13.BÖLÜM: RUS RULETİ...

7 1 0
                                    

13.BÖLÜM: "RUS RULETİ..."                 (Part4)

- Ya şundadır ya bunda...

Tarih: Körebe.

Saat: 05: 48.

"Benim... Beni özledin mi?" Her zaman ki alaylı sesi, bu sefer de kulağıma dolmuştu. Omuzlarım gerginlikle kasılırken ben kendimi sanki boşluğa bırakır gibi tekrar koltuğa bırakmıştım. "Özlemişsindir, özlemişsindir. Sesinden belli. Günlerdir beni bekliyordun değil mi? Aramamı?"

"Günay nerede? Sevgi... O nerede?" Birini daha kaybedemem Allah'ım... Daha kaybettiklerimin acısını unutamamışken yeni bir kaybedilişin acısını tadamam. Kusuruma bakma, bunun için artık çok yorgunum.

"Yanımdalar fakat ölüler mi yoksa diriler mi onu bilemiyorum. Yalnız..." dedi sır verir gibi sesini kısarak. "...Burası biraz fazla kan dolu... Birinin ölmemesi için dua etmeye başladın mı?" Günah Olric, çok günah. Allah'ın verdiği bir canı başkasının alması çok günah. Hem haksızlık bu... Dünya'da yedi milyardan fazla insan yaşıyor. Bunların bazıları iyiyken bazıları da çok kötü. Hadi madem birisinin ölmesi gerek, bu kötülerden ölsün işte. Hem insanlık içinde büyük ve güzel bir adım olmuş olur. Belki ölen o kötü insan sayesinde bir kadının hayatı kurtulur, belki bir hayvanın, belki de herhangi bir canlının...

Burada daha mantıklı bir yol varken neden Günay? Neden yine bir Sevgi daha yeni yaşına girmeden ölmek ya da bunun korkusunu yaşamak zorunda?

Onlara şuan neler oluyor bilmek istiyorum Olric. O kanları görmek istiyorum. Bir kan...Onların vücudundan çıkan kanlar... Şimdi düşündüm de Olric, düşündüğüm anda aklımı kaybedecek gibi oldum. Ruhum, sanki artık bedenimde yaşamaya dayanamıyormuş gibi çırpınmaya başladı. Onunda gitmek istediği bir yer var sanırım.

"Ne olur..." dedim hıçkırarak. "Bırak, lütfen." Dayanamıyorum ne olur bırak. Öyle çok korkuyorum ki artık bu benim için bir fobi; SevGünfobi...

Böyle kişiler, Günay ve Sevgi'yi kaybetmekten korkarlar. Nasıl ama? Etkilerini fark ettikçe size yazarım.

"Bırakacağım... Zaten bu yüzden aradım. Oyunumuza başladık, onu haber vereyim dedim. Her saat başı telefonumu açmayı unutma..." dedikten sonra yüzüme kapattı ve avaz avaz bağırmaya başladım. Onun oyunda yalnızca onun kuralları geçerliydi. Tam ne yapacağımı düşünememişken bilinmeyen bir numaradan gelen mesaj sesiyle düşüncelerimden arındım.

-Babanın evine gidip kasayı aç ve dosyaları aşağıda yazan adrese bırak. Kimseye söyleme, senin takibindeyiz.

09: 00

Kaşlarımı çatarak olayın babamla ne ilgisi olduğunu anlamaya çalışsam da daha fazla zaman kaybetmemek için taksi çağırıp babamın adresini verdim. Aklımda hiçbir plan yoktu fakat bildiğim tek şey varsa o da yapmak zorunda olduğumdu. İstedikleri her ne varsa verecektim ta ki, ben istediğimi alana kadar.

 Yol bir türlü bitmemiş fakat benim sabrım artık bitmek üzereydi. Kapıda duran korumalara baş selamı verip içeriye girdiğimde herkesin salonda, kahvaltı ederek gülüştüğünü görmemle ortalığı dağıtmamak için kendimi zor tuttum.

"Ah ,kızım..." diyerek babam şaşkın gözlerle bana bakarken o sırada masadaki herkesin sessizleşip bana baktığını fark ettim. Birkaç saniye önce yüzlerinde bulunan tebessümleri, ben gelince kaybolmuş ve ortam gerginleşmişti. Huzurun kırılma sesini kulaklarımla duymuştum.

Babam şaşkınlığına bir son verip masadan kalktığında, açtığı kollarını bana sarılmak için kullanacağını anlayıp kendimi gülümsemeye zorladım. "Seni burada hiç beklemiyordum, sürpriz oldu. Bizimle kahvaltı eder misin? Karnın aç mı?" Artarda sorduğu sorulara cevap bulmak için birkaç saniye izin istedim. Kasasının şifresini soramazdım. Bir anda yukarıya da çıkamazdım. Onunla konuşamaz, derdimi de anlatamazdım.

Ah be baba, şuan ilk defa sana yaşadıklarımı anlatabilmek için yanıp tutuşuyorum. İlk defa sana "Beni kurtar! Onları kurtar!" dedikten sonra ayaklarına kapanmamak için kendimi zor tutuyorum. O kadar zor ki anlatsam anlayamazsın, yaşaman gerekir ve düşmanımın bile şuan benim olduğum şu durumda olmasını istemem.

Demek ki insan sınanmamak gerek. Aslında hayatın bizi sınamasına alışkın olmamız gerekir. Sonuçta bir gün öleceğini bile bile yaşayan tek canlı biziz.

 Sonuçta bir gün öleceğini bile bile yaşayan tek canlı biziz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

---🐞---

*Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna alıntı.

Yazar: LAİLA

BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;

INSTAGRAM: THE_LAILA

TWITTER: THE_LAILA

SAĞIR KULAĞA AĞLAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin