5.BÖLÜM: ANLATMAK ve ANLAŞILMAK...

23 9 0
                                    

5.BÖLÜM: "ANLATMAK VE ANLAŞILMAK..."        (Part2)

-Kime anlatsam derdimi, kendimi? Kim beni anlamak için dinler, uğraşır? Peki, nasıl anlatmalıyım derdimi, kendimi? Ben kimlere derdimi, kendimi anlatmak için uğraşmalıyım?

Tarih: Hatırlama.

Saat: 17:37.

"Çığlık abla..." Ah, keşke hayat, istediğimiz gibi gitse be Olric. Göz yaşlarım daha ben dağıtmaya başlamamışken akmaya başladılar bile.

Ben sildim, onlar aktılar; Ben yine sildim, onlar yine aktılar.

"Çığlık abla..." Sonra bana seslenen Sevgi'ye baktım; Kilitlemeyi unuttuğum kapıyı açmış, uyku mahmuru gözlerle bana bakıyordu. Hiçbir şey demeden ona kollarımı açtım. Sevgi koşar adımlarla yanıma gelip, yatağıma çıktı ve küçük bedenini kollarımın arasına almama izin verdi. "Kabus mu gördün?" Sevgi'nin saçının tepesine öpüp başımı salladım.

"Evet, kötü bir kabustu." O sırada gürültü ile çalan dış kapının sesini duymamla tedirgin bir şekilde odamın açık olan kapısına bakmadan edemedim.

"Çığlık abla, neler oluyor?" Sevgi'nin korku dolu mırıldanarak çıkan sesine karşılık gözlerim tekrar ona kaysa da tekrar gürültülü bir şekilde çalınan kapı ile Sevgi'den ayrılıp yataktan indim ve sabahlığımı üstüme giydim. Yüzümdeki göz yaşlarımın izlerini sertçe ellerimle sildikten sonra odadan dışarıya çıktım.

Ben dış kapıya doğru ilerlerken arkamdan Sevgi'nin geldiğini biliyordum. "Ne oluyor ya?" diyen, yeni uyanmış Günay'a bir şey demeden kapının deliğine baktım ve gelen kişileri gördüğümde geri çekilip Günay'a döndüm.

"Bir şey olduğu yok. Siz salona geçin isterseniz." Günay önce kapıya sonra bana şüpheyle bakmaya devam etse de, gözlerimle bize korkuyla bakan Sevgi'yi göstermemle istemeye istemeye Sevgi'yi yanına çağırıp beraber salona gitmek için yanımdan ayrıldılar. "Hadi kızım."

Onlar uzaklaştıkları anda kapının kilitlerini açıp kapıyı açtım ve tanıdık yüzlerle karşılaştım. "Ne oluyor sabah sabah Damat?" Damat elindeki tespihi cebine koyup selam verir gibi kafasını eğdi.

"Lütfen zorluk çıkarmadan benimle gelin." Ona şaşkınlıkla bakıp kaşlarımı çattım.

"Ben hiçbir yere gelmiyorum." dedim inatla bağırıp. Sesim boş koridorda yankılansa da ne o ne de ben geri adım atmadık. İçerdekiler duymasın diye kapıyı arkama yaslayıp işaret parmağımı onun yüzüne doğru kaldırdım ve tehdit edercesine salladım. "Bana bak, sabah sabah alacaklı gibi kapıma dayandığın yetmiyormuş gibi, bir de beni zorla götürmeye çalışıyorsun. Bu yaptıklarından babamın haberi var mı?"

Damat bana cevap vermeyip sadece bakmakla yetindi. Birkaç dakika böyle bakışmakla geçince, babamın bu işte parmağı olduğunu anlayıp sinirle ofladım ve bir çocuk gibi olduğum yerde ayaklarımı yere vurmaya başladım.

"İçeride misafirlerim var. Ben hazırlanana kadar burada bekliyorsun. İleriye doğru adım atarsan eğer tüm binayı ayağa kaldırıp başıma toplayana kadar avazım çıktığı kadar bağırırım. Duydun mu?" dedim ona doğru sinirle.

"Tamam abla." Benden neredeyse 20 yaş büyük olan dev gibi adamın bana 'abla' demesine göz devirip, kapıyı suratına kapattım. Arkamı döndüğümde bir anda Günay ile göz göze gelmemle buna hazırlıksız yakalanıp irkildim.

"Kim o? Bir sorun mu var? Yardım edebilirim." Benim cevap vermeme fırsat vermeden art arda konuştuğunda gülümseyip kolunu sıvazladım.

"Yardıma gerek yok, teşekkür ederim. Arkadaşım sadece, yardıma ihtiyacı varmış da..." Gözleri, ondan bir şeyler saklayıp saklamadığımı anlamak ister gibi dikkatle gözlerime bakmış fakat bir şey bulamayınca susup kafasını olumlu anlamda sallamak zorunda kalmıştı. Gece yine uyuyamamış olacak ki gözleri şişmiş, göz altları daha çok morarmıştı. Düne göre daha dağılmış gözüküyordu. "Ben şimdi hazırlanmaya gidiyorum. Siz de ben gelene kadar kimseye kapıyı falan açmayın. Ayrıca karnınız acıkırsa dünden kalan yemek vardı, ısıtıp yersiniz." Şuan karşısında, bir annenin çocuğunu tembihlermiş gibi durduğumun farkındaydım. O da benimle aynı şeyi düşünmüş olacak ki, benimle dalga geçer gibi "Peki anne." deyip ukala bir şekilde gülümsedi.

Artık onun bu tavırlarına alıştığımdan olsa gerek, bu lafına bozulmak yerine bende ona gülümseyip arkamı döndüm ve odama geçtim. Dışarıda yağmur yağıyordu. Bu yüzden pijamalarımı çıkartıp, beni soğuktan koruyacak sarı, boğazlı bir kazak, altıma da siyah İspanyol paça bir pantolon geçirip kalın çoraplarımı giydim ve giydiklerime uygun bir çanta alıp içine cüzdanımı, telefonumu ve araba anahtarımı koydum. Son olarak makyajımı yapıp saçlarımı da tepeden sıkı bir at kuyruğu yaptıktan sonra dolapta duran kalın montlardan üzerime en uygun olanını alıp üstüme giydim, bu sefer eğildim ve aynı dolabın çekmecesini açıp saçıma sarı beremi, boynuma da sarı atkımı doladım. Odadan çıktığımda Günay ve Sevgi'nin beni beklediğini fark ettim.

"Fiyuv, fiyuv." dedi Sevgi, ıslık çıkarır gibi sesler çıkarmıştı ağzından. "Çok güzel olmuşsun Çığlık abla." deyip Günay'a döndü. "Değil mi baba?" Sevgi beklentiyle babasına dönerken, bende meraklı gözlerle Günay'ın vereceği tepkiyi beklemeye başladım. Günay Sevgi'ye cevap vermeden beni yavaşça birkaç defa süzdü ve en son gözlerime baktı.

"Nereye gidiyorsunuz?" Beklediğim cevabın yerine soru sormasına takılmamaya çalışarak gülümsedim.

"Evine." Duvara yaslanmış, rahat bir pozisyonda meraklı gözlerle bana bakan Günay, verdiğim bu cevabın karşısında duvardan sırtını çekti ve bir şeylerden rahatsız olmuş gibi gözlerini tavana dikip, eliyle kirli sakalını sıvazladı.

Verdiğim cevabı tekrar düşününce, onun neyi rahatsız ettiğini tahmin etsem de, tam yanlış anladığını söyleyeceğim sırada dış kapının tekrar vurulmasıyla söylemekten vazgeçip kapıya doğru ilerledim.

"Lütfen dikkatli olun." dedim kapıyı açmadan önce. Günay tepki vermeden sadece bana bakmakla yetinse de, Sevgi'nin uslu bir çocuk gibi kafasını olumlu anlamda sallamasıyla dikkatimi ona verdim ve gülümseyerek saçlarını karıştırdım. "Baban sana emanet, yaramazlık yapmadığından emin ol. Olur mu?"

Sevgi, sanki ona büyük bir görev vermişim gibi sırtını dikleştirdi ve hazır ola geçercesine ayaklarını birleştirip, asker selamı verir gibi elini kafasının yanına koydu. "Sen merak etme Çığlık abla. Ben babama göz kulak olurum."

Günay'ınhuysuz bir şekilde "Ayıp oluyor ama..." demesiyle, Sevgi ve benbirbirimize bakıp kıkırdadık ve onlarla vedalaşıp kapıyı açıp çıktım ve kapıyıarkamdan hızla kapattım

" demesiyle, Sevgi ve benbirbirimize bakıp kıkırdadık ve onlarla vedalaşıp kapıyı açıp çıktım ve kapıyıarkamdan hızla kapattım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

---🐞---

Yazar: Laila

BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;

INSTAGRAM: thee_lailaa

TWITTER: Thee_Laila

SAĞIR KULAĞA AĞLAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin