•Draco•Ertesi gün tekrar bakanlıkta toplandığımızda bu sefer çalışmamız için bize bir oda tahsis edilmişti ve şu anda Harry, animagus katilinin kurbanlarının fotoğraflarını tahtaya asıp beyin fırtınası yapmamız için hazırlıyordu.
"Ufak bir göz gezdirdiğimizde hiçbirinin kolunda dövme olmadığını görebiliyoruz Draco. Zayıf ve saçma bir ihtimaldi." Dedi Ron ama ben içgüdülerime güveniyordum.
"Harry...şu dövme silme meselesini bir daha anlatsana."
"Mugglelar senin gibi aptal değil. Dövmeleri silmek için değişik bir teknolojileri var. Gidip de kollarını yakmıyorlar." Dedi Harry. Yıllar geçse bile kolumdaki ölümyiyen dövmesini yakarak yok etmeme sürekli bir şekilde laf vuruyordu.
"Nasıl oluyor peki yani...bizim büyüyle yapamadığımız şeyi nasıl yapıyorlar?"
"Değişik bir teknolojileri var. Lazer dedikleri. Dövme tamamen silinmiyor ama. Ardında yine küçük bir iz bırakıyor. Sende onu fark etmişsin zaten ama diğer kurbanların kolunda değil dövme, izi bile yok. Aralarında bir bağ kuramadım." Dedi Harry ve her zaman yaptığı gibi odada volta atmaya başladı. Bu şekilde daha iyi düşündüğünü söylüyordu ama tek yaptığı şey beni deli etmekti. Ayağa kalkıp tahtaya yaklaştım ve tüm cesetlere bir kez daha bakınmaya başladım.
"Ya sadece kollarında değilse dövme? Hatırlasanıza...Hope'un dövmesi sırtındaydı. Her zaman dövmeler kola yapılmıyor. İstisnai durumlar var." Dedim ve Ron hak vermiş olacak ki o da ayağa kalkıp fotoğraflara daha yakından bakmaya başladı.
"Sizce de şu adamın sol omzunda bir iz yok mu?" Dedi ve hemen başına toplandık. Dediği gibi omzunda belli bir düzene sahip izler vardı ama çok silik duruyordu. Diğer fotoğraflara daha dikkatli baktığımızda hepsinin ya bileğinde ya sırtında ya da omzunda ama mutlaka bir yerlerinde benzer bir iz görülüyordu. Öldürülen 9 kişi de belli bir dövmeyi sildirmiş insanlardı.
"Sizce bu insanlar muggle değil mi? Yani...isimlerini bütün arşivde arattım tabi ve hiçbir kayıt çıkmadı." Dedi Ron.
"En iyisi önce bu ölen insanların aileleriyle iletişime geçelim. Ron ile şimdi çıkıp bu işe yoğunlaşabiliriz. Draco sen de kasabada yerel bir dövmeci dükkanı olup olmadığını araştır. Ve bu arada...bunlar aramızda kalsın. Diğer seherbazlara ve Stella'ya bahsetmeyelim şimdilik. Yolumuza kimse çıkmasın. Önce kendi bildiğimiz şekilde halletmeye çalışalım." Dedi Harry.
"Dövmeci dükkanında ne yapacağım?" Diye sordum anlamayarak.
"Aynı dövmeden yaptırmış kişileri tanıyıp tanımadığını sorabilirsin."
"Aradığımız şey ölümyiyen dövmesi biliyorsun. Öyle muggleların yapacağı bir şey değil."
"Hayır. O ölümyiyen dövmesini gördüğünü söyleyen muggle hikayesi bence yalan. Tüm bu olayın ölümyiyenlerle bir alakası olduğunu sanmıyorum. Hepsi bizi bu davaya dahil etmek için bakan ve Stella'nın oynadığı bir oyun gibi. O yüzden şimdilik gizli ilerlememiz lazım."
"Ne yani? Sırf ölümyiyen diye davaya dahil olacağımızı düşündükleri için mi yalan söylediler. Sen ciddi misin Harry?"
"Sadece bu konuda değil, başka yalanlar söylediklerini de düşünüyorum Draco. Dövmeci dükkanını veya sanatçısını bul ve konuştur. Dövmenin neye benzediğini öğrenirsek, katilin bir sonraki kurbanını da bulabiliriz."
-Saatler sonra-
Harry'nin dediği gibi tüm kasabayı araştırmış ve iki tane dövmeci dükkanı bulmuştum. İçlerinden biri aylar önce kapatılmış ve bir bara çevrilmişti. Diğerine ise varmak üzereydim. İçeri girdiğimde sahibinden başka kimsenin olmaması sevindirmişti. Yirmili yaşlarının ortasında genç biriydi ve vücudunun neredeyse tamamı dövmelerle kaplıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Dörtlü? ~ Dramione ~ NextGen
FanfictionDraco son anda Voldemort'un Dumbledore'u öldürme emrine karşı gelir ve ölüm yiyenleri Hogwarts'a sokmaz. Hayatı tehlikede olan Draco daha fazla Hogwarts'ta kalamaz ve kendini Harry Ron ve Hermione ile birlikte zorunlu bir şekilde Grimmauld 12 numar...