18.BÖLÜM:"BONCUKLAR..." (Part7)
-3, 2, 1... Mutlu Yıllar!
Tarih: Yılbaşı Gecesi.
Saat: 18: 36.
İlerleyen saatlerde Günay'ın pansumanı yapıldıktan sonra, Krasnodar'ın bizi otelde misafir etmek için özel odalar ayarladığını öğrenmiş ve yorgun olduğumuz için bu geceyi es geçip yarın yola çıkma kararı almıştık. Böylece herkes odalarına dağılmış ve biraz dinlenmeye çekilmişti.
"İyice dinlen..." dedi karşımda, kendi odasının kapısını açarken. Ona özlemle bakarak gülümsedim ve Sevgi'ye el salladım.
"Siz de öyle. Bir şey olursa, buradayım." Günay kafasını olumlu şekilde sallayıp Sevgi ile birlikte içeriye girdiler. Bende aynı şekilde odaya girdiğimde, beyazlar içerisindeki tek kişilik odanın güzelliğine bakakaldım.
Öncesinde sıcak bir duş alıp bedenimi gevşettiğimde banyodan çıktım ve dolabı karıştırmaya başladım; Daha etiketi çıkartılmamış bir sürü kıyafetler ve kişisel şeyler vardı. Kendime temiz iç çamaşırlardan ve rahat kıyafetlerden birini alıp üzerimi giydiğimde kapının çalmasıyla birlikte kapıya doğru ilerlemeye başladım.
"Merhaba Madam, sizler için özenle hazırladığımız organizasyona buyurmaz mısınız?" Kaşlarımı çatarak, karşımdaki görevliye baktım.
"Pardon, ne organizasyonu acaba?"
"Bugün bildiğiniz gibi Yılbaşı efendim." Şaşkınlıkla ona baktım çünkü bilmiyordum, aklımdan tamamen tarihler çıkmıştı. Sadece saatler kalmıştı. "Gelecek misiniz?" Gülümseyerek görevliye hazırlanacağımı söyleyip kapıyı kapattım ve dolaptaki şık elbiselerden birini alıp giymeye başladım; Kan kırmızı rengindeki elbise boğazlı, uzun kollu ve etek bölümü hemen dizimin altında bitecek şekildeydi. Üstüme tam oturmuş ve darlığı sebebiyle tüm vücut hatlarımı ortaya çıkarmıştı. Elbise boğazlı olduğu için saçlarımı tepeden sımsıkı bağlayıp bale topuzu yapmış ve içi boş büyük daireli sade gümüş küpeleri takmış ve aynı takım ince bilekliği ile yüzükleri de parmaklarıma geçirmiştim.
Topuklu kısa siyah botlarımı da geçirdikten sonra gözümü sade bırakarak kırmızı bir ruj sürmüş ve makyajımdaki gerekli eksiklikleri de tamamlayarak bitirmiştim. Bel çantamın içindeki gerekli eşyalarımı, kutuya benzer siyah rengindeki el çantama doldurduktan sonra artık organizasyona hazırdım.
Odadan çıktığımda koridor bomboştu. Bu yüzden ilk yaptığım şey yanımdaki odada kalan İstanbul'un kapısını çalmak olmuştu. Birkaç dakika sonra kapıyı açtığında İstanbul'un yeni duştan çıktığını, tıraş olduğunu gördüğümde ve kapıyı açar açmaz duş jelinin kokusunu duyduğumda anlamıştım.
Şimdi daha bakımlı ve daha genç gözüküyordu; Yılbaşına özel olarak o da kırmızı rengindeki siyah çizgilere sahip bir takım elbise giymiş, her zaman ki mendilini ceketine sıkıştırmış, siyah kravatını takıp, her zaman ki altın rengindeki saatini ve yüzüğünü de koluna ve parmağına geçirmişti.
"Ah, çocuk?" Beni karşısında görmeye şaşırmış ve öylece bakakalmıştı. Birkaç saniye sonra kendine geldiğinde ise gülümseyerek beni baştan aşağıya süzdü; "Sen ne kadar güzel olmuşsun öyle..."
"Siz de öyle, İstanbul." İstanbul gülümseyerek sessizce bana bakmaya devam etti. Sanki eli ayağı birbirine dolaşmış, ne söyleyeceğini ve ne yapacağını bilemez bir haldeydi. "Her ne kadar her şey Günay için olsa da, bana çok büyük bir yardımınız dokundu. Siz olmasaydınız Günay'ı görebilir miydim, gördüğümde sağ olur muydu, bilemiyorum. Bu yüzden bizzat ayağınıza gelerek size, yardımlarınızdan dolayı teşekkür etmek istedim. Elimden başka bir şey gelmiyor..." dedim mahcup bir ifadeyle.
İstanbul yüzümdeki mahcup ifadeye şefkatle gülümseyerek iki omuzumdan da beni tutarak sıvazladı. Sanki kendisini zar zor durduruyor gibiydi. "Önemli değil, çocuk. Asıl ben teşekkür ederim sana, Günay ve Sevgi'yi senin sayende bulduk sayılır. Ayrıca onları bu kadar mutlu görmek, beni de çok mutlu ediyor. Mutlusunuz, bu yeter bana."
"Malum, Günay ile Sevgi birlikte partner olacaklar. Rica etsem... Tabi siz de isterseniz eğer," Heyecanlanmış ve saçmalamaya başlamıştım. Bu adamda beni çeken şey neydi bilmiyorum. "bu gecelik partnerim olur musunuz?"
"Seve seve çocuk, seve seve... Tabi güzelliğini gölgeleyeceğim ama-"
"Annem hep, "Yıldızları bu kadar güzel ve parlak yapan asıl şey, gökyüzünün karanlığıdır," derdi." İstanbul, annemden bahsedir bahsetmiş beti benzi sararmış, yüzündeki gülümseme ve gözlerindeki şefkat bir anda sararıp solmuştu. "Kusuruma bakmayın, yanlış bir şey mi dedim?"
"Öyle değil, asla değil çocuk." Bir şeyleri toparlamaya çalışıyor gibiydi. Kendisine birkaç saniye verip toparlanmaya çalıştı ve yüzünü normal tutmaya çalışarak gülümsedi. "Biraz daha burada kalırsak 2021'den çıkamayacağız çocuk." Gülümseyerek İstanbul'a baktım ve benim için açtığı koluna girdim. İstanbul arkasından odasını kapatırken, koridorda ilerlemeye başlamıştık.
Organizasyon otelin teras katında bulunuyordu; Terasın üstü açılmış ve ortaya büyük bir masa kurulmuştu. Yerlere kırmızı gül yaprakları serpiştirilmiş ve belli yerlere birkaç tane el feneri konulmuştu. Renkli led ışıkları ise hem köşedeki kocaman süslü yılbaşı ağacının çevresine dolandırılmış hem de terasın çevresini saran demirlere sardırılmıştı. Ağacın etrafına ise bir sürü renkte ve kutuda hediye paketleri konulmuştu.
Bütün şehir altımızdaydı ve karanlık gökyüzünden, üstümüze doğru dökülen kar taneleri çok güzel gözüküyordu. Benim gibi diğer kişilerde bizim için hazırlanan terası hayranlıkla izliyordu.
"Çığlık..." Mekana adım atar atmaz bizi ilk fark eden İpek olmuş, bu şekilde mekandaki diğer herkesin dikkatini çekebilmiştik. İpek yüzündeki kocaman sırıtışla koşuşturarak yanımıza gelmiş, önce İstanbul'un yüzüğünü öpmüş ve ardından kocaman bana sarılıp "Mutlu yıllar!" dilemişti. Üstüne giydiği beyaz renkli, inci detaylı elbisenin kolları ve etek boyu oldukça uzundu. Buna rağmen elbisenin göğüs tarafında derin bir dekolte vardı ve bu İpek'e çekicilik katmıştı. Makyajında ise benim aksime gözlerine dumanlı bir göz makyajı yaparak derinleştirmiş, kahve gözleri bu sayede daha çok koyulaşmıştı. Dudaklarını ise çıplak bırakmıştı. Boynunu saran ince bir inci kolye geçirmiş ve kolyenin takımı olan küçük inci küpelerini takmıştı. Üstünde ise siyah bir şalı vardı.
"Mutlu yıllar!"
---🐞---
*Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna alıntı.
Yazar: LAILA
BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;
INSTAGRAM: qteang
TWITTER: qteangg
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK
RomanceHER GÜN AYNI SAATTE YENİ BÖLÜMLER PARTLAR HALİNDE GÜNCELLENİYOR! ---------------------------------------------------------- ACIDAN DOĞAN ACINASI VARLIKLAR SERİSİ -SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK: Bir annenin rahmine düşen benlik, öğrendiği gerçekler karşısında...