3.BÖLÜM: ACIDAN DOĞAN ACINASI VARLIKLAR...

40 11 0
                                    

3.BÖLÜM: "ACIDAN DOĞAN ACINASI VARLIKLAR..."   (Part3)

-Bu kalp, yatağında inleyen herhangi bir hastadan daha çok acı çekiyor.*

Tarih: Bugün Günlerden Geçmiş.

Saat: 12: 00

"Acıma âşık oldum ve pişmanlıklarımla yattım. Mutluluk bunları gördü ve belki de bu yüzden bırakıp gitti... Evet, derler ki 'Büyüdüğünde... Büyüdüğünde anlarsın.' Biliyorum ki, her an ölebilirim."

NF - Remember This

Günay'ın nedensizce "Hayır!" demesini bekledim. "Ben böyle bir şey yapmadım!" demesini istedim. Gerekirse birkaç dakika önce ki gibi bağırmasını ve Aslı'nın sözlerini inkar etmesini dileyip durdum.

Ama Günay bunların hiçbirini yapmayarak yalnızca bana bakmakla yetindi ve sükunetini korudu.

"Şuna da bir bakın..." Kulağıma gelen alaylı bir sesle kendimi kuyudan dışarıya atıp Aslı'ya çevirdim. Alaylı bir gülümsemeyle bana bakıyordu. "Nasılda senden medet umuyor, görüyor musun Yankı?" Fakat Aslı'nın muhatabı en başından beri ben değildim, oydu. Günay sadece birkaç dakika önce yalnızca Aslı'yı görüyor, Aslı'yı umursuyordu fakat beni görmesi ile ne Aslı'yı ne de sözleri umurunda bile olmadığı açıktı. Bunu benim gibi Aslı'da fark etmiş ve kendince Günay'ın bu durumuna cevap bile vermiş olacak ki, Günay'ı bu seferde benim üzerimden vurmaya çalışıyordu. "Hadi bu küçük kızımıza istediğini verelim Yankı... Yapmadım diyebilir misin ona?" diyerek Günay'a yaklaştı. Giydiği topuklular yüzünden neredeyse eşit olan boyları sayesinde kolunu omzuna atıp kulağına yaklaştı ve duyamadığım birkaç şey fısıldadı.

Aslı her ne dediyse Günay'ın yüz hatları gerilmiş sanki bir anda üstüne soğuk su atılmış gibi irkilmiş ve kendisine gelmişti. Yumuşamaya yüz tutmuş olan kahveleri, şimdi ise buz tutmuş bir haldeydi.

Bana bakıyor fakat artık beni görmüyordu.

Geleceği sunan takvim, geçmişten yırtılan sayfalarını şimdi bir bir önümüze serpiştiriyordu. Bulutlar çarpıştı, şimşek çatı, gök gürledi ve yağmur yağmaya başladı. Islandığımı umursamadım. Onları o halde yalnız bırakarak koşmaya başlamadım. Çivilenmiş gibiydim.

Kurtulduğum zannettiğim kuyunun artık dibindeydim.

"Hala ne bakıyorsun?" Bunu soran Aslı olsa da, gözlerimin odağı hala Günay'dı. "Burada seninle alakalı bir durum yok tatlım. Bu Yankı ile benim problemim, anlarsın ya... Hani, bize özel yani. Sen gidebilirsin. Sonuçta herkes yerini bilmeli, değil mi?" diyerek Günay'a döndü. Bir de ona Yankı diyordu değil mi? Okuldaki herkes ona Günay derdi. Bu yüzden başkasının ağzından ikinci ismini duymak, Aslı'nın özel olduğunu hissettirmişti.

Geçmiş, belki de onlar için hala geçmemişti.

O anda ne olduğunu bilmediğim bir hisle içimin kaynadığını hissettim ve bu hisle rahatsız olup yerimde kıpırdandım. Birlikte kahve içtiğimiz günlerin ardından kısa, öz ve güzel sohbetlerimiz olmuştu. Garipti ama sanki onu çok önceden beridir tanıyor gibi hissetmiştim. Kısa tanışmamızın ardından adını bile unutmamıştım. Hatta onun da benimle aynı düşüncede olduğunu düşünerek kendimi rahatlatmaya çalışmıştım.

Fakat aradan geçen birkaç saniyenin sonunda Aslı'ya hak vermiştim. Burada beni ilgilendiren bir şey yoktu. Özelleri de geçmişleri de onların olsundu. Beni ilgilendirmezdi.

SAĞIR KULAĞA AĞLAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin