8.BÖLÜM: BULUNMAK...

20 7 0
                                    

8.BÖLÜM: "BULUNMAK..."                                                          (Part5)

-Ne demiş canım Oğuzcum Atay; 'Bir yerden sevmeye devam edebilir miydim? Çünkü sevmek, yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değildi. Ya hiç sevmemişsem bugüne kadar? Bir kitaba yeniden başlamak gibi, sevmeye yeniden başlamak pek kolay sayılmazdı herhalde." *

Tarih: Sevmeler ve sevilmeler.

Saat: 02:23 (Gece Yarısı)

"Ustam, bak seni kiminle tanıştıracağım?" deyip beni gösterdi ustaya. "Çığlık Hanım." Usta, kocaman göbeği ve kocaman yanakları olan, tatlı birisiydi. 70'li yaşlarında, beyaz saçları vardı. Bana başıyla selam verip gülümsedi ve Günay'a dönüp eliyle vurdu kafasına. Ben, şaşkınlıkla ikisine bakarken Günay kaşlarını çatmış amcaya bakıyordu.

"Ya ustam, ayıp oluyor ama kızın yanında..." deyip beni gösterdi Günay ama amca hiçbir şekilde Günay'ın nazlanmasını dinlemeyip bir kere daha vurdu kafasına.

"Ulan haylaz herif, insan bi öldük mü kaldık mı diye sorar. Kaç zamandır niye aramıyorsun?" Günay haylaz bir şekilde amcaya bakıp yanaklarını sıktı. Ben ikisine gülerken, onlar didişmeye başlamışlardı bile.

"Aşk olsun, ben seni hiç unutur muyum ustam? Sana münasip bir hanımefendi bakmak için gittim ben." Amca buna daha çok sinirlenip Günay'ın kafasına tekrar vuracakken Günay bu sefer kaçtı fakat ustanın kötü bakışlarından kaçamamıştı.

"Tövbe tövbe..." deyip Gürkan'dan bana döndü usta. "Merhaba kızım," diyen ustanın uzattığı eli tutup karşılık verdim. "Bakma sen bu haylaz çocuğa. Ben Bekir usta."

"Merhaba Bekir usta, memnun oldum." Günay ile ben oturmak için boş bir yere geçerken Bekir usta da yemeğimizi hazırlıyordu. Denizin dalga sesleri kulağıma gelirken Günay ile karşı karşıya oturuyorduk.

"Buraya gelmek güzel bir fikirmiş." Gülümseyerek derin bir nefes aldım. "Şehirden sonra deniz kokusu almak," diyerek gözlerimi kapatıp derin bir nefes içime çektim. "İyi geldi gerçekten." Günay memnun olmuş gibi gülümsedi.

"Bu kadarla da kalsa iyi, sen bir de yemekleri gör." Gülümseyerek ona baktım. Birlikte keyifli bir yemek yemiştik ve gerçekten de Günay'ın dediği gibi vardı. "Çay alır mısın?" Denize bakarken Günay'ın sorusuna yakalanmamla ona dönmeden başımı olumlu anlamda salladım. Günay çaylarımızı sipariş ederken ben denize bakıyordum fakat anlık izlenme hissi ile gözlerimi denizden çekip Günay'a döndüm; Ellerini birleştirerek çenesine yaslamış, beni izliyordu. Onu bu şekilde yakalamak midemde karıncalanma hissi yaratsa da sakin olmaya çalışıp soru sorar gibi ona baktım.

"Ne?" Birkaç dakika soruma bir karşılık vermeden beni izlemekle yetindi fakat daha sonra üstünde tuttuğum bakışlarıma bir son vermek için konuştu.

"Hiç, sadece..." deyip durakladı tekrar. Kuracağı cümleyi kafasında tartıyor olmalıydı. Yanlış anlamamdan veya beni rahatsız etmekten çekinir gibi bir hali vardı. Beni düşünerek konuşması hoşuma gitmişti.

Onu konuşup cümlesine devam etmesini için; "Sadece ne?" diye teşvik edercesine sordum.

"Sadece, çok güzelsin."

---🐞---

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

---🐞---

*Oğuz Atay, Korkuyu Beklerken alıntı.

Yazar: LAİLA

BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;

INSTAGRAM: THE_LAILA

TWITTER: THE_LAILA

SAĞIR KULAĞA AĞLAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin