21.BÖLÜM: "KAYIP..." (Part5)
-Şimdi önüm mumlarla çevrilmiş bu yolda, arkamdan karanlıktan doğmuş bir gölgenin bir anda ellerini bedenime sarıp beni kendine çekmesinden korkuyordum.
Tarih: Karanlıktaki Mumlar.
Saat: 16: 44.
Ayağa kalktım ve salona doğru ilerleyerek sehpanın üzerindeki telefonumu elime aldım. Koltuğa kendimi atıp tek ayağımı altıma alıp kıstırarak oturduğumda, telefonumun kilidini girmiş ve rehber bölümde çoktan gezinmeye başlamıştım.
İsmi bulup kaydettiğimde ise karşı taraf açar açmaz ağzımdan tek bir söz çıkmıştı. Öyle ki bu söz büyük dağın daha görünmeyen kısmıydı.
Sabah uyandığımda ise hemen hazırlanıp evden çıkmıştım. Hava kendini iyice ayaza çekmişken, hızlı davranıp arabanın kilidini açtım ve içeriye girip kapıyı kapatır kapatmaz ellerimi birbirine sürterek sıcak nefesimle ısıtmaya çalıştım.
Araba ilerlerken radyoda çalan müziğin sesini biraz daha kıstım ve daha yeni başlayan yağmurun camlarıma çarpma anında çıkarttığı seslerin tadını çıkartmaya çalıştım. Dün İpek ile konuşmuş, yarın buluşmak için plan yapmıştık fakat hava soğuk olduğundan İpek beni, Yağız'ın evine davet etmişti. İki kız yalnız olacaktık, bu yüzden attığı konuma göre arabayı sürerken hemen yolun köşesinde bulunan pastaneyi görür görmez arabayı müsait bir yere park ettim ve çayın yanında yemek için kahvaltılık bazı şeyler alıp hesabı ödedikten sonra tekrar arabaya binip sürmeye devam ettim.
Neyse ki çok sürmeden konumun kırmızıyla gösterdiği yerdeydim; Burası büyük bir villa sitesiydi. Kış ayından dolayı sararmış olan ağaçların bulunduğu büyük bahçeye, bir bahar zamanı da gelebilmeyi istediğimi fark ettim. Yağız'da bahçesini seviyor olacak ki salıncak bile kurdurmuştu.
"Kime bakmıştınız?" diye sordu güvenlik, otomatik kapıda beni karşılamaya gelirken; Tamamen güvenlik üniformaları içerisindeydi ve kafasına güvenlik yazılı bir şapka takmıştı. Hafif göbekli ve normal erkeklerden daha kısa boluydu. Yüzünü saran uzun ve beyaz sakallarının arasından merakla bana bakıyordu.
Güvenliğin sorusu üzerine camı indirip telefondaki konumu ona gösterdim. "Yağız Tunahan'ın evine gelmiştim."
Güvenlik kafasını bana doğru eğip gülümsedi. Bu şekilde ton ton yanakları daha çok ortaya çıkmıştı. "Siz İrem hanımın bahsettiği misafir olmalısınız, üniversiteden arkadaşı." Güvenliğe gülümseyerek onu onayladım. "İrem hanım beni bu konuda bilgilendirmişti. Kusuruma bakmayın lütfen..." diyerek otomatik kapıyı bana açtı. "Buyurun efendim, hoş geldiniz." Güvenliğe teşekkür ederek camı kapattım ve arabayı içeriye doğru sürmeye başladım. Benimle birlikte bahçede gezinen siyah takım elbiseli adamlar da kalabalıklaşmış ve duraksayarak bana bakmaya başlamıştı.
Arabayı müsait bir yere park ettikten sonra dışarıya çıkıp eşyalarımı aldığımda arkamdan birinin bana doğru koşuşturduğunu fark edince, arabayı kilitleyip arkamı döndüm.
"Hoş geldiniz Çığlık hanım." Gelen kişi, bana gülümseyerek bakan Selim'di. Hiçbir şey demeden önünü iliklemiş ve elimden eşyaları alarak bana eşlik etmişti. Bahçede dolanan diğer adamlar Selim'in bu rahatlığına karşılık gözlerini bizden çekerken gülümseyerek ona baktım.
"Zahmet olmasın sana."
"Hiç öyle şey olur mu Çığlık hanım?" diyerek kapı zilini çalmıştı. Kapıyı açar açmaz İpek'i görmemle birlikte onun, kollarını boynuma sarması da bir olmuştu.
