8.BÖLÜM: "BULUNMAK..." (Part8)
-Ne demiş canım Oğuzcum Atay; 'Bir yerden sevmeye devam edebilir miydim? Çünkü sevmek, yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değildi. Ya hiç sevmemişsem bugüne kadar? Bir kitaba yeniden başlamak gibi, sevmeye yeniden başlamak pek kolay sayılmazdı herhalde." *
Tarih: Sevmeler ve sevilmeler.
Saat: 02:23 (Gece Yarısı)
"Belki de siz, babana zor geldiniz?" diyerek soru sorarmış gibi bana doğru bakıp benim tamamlayamadığım cümleyi o tamamladı. Her ne kadar beni ve ailemi bu kadar bilmesinden rahatsız olsam da ona kızıp bağıracak değildim. Doğrusunu söylemek gerekirse, zihnim bu sorularla büyümüştü fakat hep cevabını kendim bulmak için didinip durmuştum. Şimdi ise, biriyle birlikte zihnimi yoran bu sorulara cevap aramak, bir yandan benim de zihnen hafiflememi sağlıyordu.
Burukça gülümsedim; "Belki de."
Biraz daha ilerlediğimizde ayaklarımıza inen yorgunluk sebebiyle geri dönmeye karar verip arabaya bindik. Biz arabaya biner binmez Günay ısıtıcıyı çalıştırırken bende parmak uçlarımın kızarmış olduğu ellerimi birbirlerine sürtüp üflüyordum.
Günay arabayı çalıştırır çalıştırmaz direksiyonu tek elle hakimiyeti altına alıp diğer elini, hala birbirlerine sürttüğüm ellerimi, büyük avcunun içine aldı ve benden uzaklaştırıp ısıtıcıya yakınlaştırıp elini çekti. Kalbim, onun bu ani hareketi karşısında hızlanıp, midemin kasılmasına sebep olsa da, sıcağı algılayan zihnimle gevşediğimi hissettim.
"Üzgünüm," diye mırıldandı Günay. Ona baktığımda ise bana değil, önündeki yoğun trafiğe baktığını fark ettim. "Daha erken gelmeliydik. Soğuğa karşı hiç gelemiyorsun..." dedi ve sonra da ona baktığımı hissetmiş olacak ki kısa bir an bana dönüp önce soğuktan ucu kızaran burnuma ve al al olmuş yanaklarıma, ardından ise kızarması yavaş yavaş geçmiş olan ısıtıcının önündeki ellerime baktı ve el fenerini ayarlayıp tekrar yola döndü. "Bu halinle uğur böceğini hatırlatıyorsun." Huysuzca konuşmasının üstüne, karşımdaki camdan yansıyan halimi görünce, benzetmesine gülmeden edemedim fakat aklıma gelen soruyla kaşlarımı çatarak ona döndüm.
"Uğur böceğini sevmez misin?" Sorumla birlikte gözlerini yoldan alıp şaşkınlıkla bana döndü. Benim ondan cevap bekleyen yüz ifademle birlikte yüz hatları yumuşadı, gözleri kısıldı ve hala hissettiği şaşkınlıkla birlikte güldü.
"Severim ama sırf sen bu halinle tatlı gözüküyorsun diye, seni donduracak halim yok." Onun sözleriyle birlikte kaşlarım düzeldi ve bende o anki halimi düşünüp gülmeden edemedim.
"Güzel bir geceydi," dedim yolculuğun sonuna geldiğimizde. "Teşekkür ederim." Günay arabanın anahtarları bana uzattı ve çarpık bir şekilde gülümsedi.
"Ben teşekkür ederim, benim için bir zevkti. Her zaman bekleriz." Bende ona gülümseyip uzattığı arabaların anahtarlarını istemeye istemeye aldım. "Sende kalabilirdi." Günay önerimi kafasını sallayarak reddetti.
"Gerek yok, teşekkürler. Moruk bana bir araba da ayarlayacak." Kafamı olumlu anlamda sallayıp ondan uzaklaşmak için bir adım attım.
"Peki, iyi geceler o zaman."
"Gecem küçük bir uğur böceği sayesinde iyi geçti zaten." Bu sefer soğuktan değil, utançtan yanmaya başlamıştı yanaklarım. Günay'ın bu açık sözlülüğüne ne zaman alışacaktım, emin değilim.
Eve girdiğimde, onun bana sevdiğim kahve ile yanıma gelip birlikte, aynı bankta, karların arasında geçirdiğimiz o vakitlerde okuduğum kitabı salonda, ortada duran sehpanın üstünde olduğunu fark ettim. Gülümseyip kitabı ellerime alıp, sayfalarını karıştırdım ve o anda, yere düşen kağıt ile duraksayıp elime aldım; Toz pembe renkli, büyük, katlanmış normal bir kağıttı. Kağıdı açtım ve içinden düzgün bir el yazısı ile yazılmış olan kelimelerin sıralandığını gördüm.
'Buldum; Gözlerinde gizlenmiş olan yıldızlarda, kaybettiğimi sandığım Ay'ımı buldum. Sonra seni buldum; Soğuk ve sert halinin içindeki sıcaklığı ve yumuşaklığı buldum. Gülüşünü, sözlerini, duygularını ve hislerini...Korkularını ve tutkularını buldum; Seni, sende buldum. Sevdiklerini ve sevmediklerini buldum; Kahveyi sütlü ve şekerli içtiğini, fincanı iki elinin arasına almayı sevdiğini, kulağının arasına saçını sıkıştırmayı sevmediğini veya kapı aralıkken uyuyamadığını buldum, bulmaya da devam ediyorum. Seninle ilgili bu hayatta ne varsa bulmak istiyorum; Okuduğum herhangi bir şiirde, herhangi bir romanda veya herhangi bir filmde...Bulunduğum her yerde, baktığım her güzellikte, senden bir parça arıyorum. Bu satırları, seninle birlikte kahve içerek sabahladığımız ve senin koltukta, başını omzuma koyarak uyuya kaldığın bir zamanda, beni de uyku tutmadığı için ve senin, unutulmayı sevmediğinden dolayı kendini sürekli hatırlatma ihtiyacı hissetmenden dolayı yazıyorum... Bu sefer sen beni unutma diye, ben kendimi sana hatırlatayım istiyorum; Her ne kadar üstünkörü tanışmış olsak da sadece 'buldum...' demek istedim; Seni, hayatını ve yüreğini buldum, hoş buldum. En kısa zamanda benimde yüreğime gelip bulman dileğiyle..."
-Yankı.
---🐞---
*Oğuz Atay, Korkuyu Beklerken alıntı.
Yazar: LAİLA
BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;
INSTAGRAM: THE_LAILA
TWITTER: THE_LAILA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK
RomanceHER GÜN AYNI SAATTE YENİ BÖLÜMLER PARTLAR HALİNDE GÜNCELLENİYOR! ---------------------------------------------------------- ACIDAN DOĞAN ACINASI VARLIKLAR SERİSİ -SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK: Bir annenin rahmine düşen benlik, öğrendiği gerçekler karşısında...