Draco bu kez Hermione'nin odasına girerken tüm odayı kolaçan etmeyi unutmamıştı. Geçen gün başına gelen utanç verici olaydan sonra daha dikkatli olmalıydı. Hermione başını masaya koymuş uyukluyordu. Draco yavaşça yanına yaklaşıp kulağına fısıldadı.
"Belki de şu yatak olayını daha etraflıca düşünmeliyiz."
Hermione aniden uyandı. Karşısında Draco'u görünce az kalsın basmak üzere olacağı çığlığını son anda tuttu."Ödümü kopardın Draco! Ne işin var burda?"
"Karımı görmeye gelemez miyim? Güzellik uykunu bölmedim umarım ama kocanın seni arada bir görmesi lazım. Yoksa hayattaki var oluş amacını sorgulamaya başlıyor."
"Ne bu felsefik havalar Draco. Hiç yakışmıyor."
"Sen değil miydin romantik olmamı isteyen."
"Hiçbir zaman öyle birşey istemedim. Ben odun kocamdan razıyım."
"Buna sevinsem mi üzülsem mi bilemedim." Dedi Draco. Hermione'nin elinden tutup masadan uzaklaştırdı ve koltuğa oturtdu. Kendisi de yanına geçip başını omzuna bırakmasına izin verdi. Hermione aklına gelen anıyla gülümsedi.
"Ne oldu?"
"Böyle oturmaya ilk başladığımız zamanı hatırlıyor musun?"
"Hatırlamam mı gerekiyordu?"
"Ah...çok odunsun Draco. Dumbledore'un öldüğünü öğrendiğimiz gün, daha aramızda hiçbirşey yokken koltukta tıpkı bu şekilde omzunda uyumuştum."
"Eski güzel günler. Tabi Dumbledore'un öldüğü kısmı saymazsak."
"İtiraf et onu hiç sevmiyordun zaten."
"Sevmemek değil ama...bana hiçbir anlam ifade etmiyordu. Dumbledore'un bana karşı iyi davranmaya çalışırken bile küstah olması ve beni küçümsemesi hiç hoşuma gitmezdi."
"Yine de onu öldürmemeyi seçtin."
"Sanki üstünden bir asır geçmiş gibi. Yaşlandık mı biz ne oldu?" Diye sordu Draco.
"Çocuklarımız, bizim hortkuluk avına çıktığımız yaşa geldiler. Bence biraz yaşlandık Draco."
"Yine de giderin var ama. Hiç modellik falan yapmayı düşündünüz mü bayan Malfoy?"
"Malesef. Kocam çok kıskançtır."
"Kocanıza hak vermek zorundayım. Böyle bir güzelliği kim kıskanmaz ki?" Dedi Draco. Hermione başını Draco'nun omzundan kaldırıp dizlerine bıraktı.
"Bu güzellik çok yorgun. Bakan yardımcılığı düşündüğümden daha zor bir iş."
"İstediğin an bırakabileceğimizi biliyorsun. İşe veya paraya ihtiyacımız yok."
"Ne yapalım Draco? Tüm gün evde oturup duralım mı?"
"Sen de haklısın. Neden bugünlük işlerini bir kenara bırakıp benimle Hogwarts'a gelmiyorsun?"
"Hogwarts'ta ne işimiz var?"
"Sırlar odasından Basilisk'i çıkarıyoruz. Daha doğrusu çıkarabilmeyi umuyoruz. Tüm gün hatta belki sonraki günde tatil olacak. Dersler iptal olacak ve şatonun kuzey kısmı kapatılacak. Birlikte eski günleri yad ederiz. Çocuklarla biraz zaman geçiririz. Ne dersin?"
"Harika fikir derim. Ne zaman gidiyoruz?"
"Hemen şimdi gidebiliriz. Harry çoktan ekibi toplayıp gitti bile." Dedi Draco.
----------------
2.kattaki kızlar tuvaletinin önünde büyük bir kalabalık vardı. Bakanlık çalışanları, meraklı izleyicileri uzaklaştırmaya çalışıyordu. Albus ile Scorpius her zamanki gibi bir yolunu bulup içeri sızmayı başarmıştılar. Ama Draco'ya yakalanmayı hiç beklemiyordular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Dörtlü? ~ Dramione ~ NextGen
FanfictionDraco son anda Voldemort'un Dumbledore'u öldürme emrine karşı gelir ve ölüm yiyenleri Hogwarts'a sokmaz. Hayatı tehlikede olan Draco daha fazla Hogwarts'ta kalamaz ve kendini Harry Ron ve Hermione ile birlikte zorunlu bir şekilde Grimmauld 12 numar...