17.BÖLÜM: KUPA 9'UN SIRRI...

6 0 0
                                    

17.BÖLÜM:"KUPA 9'UN SIRRI..."                             (Part5)

-Maça Ası ve Kupa 9...

Tarih: Umudun Son Kırıntısı.

Saat: 06: 06.

Aileler var Olric, aileler... Hele bazı aileler var ki onların kökleri yerin altında. İşte şuan ben ve İpek hariç bu mekândaki diğer herkes, yerin altındaki köklerden yalnızca birisi. Ve böyleleri için en önemli bir şey varsa o da...-

...- bilgidir.

Yağız arabada bir şey demişti, hatırlıyor musun? "Bu yüzden ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin kör, sağır ve dilsiz gibi olmayı unutma. Unutma... Tek bir yanlışın sana değil, Günay'a zarar verir." İşte Krasnodar'a ima ettiğim şey tam olarak da bu, sevgili Olric.

Ama demin de dediğim gibi, ben aileden değilim. Ben kimsenin ailesinin bir üyesi değilim. Bu yüzden Krasnodar'ın bir adamının benimle aylardır oyun oynaması ve son olarak da Krasnodar'ın ismini kullanıp mesaj iletmemi istemesi oldukça tehlikeli bir şey.

İstanbul şuan ne kadar sinirli olsa da, aile bağlarından olsa gerek Krasnodar ile arasındaki iplerin gerildiğinin farkında olsa bile onları kopartmaya cesaret edemiyor. Krasnodar'ın bu kadar rahat olmasının sebebi ise bunu bildiğinden... Ne olursa olsun iki tarafta da makas yok.

Aralarında ise en acemi benim. Yağız'ın da dediği gibi, eğer arada Günay olmasaydı belki İstanbul bile bana karşı bu kadar rahat davranmayabilirdi. Bu yüzden Günay sürekli beni yanıtsız bırakıyor, Yağız ise Günay'ı çiğneyemeyeceğinden ötürü bana uyarılarda bulunuyordu.

Hiçbir şey önemli olmasa bile Günay benim umurumdaydı. Onu istiyordum ve buraya kadar gelmiştim. Karşımda rahatça oturup gülen ve beni alaya almaya çalışan kişi ise Günay'a ulaşmam için kilit bir kapıydı.

Bu kapıyı kıramazdım ancak üzerindeki kilidi açmak için uyumlu bir anahtar bulmak zorundaydım.

Şimdi ise Krasnodar'ın kafası karışmış gibi duruyordu. Artık sandalyede o kadar rahat oturmuyor ve yüzü de gülmüyordu. Kaşları az da olsa çatılmıştı. Hiçbir şey demeden masaya uzanıp kalan viskisini de hızlıca içiverdi. Samuil bile babasının gerginliğini hissetmiş olacak ki tezgâh silmeyi bırakıp masalarına doğru ilerledi ve babasının önündeki boş bardağı alıp yerine yenisini koyup tekrar tezgâhına geri döndü.

"Tabi bu gördüğünüz video, bana attıklarından yalnızca biri," dedikten sonra viskimden ufak bir yudum daha aldım. "Siz oldukça zeki bir adamsınız Sir, boşboğaz arkadaşınızın bana neler anlattığını daha iyi bilirsiniz..." diyerek gülümseyip ellerimi açtım ve etrafa bakındım. "Baksanıza şu işe, onun sayesinde bu mekânı bile buldum ki cidden viskiniz enfes, teşekkürler barmen." Samuil ağzındaki sigara ile yüzümdeki gülümsememe ters ters bakmış fakat hiç istifini bozmadan kafasıyla yalnızca küçük bir selam vermekle yetinmişti.

"Samuil akşam için mekanın hazırlanması gerek oğlum, kapat mekanı." Krasnodar'ın yüzümüze bile bakmadan bir nevi bizi kovarcasına huysuzca konuşup masadan kalkarken İstanbul'un da ayağa kalkması üzerine Yağız ve İpek'te ayağa kalkmışlardı.

Krosnodar hızlıca elini İstanbul'a uzatırken, sanki konuşmak istediği çok şey varmış da fakat konuşmamalıymış gibi bir yüz ifadesi içerisindeyken İstanbul ise gayet sakin ve rahat bir şekilde tebessüm ederek elini sıkmıştı.

"Güzel misafirperverliğin için teşekkürler Krasnodar," demeyi de ihmal etmemişti. Krasnodar, İstanbul'a karşı suskunluğunu korumuş ve bana doğru yaklaşarak elini uzatmıştı.

Arkasında duran ve bana bakan İstanbul'a çaktırmadan baktığımda kafasıyla onayladıktan sonra bakışlarım Krasnodar'a döndü ve selamını karşılıksız bırakmayarak elini sıktım.

"Umarım kaybolan arkadaşınız hala nefes alıyordur," dedi imayla gülümseyerek. Sinirden gözü döndüğü için bel altı vurmaya çalışıyordu.

"Umarım o arkadaşınız, kendisine başka bir oyun arkadaşı bulup ona da aile içi sırlarınızı videolara döküp atmıyordur." Aslında elimde yalnızca bir video vardı fakat bunu onun bilmesine gerek yoktu.

"İsminiz neydi, Madam?" Sakinliğini korumaya çalışıyordu.

"Victoria," diyerek elimi bıraktım ve karşımda kırmızı görmüş boğa gibi kızarmasına izin verdim. Anlaşılan iyi bir Rus'tu. "Bir şey mi oldu?" diyerek sordum şaşırmış gibi yapıp bilmezliğe yatarak.

"Rus olduğunuzu bilmiyordum."

"Tabi ki de Rus değilim fakat hatıralarınızda bu adla kalmak isterim." Hiçbir şey sormadan kaşları çatık bir şekilde beni dinlemeye devam etti. Selim bana kapıyı açıp mekandan çıkmadan önce istediği açıklamayı yaptım. "Victoria'yı bilirsiniz, ünlü Zafer Tanrıçası. Buraya gelmeden önce iskambil kağıdı falı baktırdım da Kupa 10 çıkmıştı..." dedim İstanbul'a ima yaparak. O sırada İstanbul kendini tutamamış ve göbeğini sallayarak koca bir kahkaha atmıştı. 

"Bu isim için ne derler bilirsiniz, Küçük kızınız Victoria'yı arayın çünkü o her zaman kazanan olacak..."

---🐞---

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

---🐞---

Yazar: LAILA

BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;

INSTAGRAM: qteang

TWITTER: qteangg

SAĞIR KULAĞA AĞLAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin