8.BÖLÜM: BULUNMAK...

22 7 0
                                    

8.BÖLÜM: "BULUNMAK..."                                     (Part2)

-Ne demiş canım Oğuzcum Atay; 'Bir yerden sevmeye devam edebilir miydim? Çünkü sevmek, yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değildi. Ya hiç sevmemişsem bugüne kadar? Bir kitaba yeniden başlamak gibi, sevmeye yeniden başlamak pek kolay sayılmazdı herhalde." *

Tarih: Sevmeler ve sevilmeler.

Saat: 02:23 (Gece Yarısı)

Ben küpelerimi takarken Günay'da kravatını bağlamaya çalışıyordu; "Yardım edeyim mi?" diye sordum ona. Günay, sanki dünyanın en güzel sorusunu sormuşum gibi abartılı bir şekilde nefes alarak bana baktı. "Evet, lütfen..."

Onun bu halini gülümseyerek izlemek istesem de, kahvaltıdaki olaylarına acısı hala kalbimi sızlatmaya devam ediyordu fakat hayat, bana yaşattıklarıyla beni o kadar çok yormuştu ki artık kılımı kıpırdatacak halim yoktu.

Annem öldüğünde yaşama arzum sona erdiği gibi, beni ayakta tutan savaşma isteğimde öylece ellerimin arasından kayıp gitmişti.

Renkli bir televizyonun ekranın sadece ben renksizleşmiş ve git gide silikleşmeye başlamıştım bile. 

Bir bir, parça parça kayboluyordum.

Bu yüzden hiçbir tepki vermeden kravatı alıp boynunda bağlamaya başladım. Günay bu kıyafetlerin içinde emanet gibi durmuştu. O da öyle hissetmiş olacak ki aynanın karşısına geçtiğinde yüzünü buruşturmuştu; "Bu ne ya? Lise üniformam bile bundan daha çok yakışırdı bana."

"Nereye gidiyorsun böyle?" diye sordum. Kıyafete alışkın olmadığından olsa gerek hemen sıkılmıştı bile. Sıkıntıyla nefes verip kravatını gevşetti.

"Biriyle görüşmem gerek." dedikten sonra suratıma baktı. Bana bir şeyleri söyleyip söylememek arasına kalıyor gibiydi. Onun özel hayatı olduğundan sorularımla onu daha fazla sık boğaz etmek istemedim ve dilime gelen tüm soruları geri yuttum; "Aslında, sana anlattığım hapis zamanlarımda tanıştığım Moruk'la konuşmaya gidiyorum," dedi.

"Adamı ne ara buldun?" diye sordum o bana açıklama yapınca.

"Ben bulmadım aslında," dedi aynaya dönüp saçlarını düzeltirken. "o beni buldu." Kaşlarımı çatıp Günay'ın aynadaki yüzüne baktım. Hapiste tanışılan kimseye güven olmazdı ki adamdan bahsederken zengin bir iş adamı olduğunu söylemişti. 

Peki bir iş adamının hapiste ne işi vardı?

"Bana pek tekin gelmiyor." Günay aynadan bana bakmış ve göz göze gelmiştik. "Bak, bu senin hayatın, yine de sen bilirsin ama hapisteki birinin güvenilir biri olduğunu düşünmüyorum. Acaba görüşmeye gitmesen mi?" Tedirgin bakışlarım gözlerimden Günay'a da yansımış olacak ki Günay bana anlayışlı bir şekilde bakıp gülümsedi ve aynaya sırtını çevirip bana döndü.

"Haklısın," dedi. "Ama ne yapıyorsam zaten kızım için yapıyorum." Birkaç adım bana yaklaşıp yanındaki koltuğun kol kısmına oturdu. "Bu sözüme güven ve unutma, olur mu?" Sanırım kızı için başını derde sokmayacağını söylemeye çalışıyordu. Kafamı olumlu anlamda sallayıp endişelerimi görmezden geldim.

"İstersen bugünlük arabayı sen al," dedim dışarıya çıkarken. Yüzüme vuran soğukla beraber boynuma sardığım atkıyı burnuma kadar çekmiştim. "Önce beni okula bırakırsın, sonra da buluşacağın yere gidersin. Ben nasıl olsa akşama kadar okuldayım bugün."

Günay önce bana sonra da önünde salladığım arabanın anahtarlarına baktı. "Yok ya, sağol. Hem sana lazım olursa ne yapacaksın?" diye sordu kararsızca.

"Taksi bulurum. En kötü ihtimalle bir arkadaşımdan rica ederim, beni eve bırakması için..." dedim onu ikna edebilmek adına. Günay'ın kemikli yüz hatları sertleşti ve gözlerindeki karasızlık, bıçak kadar keskin bir ifadeyle çevrildi.

"O arkadaşından mı isteyeceksin?" diye sordu. Anlamayarak kaşlarımı çattım.

"Hangi arkadaşımdan?" Bana gözlerimi devirip anlık bir sinirle ona uzattığım anahtarı sertçe aldı elimden ve arabanın kilidini açtı. Ben, Günay'ın bu sinirine bir anlam veremezken anlık değişken ruh haline karşı susup kaşlarımı çatarak onun yaptığı gibi arabaya binmekle yetindim.

"Kemerini tak," dedi sert bir sesle. Bana hiç bakmamış, kemerini takmamış ve bir anda gaza yüklenmişti. Dediğini yapıp kemerimi taksam da onun bu halinin nedenini sormadan edemedim.

"Bir sorun mu var?" Onu anlamaya ve sorunu çözmeye çalışıyordum. Ruh halinin bir anda değişmesine alışamadığım gibi bana karşı değişen bu tepkisine de alışamamıştım.

"Sevgilin mi var?"

"Sevgilin mi var?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

---🐞---

*Oğuz Atay, Korkuyu Beklerken alıntı.

Yazar: LAİLA

BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;

INSTAGRAM: THE_LAILA

TWITTER: THE_LAILA

SAĞIR KULAĞA AĞLAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin