22.BÖLÜM: GEÇMİŞİN TABLOSU...

3 0 0
                                    

22.BÖLÜM: "GEÇMİŞİN TABLOSU..."               (Part2)

-Cam bir fanusa kapatılan anılarım, artık kan kusuyorlardı.

Tarih: Geçmişin İzleri.

Saat: 18: 20.

"Niye bu kadar mutlu?" diyerek sordum İpek'e fakat soru sormaktan çok, saatlerdir bu kadar anıların içerisinde beynimde yankılandığı gibi yalnızca sesli düşünmüştüm.

Günay'ın bana yalan söylediğini ilk defa, Rusya'dan döndüğünün ertesi günü evime gelip benden özür dilediğinde ve bir daha evime geleceğini söylediği halde, aslında o günden itibaren hayatımdan tamamen çıktığını öğrendiğimde anlamıştım. Fakat bu oda, bir girdap gibi beni içerisine çektiğinde anlamıştım ki Günay ile ilk tanıştığımız günden beridir asla o eskisi gibi değildi, bana da aynı şekilde davranmamıştı.

Her ne kadar anlamam geç olsa da başımdan aşağıya bir kova soğuk suyun boşaltılması ile bu olanları kavramam, bir anda olmuştu.

Hayatım tepe taklak olmuştu ve ben bunun başlangıç noktasını bilmiyordum.

İpek, sessizce yanıma oturduğunda, benim gibi o da sırtını duvara yaslamış ve önümde bulunan fotoğraflardan birini eline almıştı. Gülümseyerek fotoğrafa bakıyordu; Fotoğrafta Nazlı, Günay'ın koluna girmiş bir şekilde sahil boyu yürürken, onlardan habersiz çekilmiş olan bir fotoğraftı. Günay, Nazlı'ya dönmüş bir şekilde ona bir şeyler anlatırken, Nazlı ise Günay'ın söylediklerine gülüyor ve onun gözlerinin içine bakıyordu.

Birbirleriyle olmaktan oldukça mutlu gözüküyorlardı.

Dışarıda tesadüf eseri bu çifte rastlasam, birbirlerini gerçekten sevdiğini düşünerek hayranlıkla iç geçirirdim. Belki kendime engel olamayıp onları göz hapsine bile alabilir, hatta yaptıkları her hareketi izler ve onlar uzaklaşana kadar onlara bakmaya devam ederdim.

"Nazlı ile Günay gerçekten mutluydular. Yaşadıkları her olumsuz şeye rağmen, birlikte birbirlerine destek olmaktan asla vazgeçmediler. Yağız ile ilk tanıştığımız zamanlarda Nazlı ve Günay ile tanışma fırsatım olmuştu; Nazlı çok kıpır kıpır, deli dolu bir kızdı. Gülümsemeyi, konuşmayı ve dinlemeyi çok severdi." diyerek özlemle iç geçirdi İpek. Yüzünde, o günleri özler gibi buruk bir tebessüm vardı. "İlişki içerisindeyken birbirleriyle olan uyumları o kadar güzeldi ki onları hayranlıkla izlemekten kendimi alamıyordum. O zamanlar daha Yağız ile birlikte olmadığım için hep Günay ile Nazlı'nın ilişkisini örnek almıştım." diyerek dolu olan gözlerini kırpıştırdı ve elindeki fotoğrafı, diğer fotoğraflarının arasına koydu. "Günay, Nazlı'nın ölümünden hep kendisini suçlu tuttu ve bir türlü de kendisine gelemedi. Evlerinde bulunan tüm eşyaları da buraya koyduk, belki kendisine gelir de yüzleşir diye fakat kaç sene geçmesine rağmen ne Sevgi'ye Nazlı'dan bahseder ne de Nazlı'nın bir kereliğine mahsus mezarına gider... Açılmaya, açılmaya bu odada tozlanmış." dedi etrafına bakarken. "Böyle olunca gerçekten de Nazlı'nın artık geçmişte kaldığını daha net bir şekilde anlayabiliyorsun."

O an İpek'in ne demek istediğini anlamıştım; Sevdiğin, asla elinden düşürmediğin ve ezberlediğin halde hala her satırını ilk defa okuyormuşçasına, ilk günkü gibi heyecan içerisinde özenle okuduğun bir kitap olduğunu varsay, sevgili Olric. Fakat bu kitap yıllar sonra, senin tarafından unutulup bir köşeye kaldırılıyor ve zaman geçtikçe de eskiyor fakat bir gün, tozlarla kaplı o kitabı eline alıp sayfayı çevirdiğinde ise yüzünde buruk bir tebessümle birlikte anıların canlanıyor, sanki kitabı hiç bırakmamışsın gibi hissediyorsun.

Ama çoktan zaman geçmiş ve kitap unutulmuş bile... İşte o anda yüzündeki tebessüm silinip, anılar toz halinde etrafa dağılıyor.

İşte, kitabın artık senin için geçmişte kaldığını o an anlıyorsun, yüzüne çarpıyor belki de.

Belki de Günay'ın buraya veya mezara adım atmamasının sebebi, onu geçmişte ufak bir anı olarak bırakmamaktı; Başka bir deyişle Günay, Nazlı'yı o kadar çok sevmişti ki onun ölümünü kabullenmek istememiş ve geçmişin karanlığında onu terk ederek ileriye doğru adım atmak istememişti.

Belki de Günay'ın buraya veya mezara adım atmamasının sebebi, onu geçmişte ufak bir anı olarak bırakmamaktı; Başka bir deyişle Günay, Nazlı'yı o kadar çok sevmişti ki onun ölümünü kabullenmek istememiş ve geçmişin karanlığında onu terk ederek iler...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

---🐞---

Yazar: LAILA

BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;

INSTAGRAM: qteang

TWITTER: qteangg

SAĞIR KULAĞA AĞLAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin