belli ki Vampir onun kadar güçlü de değilmiş. Kafası önümüzde durduğuna göre." Dedi Harry. Draco kahkaha atar gibi oldu ama kendini sıkarak durdu. Ron ne oldu der gibi ellerini iki yana açtı. Draco daha fazla tutamadı.
"Kafası yeni geldi." Dedi ve gülmeye başladı. Odada gülen tek kişiydi. Sonunda susabildiğinde bir kaç saniyelik sessizliğin ardından bu sefer üçüde gülmeye başlamıştı gözlerinden yaşlar gelene kadar. Hermione odaya girip ne olduğuna anlam veremeyen bakışlarla sordu.
"Siz iyi misiniz? Kapıda cevap bekleyen tonla gazeteci var."
Gülmesini kesebilen Harry konuştu.
"Şuan onlarla hiç uğraşacak durumda değilim. Bunu yapanın Voldemort olduğunu söyle."
"Ama bunu dersek, Voldemort'un dönüşünü resmileştirmiş oluruz."
"Aynen öyle Hermione. Büyücü dünyası neyle karşı karşıya olduğunu bilsin artık. Herkes tedbirini ona göre alsın. Sen gerekli açıklamayı yap. Ben Godric's Hallow'a gideceğim."
"Jennifer için mi?" Diye sordu Hermione.
"Evet. Belki birşeyler bulabiliriz. Yaşadığı yeri veya mezarını." Dedi Harry.
-
Harry, Ron ve Draco Godric's Hallow'a gelmişti. Herşeyin başladığı yere. Anne ve babasının mezarını ziyaret ettikten sonra diğer mezarlar arasında dolaşmaya başladılar. Çoğu isimsizdi ve isim yazanların çoğuda zamanla aşınıp okunamaz hale gelmişti.
"Bu kızın soyadını biliyor muyuz? Belki soyadı yazıyordur sadece." Diye sordu Ron.
"Hayır sadece adı. Belki de buraya gömülmemiştir. Annesi muggle, anladığımız kadarıyla da muggle bölgesinde öldürülmüş. Mezarı bambaşka bir yerde olabilir." Dedi Harry.
"Öyleyse bulmamız imkansız." Dedi Draco ve en az 60 yıllık eski, yıkılmak üzere olan bir mezar taşında silinmeye yüz tutmuş yazı dikkatini çekti.
"Jennifer"
"Sanırım buldum." Dedi Draco. Eliyle mezar taşını temizledi ama Jennifer'den başka birşey yazmıyordu.
"Bir soyisim falan yazsaydı işimiz daha kolay olurdu. Hakkında birşey bulabileceğimizi sanmıyorum." Dedi Ron. Draco'nun aklına başka bir şey geldi.
"Hogwarts'ta onu tanıyan biri olmalı. Profesörler falan."
"Nerden baksan 70 yıl falan öncesinden bahsediyoruz. Kim var ki o zamandan?" Diye sorguladı Ron. Harry'nin aklına hemen tek bir isim geldi.
"Slughorn. Eğer Jennifer zekiyse veya Slug kulübündeyse mutlaka hatırlar. En kötü ihtimalle soyismini bile bilsek yeterli." Dedi Harry. Ron bir saniye durmalarını söyledi.
"Beyler...biz ne yapıyoruz? Yani ciddi soruyorum ne yapıyoruz? Bu kızla ilgili ne bulmayı bekliyoruz ki? Bize ne faydası olacak?"
"Bir faydası olacağını düşünmüyorum zaten. Sadece Voldemort'a karşı elimizde en ufak bir koz bile olsa kendimizi daha güvende hissetmemize yarar. Sizi bilmem ama ben Voldemort'un dönüşünden hiç olmadığı kadar korkuyorum. Yüce Vampir'i sizde gördünüz. Mürver asa ile bile alt edemedim. O gün kavgamız biraz daha uzasaydı kaybedeceğimi biliyordum. Ama Voldemort onu kolaylıkla alt etmiş." Dedi Harry.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Dörtlü? ~ Dramione ~ NextGen
FanfictionDraco son anda Voldemort'un Dumbledore'u öldürme emrine karşı gelir ve ölüm yiyenleri Hogwarts'a sokmaz. Hayatı tehlikede olan Draco daha fazla Hogwarts'ta kalamaz ve kendini Harry Ron ve Hermione ile birlikte zorunlu bir şekilde Grimmauld 12 numar...