22.BÖLÜM: GEÇMİŞİN TABLOSU...

4 0 0
                                    

22.BÖLÜM: "GEÇMİŞİN TABLOSU..."        (Part7)

-Cam bir fanusa kapatılan anılarım, artık kan kusuyorlardı.

Tarih: Geçmişin İzleri.

Saat: 18: 20.

*-*

Günay, rahatsız olduğunu belli edercesine, sanki odun yutmuş gibi yatağın tam ortasında sırt üstü ve gözleri kapalı bir şekilde uzanıyordu. Sessizce odaya girip kapıyı kapattıktan sonra yatağın ucuna oturdum ve tekrar Günay'a baktım; Kot pantolonunu değiştirmiş ve altına gir bir pijama altı giymişti.

Ellerimden biri kontrolsüz bir şekilde Günay'a doğru uzandı ve parmak uçlarım yüzünün her santimine dokunarak sargı beziyle sarılı vücuduna kadar indi; Boynundan başlayarak vücudunun neredeyse yarısının kaplamış olduğu dövmeleri ilk defa görüyordum. Parmak uçlarım dövmelerinin üstünden geçtiğinde Günay'ın hafifçe kıpırdandığını hissetmemle birlikte hemen parmağımı çekip nefesimi tutarak tekrar Günay'a baktım. Kıpırdanması hemen durmuş ve tekrar hareketsizleşmişti.

Rusya'da açılmış olan yaraları hala kapanmamış ve daha vücut kendisine gelemeden, hemen yeni yaralar daha eklenmişti. O kadar yorgun ve kötü gözüküyordu ki bir anda gözlerimin dolmasına hiç şaşırmayarak, ses çıkartmamak için dudağımın kenarını ısırmaya başladım.

Bensizken başına nelerin geldiğini çok merak ediyordum.

Benim kadar acı çekip çekmediğini, neler hissettiğini ve benden bir anda kaçmasının, onun ne yararına olacağını...

İlk yardım çantasını sessizce açıp içinden krem alıp yüzünde ve vücudunun bazı yerlerinde oluşan kesiklerin üstüne biraz damlatıp kremi yavaşça yüzeye yaydım. Ben bu işlemleri yaparken dolu olan gözlerim akmaya başlamış ve artık ısırmadıktan dolayı kanamaya başlayan dudağımı hiç fark etmemiş gibi ısırmaya devam ettim.

O anda bir sıcaklık dudağımın kanayan yerine gitmiş ve hiç düşünmeden dudağımı çekerek orayı dişimden kurtarmıştı. Hala akmaya devam eden gözyaşlarım, sırasıyla çeneme doğru yol alırken, Günay'ın gözleri tatlı bir kahveye dönüşmüş ve hala dudağımın kenarını tutan parmak ucu bile benim terlememi sağlamıştı.

Ne o bir şey demişti ne de ben...

Sadece sessizce birbirimize bakıyor ve kontrolümüz dahilinde gelişen dokunuşlarımızı bir şekilde kontrol altında tutmaya çalışıyorduk. Ben ellerimi Günay'ın vücudundan çekerken, Günay da aynı şekilde parmağını dudağımdan çekmişti.

Kremi ilk yardım çantasının içine tekrar koyup sessizce odadan çıkarken, Günay'a kısık sesli de olsa "İyi geceler..." dilemeyi ihmal etmemiştim.

Odadan çıkıp kapıyı kapattığım anda ise sırtımı hemen kapıya yaslanmış ve dökülen gözyaşlarımı hiç ellemeden kafamı yukarıya doğru kaldırmıştım.

Bir insan yaşadığını nasıl hisseder, sevgili Olric? Nefes aldığında mı yoksa nefesi verdiğinde mi? Peki hangisi daha önemli, nefes almak mı yoksa nefes vermek mi? Ben çok uzun zamandan beridir sanki nefes almam için gereken oksijeni kaybetmişim gibi hissediyorum. Bedenim de dolaşan bazı eller var sanki ve parmakları yavaşça boynumu sıkarak beni nefessiz bırakıyorlar; Ellerim uyuşuyor, gözlerim doluyor ve öyle bir sıkıyorlar ki boynumu, ayaklarım yerden kesilmiş bir vaziyette fakat çırpınıp kendimi kurtaracak gücüm bile yok.

Yaşayan bir insanın, yaşadığını hissedememesi çok kötü bir şey... Düşünsene, sırf yaşayabilmek için onca şeyler yaşamışsın, öyle ki arkana dönüp neler yaşadığına bakmaya cesaretin bile yok. Ödün kopuyor geçmişin yine önüne gelecek diye... Ödün kopuyor, tekrar aynı şeyleri yaşamak zorunda kalacağım diye fakat yine de yaşamak için ileriye doğru adım atmaya devam ediyorsun fakat attığın her adımda değiştiğinin farkına varıyorsun.

Sen, aynı sen değilsin.

Bir şeyler eksilmiş içinde, bir şeyler kırılmış. Onarılmayı bekleyen o kadar çok şey var ki içinde, onların çığlıkları artık senin kulaklarına doluyor; O çığlıklardan başka bir şey duyamıyor ve anlayamıyorsun.

Beynimi kaplayan sis bulutu hala tazeliğini koruyor. Düşüncelerim, beni korkutmak için her yolu deniyor. Bir insan, kendinden kaçabilir mi? Peki ya bir insanın düşünceleri, tedavisi olmayan bir hastalığa yakalanabilir mi?

Kendim için bir tedavi yöntemi istiyorum, sevgili Olric.

Tıp tarihinde adım altın harflerle yazılsın, bu konuda uzmanlaşan doktorların beynimi açıp düşüncelerimi kontrol etsinler istiyorum.

Bence denemekte fayda var.

Bence denemekte fayda var

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

---🐞---

Yazar: LAILA

BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;

INSTAGRAM: qteang

TWITTER: qteangg

SAĞIR KULAĞA AĞLAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin