25.BÖLÜM: "KÜLLÜ ORMAN..." (Part5)
- Küller içerisinde kalan, bataklığın üstünde yetişen orman.
Tarih: Ateş.
Saat: 18: 26.
BİR İHTİMAL DAHA VAR MÜZİK- ZEKİ MÜREN PLAK
Kapı bir anda açıldığında ise Yağız ile İpek'i görmemle sinirle güldüm. Yine başladığımız noktaya geri dönmüştüm. "Çığlık, neler oluyor?" diyerek sakin bir şekilde yanıma gelecek olan İpek'e dönüp sinirimi ondan çıkartmaya başladım. "Sen söyle İpek... Sen söyle! Her şeyi bilip de susanlardan birisi de sensin. Kesin şuan Günay ile benim ne konuştuğumuzu biliyorsundur. Buyur, sen söyle. Sen burada olmadığın halde biliyorsundur da ben burada olduğum halde yine bilmediğim şeyler kesin vardır." Bağırmamdan dolayı İpek'in hemen gözleri dolmuş olsa da artık sabrımın taşması nedeniyle ona sadece bakmakla yetinmiştim.
"Bağırma!" diyerek sinirle üstüme yürüyecek olan Yağız'ı İpek tutarken, bu sefer de ona döndüm.
"Bağırma diyebiliyorsun ama haksızsın diyemiyorsun, değil mi Yağız?" Onun gözlerinden ateş fışkırırken, benim dilimde zehir birikmişti. "Ne kadar sinirli olsan da sözlerime sen bile hak verebiliyorsun bana... Çünkü haklıyım; İsteseniz de istemeseniz de kabul etseniz de etmeseniz de haklıyım."
"Bizi satıp Krasnodar'a giden ben miyim? Ne haklılığından bahsediyorsun?" diyen Yağız'ın bu beklemediğim hamlesinden dolayı donup kaldım ve bir an için ne yapacağımı şaşırdım. Yağız ise benim bu duraklamamı fırsat bilerek sözleriyle üzerime gelmeye devam etmişti. "Bizi sattın sen kızım, sattın! Hainsin sen! Eğer Zero olmasaydı, çoktan yukarıdakiler senin işini bitirmişlerdi. Onlar bizim gibilerin laflarına bakar mı veya dinler mi sanıyorsun?" diyerek olduğu yerde bana bakmaya devam etti. Aslında İpek tuttuğu için değil, kendisi benden uzak durmayı seçtiği için olduğu yerde duruyordu. "Ben sana ne dedim?" Bu sefer parmak sallama sırası ona geçmişti. "Ben sana "İstanbul büyük bir yer altı örgütünün liderlerinden birisidir... Bu yüzden ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin kör, sağır ve dilsiz gibi olmayı unutma. Unutma, tek bir yanlışın sana değil Günay'a zarar verir," demedim mi?" diyerek bana baktığında, Yağız'ın kulağıma tanıdık gelen cümleleriyle birlikte kafam o güne, Günay'ı almak için Rusya'ya gittiğimiz ve Krasnodar ile buluştuğumuz güne gitmişti. "Onun ismini verdiğin için buradasın. İpek sana ne kadar bahsetti bilemem, bende çok bir şey bahsetmeyeceğim çünkü gerisini Günay'dan öğrenmen daha iyi olur. Yalnızca şunu unutma..." diyerek İpek'e diktiği gözlerini bana çevirdi ve tam gözlerime baktı. "...Eğer yaşadıklarımızdan dolayı biraz aklını kullanmışsan anlamışsındır diye düşünüyorum ama Günay, İstanbul için çok önemli bir yere sahip. Bu yüzden dikkat et, acısını senden çıkartmasın. Açık konuşmak gerekirse eğer, sana ne olduğu umurumda değil ama Günay, her zaman ki öngörüsünü kullanarak seni bana emanet etmişti ve o da bilir ki ben asla onu çiğnemem. Bu yüzden bu dediklerimi aklından çıkartma ve ölmemeye özen göster..." Daha sonrasında aklına bir şey gelmiş gibi tekrar İpek'e dikti gözlerini. "En azından Günay gelene kadar ve sevgilim senin ölümünü kendi gözleriyle görmeyecek kadar uzakta olana dek..."
Zihnim o anın için kaybolmuşken, Yağız'ın tekrar konuşmaya başlaması ile dikkatim dağılarak ona baktım. "Her ne olduysa, senin yüzünden oldu. Hala nefes alıyorsan eğer Günay yüzünden, İstanbul yüzünden. Öleceksen de bari doğru düzgün yap, kimseye sıkıntı çıkarma. Zaten yaşamanın bizlere hiçbir faydası yok gördüğün gibi anca zararsın. Belki ölünün bir faydası olur da kurtuluruz senden," diyerek sinirle İpek'ten uzaklaştı ve olduğu yerde volta atmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK
عاطفيةHER GÜN AYNI SAATTE YENİ BÖLÜMLER PARTLAR HALİNDE GÜNCELLENİYOR! ---------------------------------------------------------- ACIDAN DOĞAN ACINASI VARLIKLAR SERİSİ -SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK: Bir annenin rahmine düşen benlik, öğrendiği gerçekler karşısında...