15.BÖLÜM: KAYBETME(K)

11 1 0
                                    

15.BÖLÜM:"KAYBETME(K)..."                                   (Part2)

-Nedenler, seçimler ve bedelleri...

Tarih: Yalancı(lar).

Saat: 16: 07.

Tamam, yalan söyledim.

Aslında yalan söylemedim... Cidden Mayıs ayındayız; çocuklar var, yağmur yağmadı falan ama hiçbir şey bıraktığı gibi değil.

Hiçbir şey onsuz güzel değil!

O olmadan hiçbir şeyin önemi yok gözümde. Herkes tarafından terk edildiğimi hissediyorum, anlatacak onca şeyim olmasına rağmen kelimelerin yetersizliğinden tıkanıp kalıyorum sürekli. Ağzıma gelen tüm kelimeleri yutmak zorunda kalıyorum.

Bu çok zor... Çocuk gibi sızlanıp annemin eteğinin arkasına sığınmak istiyorum fakat sonra bir gerçek var ki tıkanıp kalıyorum, benim annem öldü.

Zor, zor, zor, zor... Kaç kere desem de bir türlü bıkmayacakmışım gibi hissediyorum.

Telefon kapanmış olmasına rağmen kaç kere onlardan özür dileyip bağırıp çağırdığımı ve delirerek ağladığımı inan hatırlamıyorum. Psikolojik bir savaş bu resmen.

Çok acı çekiyorum.

Sende sessizsin bu sıralar, fark etmiyorum sanma. Öylesine bakıyorsun bana, "Dur, yapma, etme..." demiyorsun. Bir sen vardın aramızda akıllı, seni de kaybettik galiba.

Sende özledin o günleri, kıvırmaya çalışma şimdi.

Bende özledim.

Hem de öyle çok ki...

Yapacak bir şeyin olduğunu düşünmüyorum. Yapabileceğim hiçbir şey yok.

Üzgünüm... Hem de fazlasıyla.

Bu arada zaman ilerlemeye devam etti ve bir gün daha öylesine bitti. Küçük bir umutla birlikte daha ne kadar bu yolda yürümeye devam edebileceğimi hiç bilmiyordum. Zar zor devam etmeye çalıştığım yolumda artık etrafımı saran bir sis vardı. Önümü görmeyi geçin, arkamı dönüp kaçıp gitmek istesem bile artık onu bile yapamayacak bir haldeydim.

O sırada telefonum çalmasıyla birlikte düşüncelerimden de ayrılmam için bana bir bahane olmuştu. Telefonun ekranına baktığımda arayanın İpek olduğunu görmemle gözlerimi devirsem de birkaç defa daha susup çaldırmaya devam ettirince bu ısrarının nedenini öğrenebilmek için telefonu açtım ve sesi hapörlere yansıttım.

"Çığlık..." Sesinde tereddüt saklanmış olsa da aynı zamanda toktu.

"İpek..." Aslında benim sesimin kulağa onun sesinden daha kötü geldiğini fark etseydi eğer ve sorsaydı ona bile dökülebilirdim hemen ama sanırım birinin beni fark etmemesi sadece babama özgü bir durum değildi.

"Kapının önündeyim. Açabilir misin?" Şaşırarak telefondan kafamı ayırarak önce telefona sonra da kapıya bakıp tekrar kulağımı telefona dayadım.

"Pardon?" Birkaç gün önce beni aramıştı ve benimle görüşmek istediğini söylemişti. Hayatım Günay, Sevgi ve diğerleri olarak nitelenmişti ve benim hatam, bunun farkına daha önceden varmamamdı.

"Aç hadi." İpek'in sesi ile telefonu yüzüne kapatıp kapıya doğru ilerledim ve ben açar açmaz İpek'in zayıflamış vücuduma sarmış olduğu kollarıyla karşılaştım.

İtiraf etmeliyim ki, bunu özlemiştim.

Her ne kadar İpek benim en yakın arkadaşım olmasa da, yanımda birinin olduğunu hissetmek bile bana yeterli gelmişti.

Her ne kadar İpek benim en yakın arkadaşım olmasa da, yanımda birinin olduğunu hissetmek bile bana yeterli gelmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

---🐞---

*Goriot Baba, Honoré de Balzac alıntı.

Yazar: LAILA

BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;

INSTAGRAM: qteang

TWITTER: qteangg

SAĞIR KULAĞA AĞLAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin