21.BÖLÜM: KAYIP...

3 0 0
                                    

21.BÖLÜM: "KAYIP..."              (Part2)

-Şimdi önüm mumlarla çevrilmiş bu yolda, arkamdan karanlıktan doğmuş bir gölgenin bir anda ellerini bedenime sarıp beni kendine çekmesinden korkuyordum.

Tarih: Karanlıktaki Mumlar.

Saat: 16: 44.

O anda nedense aklıma babam geldi. Ona içimden baba demeyeli uzun zaman olmuştu fakat bu his yüreğimi ısıtacağına, buz kestirmeye yetti. Bir anda kanım dondu ve öylesine korktum ki bir an gerçekten de kalbimin kan pompalamadığını düşündüm. Elim kalbime gidince fark ettim, sadece geçmişte kırılan bir yaranın sızlamasıydı bu his, neyse ki atıyordu.

"Bu nedenle, sevgili Bilge, mutlak bir yalnızlığa mahkum edildim." Bu sözün arkasından ise Günay kaçırıldığında geçirdiğim aylar aklıma geldi. İpek hiç gelmeseydi, halimin ne olacağını merak ediyordum. Onca içki ve sigara... Başıma neler gelebilirdi? Başıma gelse benden başka kim bilebilirdi? "(İnsanların kendilerini korumak için sonsuz düzenleri var. Durup dururken insanlara saldırdım ve onların korunma içgüdülerini geliştirdim.) Hiç kimseyi görmüyorum. Albay da artık benden çekiniyor. Ona bağırıyorum. (Bütün bunları yazarken hissediyorum ki, bu satırları okuyunca bana biraz acıyacaksın. Fakat bunlar yazı, sevgili Bilge; kötülüğüm, kelimelerin arasında kayboluyor.)" Her ne kadar Günay, İstanbul ve Yağız'ın onu en ufak bir hatasında hemen sırt döneceğini düşünse de ben öyle düşünmüyordum... En azından İstanbul için. Kendi babam, neler yaşadığımın farkında bile değilken İstanbul kadar önemli bir insanın Günay için canını dişine katması, onun için endişe içinde kıvranması beni oldukça şaşırtmıştı.

Aslında şaşırtmaktan da ötede sanırım bu hissi merak etmiştim; Acaba birinin senin için endişelenmesi nasıl bir duyguydu? Her ne kadar annem, çocuklarına karşı hep ilgiyle yaklaşmış olsa da onu hiçbir zaman kızdırmamış, Sevgi öldükten sonra annem daha çok kötüleşmiş, hastalığının ilerlediği dönemden itibaren ise daha küçük bir kız çocuğu olmama rağmen onun annesi benmişim gibi davranmıştım.

Abim benim gibi değildi mesela. Eğer onu bir gün dinleyecek olursanız ve size çocukluk anılarından bahsederse eğer ona hak verirdiniz. "Çocuk işte..." der, gülüp geçerdiniz. Çünkü ben ne kadar sessizsem, abim de o kadar gürültücü bir yapıya sahipti. Ben kan kussam bile şerbet içtiğimi söylerken, o, benden tam tersi bir şekilde şerbet içtiği halde kan kustuğunu söylerdi. Ağlayan, bağıran ve sürekli kavga çıkartan biriydi. Anlatsanız dinlemez, susanız yalnızca bağırmaya devam ederdi.

Bense küçük yaşta büyük sorumluluklar taşıyarak yaşımı bir kenara atmayı tercih etmiştim. Eğer bir gün beni dinleyecek olursanız ve size çocukluk anılarımdan bahsedersem eğer bana hak verirdiniz fakat abimden tek farkı "Çocuk işte..." deyip gülüp geçmez, "Hayat işte..." deyip susar ve rakı bardağınızı, rakı bardağıma vurarak bana eşlik ederdiniz.

Çünkü insanların gülüşlerini çalan bir yapım vardı.

Bakmayın böyle karamsar takıldığıma, aslında ben insanları güldürmeyi ve insanların gülüşlerini dinlemeyi severdim. Her ne kadar kahkaha atmayı beceremesem de, onların kahkahaları benim gülüşlerime tohum olurdu.

Fakat buna rağmen babamın evlendiğini, mutlu bir hayat yaşadığını ve abimin bizi terk edip o mutlu hayata ortak olduğunu görsem de sesimi çıkartmamış, annemin isteği üzerine onların hayatına konuk olduğumda ise tüm kahkahaların solduğunu görmüştüm.

Yemin ederim onlara karşı hiçbir kötülüğüm olmamıştı.

Benim davam babamlaydı. Babam olduğu halde bize yaşattıklarını ona konduramamış, "Nasıl yapar?" diye düşünüp hayak kırıklığına uğramaktan kendimi alıkoyamamıştım. Çünkü annemin, kafamın içinde yarattığı 'baba' figürü, bize resmen aşık olan bir adamdı ve gözlerimin önünde başka bir kadını öpüp elinden tutması, ağır bir şekilde bana koymuştu.

Ona karşı duyduğum bu duygulara rağmen yine de susmuştum; Çünkü anlatsam bile anlaşılamayacağımı hissediyorum.

Bunca şeye rağmen onun tarafını seçen abimin yüzsüzlüğüne kızsam da, kendi hayatını kendisi seçebilme cesareti gösterdiği için kabullenmiş fakat ona karşı olan öfkemi tutamayacağımı anladığım anda onunla iletişimimi kesmiş, yollarımızı resmen ayırmıştım.

Tabi kabullenme aşaması, zoraki bir durumda olmuştu; Çünkü yine anlatsam bile anlaşılamayacağımı hissediyordum.

Tabi kabullenme aşaması, zoraki bir durumda olmuştu; Çünkü yine anlatsam bile anlaşılamayacağımı hissediyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

---🐞---

Yazar: LAILA

BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;

INSTAGRAM: qteang

TWITTER: qteangg

SAĞIR KULAĞA AĞLAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin