18.BÖLÜM:"BONCUKLAR..." (Part4)
-3, 2, 1... Mutlu Yıllar!
Tarih: Yılbaşı Gecesi.
Saat: 18: 36.
Krasnodar bizimle vedalaşıp yanımızdan ayrıldığında şoföre adresin yazılı olduğu kağıdı uzatmış ve arkama yaslanmıştım. Bana verilmiş olan şalı ise boynuma bağlamıştım. İstanbul'un, Krasnodar ile konuşmasından sonra göğsü kabarmıştı. İpek merakla şalıma bakarken, Yağız da kendi kendine huysuzlanıyordu.
Yolculuk çok kısa sürede bittiğinde yine Samuil temalı bir otelin önündeydik ve aramız durur durmaz kapıda bekleyen valelerden biri koşuşturarak yanımıza gelerek kapımı açtı. Vale boynumdaki şalı görür görmez iyice gerilirken, bana daha saygılı davranmaya çalışıp elimden tutarak eşlik etmek istediğini belirtti.
Hayatımda hiç böylesine bir muameleye bir anda maruz kalınca neye uğradığımı şaşırıp diğerlerine baktığımda, aslında bu muamelenin sadece bana özel olmadığını o anda anlayıp daha fazla acemi olduğumu valeye göstermemek için elimi uzatarak bana eşlik etmesine izin verdim.
"Beyefendi, sizinle özel olarak ilgilenmemizi istemişti..." dedi Krasnodar'a hitaben. İpek yolda gelirken anlatmıştı. Onların ailesinde statü de çok önemli bir yere sahipti. Öyle herkes istediği ile istediği gibi konuşamazdı. Eğer statüsü sizden yüksek biriyle konuşacaksanız, önce onun sizinle konuşması gerekirdi yoksa onunla konuşamazdınız. O, kulaktan kulağa oyunu da bu yüzden oynanmıştı.
Statü gereği İstanbul ve adamları daha önde olduğundan, İstanbul tarafından Yağız'a bir bilgi iletilecekse eğer İstanbul, adamına iletir, adamı da kendi statüsünün altında veya eşdeğer olan Selim'e iletir ve Selim' de edindiği bilgiyi patronuna ulaştırırdı.
Ayrıca Krasnodar'ın burnundan kıl aldırmayan bir yapısı olduğundan, onunla konuşmak çok daha zorlaşıyordu. Buna rağmen bana iş teklifinde bulunması, konuşması, ismiyle ona hitap etmeme izin vermesi ve el sıkışması, İpek ve diğerleri için cidden şaşırılacak bir durumdu.
Mekanın içerisine girdiğimde şaşırmadan edemedim. Adam mekanlar ve dizayn konusunda cidden işini biliyor gibi duruyordu. Bizi karşılamak için gelen kişiler valelere talimat verirken yönlendirildiğimiz yere doğru ilerlemeye başladık.
Merdivenlerden aşağıya indiğimizde bodrumla karşılaştık. Burası da videoya benzer bir yerdi. Küçücük bir camı olsa da ışık yetersizdi. Tam karşımda ise sandalyede yarı baygın bir şekilde oturmuş Günay vardı.
"Allah'ım, sonunda..." diyerek neredeyse çığlık attım ve ona doğru koşuşturmaya başladım. Krasnodar, o arkadaşına sert bir ikazda bulunmuş olacak ki Günay'ın videoda gördüğüm kanlar içinde kalmış kıyafetleri değişmiş, yenilerini giymişti. Fakat buna rağmen vücudundaki ve yüzünde ki büyük yaralar hala gözüküyordu.
Yine de beni görür görmez, bütün yaralarına inat ayağa kalkmış ve kollarını açmış beni beklerken, hızıma engel olamayıp boynuna atladığımda sarsılarak yüzünü buruştursa da ufak bir kahkaha dudaklarının arasından kaçabilmişti.
Islanmış toprak kokusu... Tek farkı bu kez toprağı, kendi kanıyla ıslanmıştı.
Bu his tüm hevesimi kursağımda bırakırken, göğsüme tabiri caizse öküz oturmuş ve bu gözlerimin dolmasına sebep olmuştu.
Günay'da her şeyini unutmuş olacak ki saçlarımı koklayıp öpüyor fakat ağlamamamı söyleyemiyordu. Sanırım o da kendi duygularına hakim olamadığından, kendi duygularıma hakim olmamı beklemiyordu.
Her ne kadar ilk günden beridir birbirimize karşı farklı olsak da, ilk defa duygularımızla birlikte bu kadar saf davranıyorduk birbirimize... Çünkü en büyük yaralarımızı konuşan biz, hislerimize karşılık daha çok konuşmak yerine susup birbirimize bakmakla yetiniyorduk, yetinmiştik.
Bugün bunun değişmesi için ilk adımı atmıştık.
"Özledim..." dedim.
"Özledim..." dedi.
Aynı anda birbirimize karşılıklı söylediğimiz sözler, aynı anda kulaklarımıza fısıldamıştık ve bu ikimizi de her şeye inat gülümsetmeye yetmişti.
---🐞---
*Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna alıntı.
Yazar: LAILA
BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;
INSTAGRAM: qteang
TWITTER: qteangg
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK
RomanceHER GÜN AYNI SAATTE YENİ BÖLÜMLER PARTLAR HALİNDE GÜNCELLENİYOR! ---------------------------------------------------------- ACIDAN DOĞAN ACINASI VARLIKLAR SERİSİ -SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK: Bir annenin rahmine düşen benlik, öğrendiği gerçekler karşısında...