"Üşümüşsün Çığlık, hadi içeriye geç." diyerek kolumdan tuttuğu gibi içeriye çekti beni İpek ve Selim'e bana yardım ettiğinden dolayı teşekkür ederek kapıyı kapattı. "Hemen üstünü çıkartıp mutfağa gel. Sıcacık bunlar, soğumadan yiyelim."
Onu onaylayarak kapının yanındaki askılığa montumu asıp, beremi boş kollarından birinin içe koydum ve pofuduk ev ayakkabılarından birini giyip mutfağa doğru yürüdüm. Ev iki katlı, büyük ve gösterişliydi. Dışı kadar içerisi de çok güzeldi.
"Yağız çıkmadan menemen yapmıştım, ister misin?" diye İpek bana soru sorarken, bende o esnada yemek masasının koltuklarından birine oturuyordum. İpek'in sorusuna yanıt olarak kafamı olumsuz anlamda sallayıp oturduğum yerde bağdaş kururken, gözüme kestirdiğim yeşil zeytini ağzıma atıp çekirdeğini çıkartarak çiğnemeye başladım.
"Dün beni aradığında bir şey oldu diye çok korktum." dedi İpek, kendi tabağına menemen koyup karşıma geçerken. Gülerek pastaneden aldığım simitleri poşetinden çıkartıp birini tabağıma koydum.
"Günay, Sevgi'nin Yağız'ın yanında olduğunu söylemişti. Hala oradadır diye sesini duymak istemiştim." diyerek kopardığım küçük bir simit parçasının içini çıkartıp ağzıma attım. İpek'in sözlerimle birlikte gözleri büyümüş, şaşkınlıktan çatalını tabağının içine düşürmüştü.
"Günay'la mı konuştunuz?" Kafamı sallayarak onu onayladım ve bir yeşil zeytini daha ağzıma attım. Cidden, sanırım kahvaltılıkta en sevdiğim şey yeşil zeytindi. "Yemesene Çığlık, cevap ver bana..." diyerek ikaz etti beni İpek, tabağımı kenara kaydırırken. Kaşlarımı kaldırarak ona baktım, karşılığında merakla bana bakmaya devam etti.
"Konuşacak bir şey yok aslında çünkü neredeyse hiç konuşmadık bile..." dedim açık çayımdan bir yudum aldığımda gevşediğimi hissettim. "Önce bana sarıldı, ardından özür diledi, sabahında da kitap okuyup gitti." Ciddi anlamda onunla geçirdiğim iki günü neredeyse üç cümlede anlatmıştım bile.
İpek, anlattıklarımdan kafası karışmış bir halde bana bakarken bende ona bakıp omuz silktim. "Anlattım işte..."
"O konuyu açmadı mı?" Kafamı olumsuz anlamda sallayıp çatalımdaki peyniri ağzıma attım. Sanırım şuan ki stresimden ötürü hızlı yemeye başlamıştım. "Ama böyle yapması çok saçma... Konuşmanız gerek konular varken, susup bir kenara atmanız çok saçma."
Biliyordum ama zaten telefon konuşmasından da dinlediğim gibi, daha en başından beri evime benim için gelmemişti. Daha en başından beridir benim için gelmemiş, aramızdaki sorunları çözüme ulaştırmak istememişti... Daha en başından beridir, camıma tıklatır tıklatmaz fakat bunları İpek'e söyleyememiştim; Günay'ın niye geldiğini veya benim şuan neden sakin olduğumu...
Günay, gözlerime baka baka yalan söylemiş, istemediği veya içinden bile gelmediğini bildiği halde evime, bana bir adım atmıştı. Amacını bilmiyor, onun bana karşı olan bu davranışın, ona nasıl bir yarar sağlayacağını, her ne kadar çok düşünsem de bir türlü bulamıyordum.
Ama bu onun seçimiydi.
---🐞---
Yazar: LAILA
BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;
INSTAGRAM: qteang
TWITTER: qteangg
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK
RomanceHER GÜN AYNI SAATTE YENİ BÖLÜMLER PARTLAR HALİNDE GÜNCELLENİYOR! ---------------------------------------------------------- ACIDAN DOĞAN ACINASI VARLIKLAR SERİSİ -SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK: Bir annenin rahmine düşen benlik, öğrendiği gerçekler karşısında...