3.BÖLÜM: "ACIDAN DOĞAN ACINASI VARLIKLAR..." (Part2)
-Bu kalp, yatağında inleyen herhangi bir hastadan daha çok acı çekiyor.*
Tarih: Bugün Günlerden Geçmiş.
Saat: 12: 00
"Acıma âşık oldum ve pişmanlıklarımla yattım. Mutluluk bunları gördü ve belki de bu yüzden bırakıp gitti... Evet, derler ki 'Büyüdüğünde... Büyüdüğünde anlarsın.' Biliyorum ki, her an ölebilirim."
NF - Remember This
Zilin sesi ile her yer bir bir dağılmış ve beni kuyuya çeken düşüncelerimden uzaklaşmıştım. Ders bitmiş, zilin sesini duyan herkes sınıftan çıkmak için hazırlanmaya başlamıştı; Sıranın en önünde oturan üçlü kız grubu kendi aralarında gülüşerek çıkışa doğru ilerlerken kalabalık bir erkek grubu ise şimdi nereye gidecekleri arasında tartışıyorlardı.
"Bu seferlik beni yok sayın. Babalık beni çağırıyor, onu yanına gitmem gerek." Hafızam iyi olsa da isim hatırlamak konusunda berbattım ve bu söyleyen kişi, geçen sunum ödevimi birlikte yaptığım kişiydi; Onunla bir ay geçirmiştim ve onunla çok eğlenmiştim. Mavi gözleri, enseden küçük bir topuz yaptığı sarı saçları ve her zaman ki gamzeli gülüşüyle çok sempatik duruyordu. Sanki ona baktığımı hissetmiş gibi gözlerini kaldırıp gözlerime baktı ve birkaç saniye duraksamanın ardından yüzündeki gülüşünü büyüterek elini bana doğru kaldırıp el salladı. İzlerken yakalanmanın getirdiği mahcuplukla gözlerimi kaçırmak istesem de gözlerinin üstümde olmasına dayanamayıp kırık bir gülümseme yüzümde şekillendi ve bu, onun daha çok gülümsemesine neden oldu.
İnsanları izlemekten çok keyif alan ben, izlenmekten ise asla hoşlanmazdım.
Çocuk ağzını açıp bana tam bir şey söyleyecek oldu ki arkasında duran bir başka çocuk onun yanına gelerek kolunu omzuna atıp kendisine doğru çekti ve kafasını koltuk altına alarak saçlarını karıştırmaya başladı. Böylece ensesinde duran küçük topuzu dağıldı ve ince lastik toka ayaklarının dibine düştü.
"Ulan Yaman... Adam artık seni daha iyi azarlayabilmek için randevu veriyor," deyip kendi aralarında gülüştükten sonra Yaman zor da olsa kafasını, arkadaşının koltuk arasından kurtarıp dağılmış saçlarını umursamadan daha çok karıştırdı ve kapıya doğru yürümeye başladı. Arkada kalan arkadaşları Yaman'ı takip edip sınıftan sırayla çıkarlarken gözlerimi onlardan ayırıp etrafıma baktım ve kocaman sınıfta yalnızca benim kaldığımı görerek oturduğum yerden kalktım.
Bugün Barkın'ın dersi erken bitmiş, İpek ise Yağız ile buluşabilmek için tüm gün okula gelmemişti. Bu yüzden bu sessizliği ve yalnızlığı kendime bir fırsat bilerek tüm gün bu hislerin tadını çıkartmış, yanıma getirdiğim kitabımı okumuş, kahvemi yudumlamış ve beni kuyunun dibine atmaya çalışan düşüncelerime kapı aralamıştım.
Üniversiteden çıkana kadar sessizlik bana eşlik etmişti ve saat daha erken olmasına rağmen havanın kapalı olduğunu görmemle arabamla geldiğimi hatırlayarak içimin rahatladığını hissettim. Yağmurda yürümeyi sevsem de ıslanmaktan hoşlanmazdım.
Durağa doğru gidebilmek için arka bahçeye doğru yürümeye başladığımda kulağıma gelen yüksek seslerle anlam veremeyip kaşlarımı çattım; Konuşmalar kulağıma boğuk ve anlamsız geliyordu. Yürümem yavaşlasa da adımlarım duraksamadan ilerlemeye devam etti ve beni, seslerin geldiği yere doğru götürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK
RomansaHER GÜN AYNI SAATTE YENİ BÖLÜMLER PARTLAR HALİNDE GÜNCELLENİYOR! ---------------------------------------------------------- ACIDAN DOĞAN ACINASI VARLIKLAR SERİSİ -SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK: Bir annenin rahmine düşen benlik, öğrendiği gerçekler karşısında...