-Günler önce-
Harry hızlı adımlarla ofisine ulaşmaya çalışıyordu. Gazeteciler ve muhabirler Harry'nin bile henüz bilmediği cevapları istiyordu. Odasına bir kaç adımlık mesafe kalmışken elinde kahve olan bir adama çarptı ve yere düşmesine sebep oldu. Kahveninde üstüne düşmesi cabasıydı. Harry elini uzatıp adamı yerden kaldırdı."Çok...çok özür dilerim. Dalmışım ve...seni farketmedim."
"Önemli değil bayım. Birilerine her gün Harry Potter çarpmıyor ne de olsa değil mi?" Diye sordu adam gülümseyerek.
"İzin ver üstünü temizleyeyim."
"Önemi yok. Ben hallederim. Sizin işiniz başından aşkındır. İyi çalışmalar."
"Teşekkür ederim." Dedi Harry. Ofisinin kapısını açtığı sırada geri dönüp yürümekte olan adama seslendi.
"Adın nedir? Seni daha önce görmemiştim buralarda."
"Bundan sonra sık sık göreceğiz birbirimizi Bay Potter. Adım Joseph." Dedi Joseph ve şapkasını çıkarıp selam verdi.
-----------------------
Bety koşar adımlarla odasına girdi. Kalbi delicesine atıyordu ve yüzü kıpkırmızı kesilmişti. Aynada kendini kontrol ederken içeriye Lily girdi. Bety yüzündeki tebessümü örtbas etmek istesede başarılı olamadı ve bu Lily'nin dikkatinden kaçmamıştı.
"N'oldu Bety? Havalara uçacak gibisin."
"Kimseye söylemeyeceğine söz ver."
Lily başıyla onaylar onaylamaz Bety kısık sesle ama haykırırcasına söyledi."Albus ile öpüştük az önce."
"NE!" Diye bağırdı Lily.
"Şşştt...sessiz ol."
"Lütfen bu kez başkasını kıskandırmak için öpmediğini söyle."
"Saçmalama. Bu sefer o öptü beni. Benden hoşlandığını söyledi ve öptü."
"Eee...sonra?"
"Sonra...sonrası yok. Ayrılınca ben direk buraya geldim."
"Ne yani çıkıyor musunuz şimdi anlamadım?" Diye sordu Lily.
"Bilmiyorum...sanırım. Of aklım çok karışık. Ne yapacağımı bilmiyorum."
"Yapacağın tek şey var. Yalnız kaldığınız bir anda oturup konuşmalısınız. Tabi herkese açıklamayı düşünüyorsanız orası ayrı."
"Herkese açıklamak mı? Sana bile anlatırken yerin dibine girip girip çıktım Lily.
-O sırada-
Albus kimseye görünmeden bahçeye çıkmış, kendini yemyeşil çimenlerin üstüne bırakmıştı. Gece karanlığında ona doğru sanki göz kırpan yıldızlara karşı içtenlikle gülümsedi.
"Nereye kayboldun dostum? Bety'nin peşinden gittiğini gördüm." Dedi Scorpius. Sessizce arkasından yaklaşmış, kendini çimenlere bırakmıştı.
"Düşündümde Hogwarts'tan ayrı olmak o kadar da kötü değilmiş."
"Ooo...kesin birşey olmuş. Ne oldu? Ne konuştunuz?" Diye sordu Scorpius sabırsızlıkla.
"Başta özür diledim. Sonra..."
"Sonra?"
"Ondan hoşlandığımı söyledim."
"Dur tahmin edeyim. Kıçına tekmeyi mi bastı."
"Aksine. Bu kez öpücüğü ben başlattım." Dedi Albus. Scorp elini dostunun sırtına olabildiğince sert vurup
"İşte bu dostum. Benim tanıdığım Albus." Diye bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Dörtlü? ~ Dramione ~ NextGen
FanfictionDraco son anda Voldemort'un Dumbledore'u öldürme emrine karşı gelir ve ölüm yiyenleri Hogwarts'a sokmaz. Hayatı tehlikede olan Draco daha fazla Hogwarts'ta kalamaz ve kendini Harry Ron ve Hermione ile birlikte zorunlu bir şekilde Grimmauld 12 numar...