19.BÖLÜM:"2022'NİN İLK GÜNEŞİ..." (Part8)
-Beraber nice senelere!
Tarih: İlk.
Saat: 07: 19.
Sanırım hayat beni bu şekilde sınıyor, sevdiklerimin benden gitmesiyle.
Kimsenin dalında yetişemeyen bir yaprak gibiyim. Hiçbir dala tutunamadığım gibi, hiçbir dal da beni tutmaya çalışmıyor. Rüzgar beni sertçe oradan oraya savuruyor, savururken yüzüme bir şeyler çarpıyor tabi... Havada savrulan birkaç şey.
"Ben bunu hak edecek ne yaptım?" diye sormadan edemiyorum kendime. Biliyorum aslında benim suçum olmadığını ama yine de sormadan edemiyorum. Ya bir insan hep gidecek birilerini mi sever durur? Hep mi arkasından bakacak birisi olur?
Biri de bırakmasın be... Biri de terk etmesin beni... Bana söylenilen iki lafın birisi bu olmasın... Bir kere ya, çok bir şey değil istediğim... Tek yaptığım sevmek, yemin ederim başka bir şey değil.
İpek çok kızacak onu beklemediğim için ama ilk defa gitmem gerekiyormuş gibi hissediyorum. Günay'a olan şaşkınlığım hala devam ediyor... Benim korktuğum şeyi, insanlar nasıl yapabiliyorlar anlayamıyorum.
Ama gitmem gerek, sadece bunu biliyorum.
Zaten odaya girer girmez sıcak duş alıp temizlendikten sonra yeni kıyafetler giymiştim. Bütün hazırlıklarım tamamlandığında ise daha fazla oyalanmadan odadan çıkıp direk asansörlerin olduğu yere doğru ilerlemeye başladım. Düğmeye basar basmaz asansörün kapıları açıldı ve ineceğim katın düğmesine basıp beklemeye başladım.
Çok geçmeden kapılar açılmış ve ben otelden ayrılmak üzere çıkışımı yapmak için resepsiyona doğru ilerlemeye başlamıştım.
"Bayan Victoria?" Resepsiyonlardaki bir görevli bana bakarak isim telaffuz ettiğinde önce anlamayıp kaşlarımı çatsam da birkaç saniye sonra bu ismi Krasnodar'a söylediğimi hatırlayınca rahatlamıştım.
"Evet?" dedim Rusça.
"Bu size efendim. Beyefendi gönderdi," dedi görevli ve elime kırmızı bir kart tutuşturdu. Kartta, Krasnodar'ın ismiyle telefon numarası vardı. "Teklifi hala geçerliymiş." Otelden kartı da alıp teşekkür ederek ayrılmış ve benim için çağrılan taksi ile havalimanına doğru gitmeye başlamıştık.
Güneş çıktıkça havanın soğukluğu da mayışmıştı.
Yolculuk o kadar kısa sürmüştü ki düşüncelere dalamamış, kendimi kaybedememiştim veya yolculuk uzundu ama düşünecek kadar kendimde değildim. Bu, sanırım daha mantıklıydı.
Havalimanına yaklaştığımda taksinin parasını ödemek istediğim sırada istememiş, zorladığımda ise eğer inmezsem beni taksiden atacağını söylemişti. Şaşkın bir halde arabadan inip eşyalarımı aldığımda şoför gaza yüklendi ve hızlıca yanımdan uzaklaştı.
İçten içe sinirle söylendim ve ayaklarımı vura vura eşyalarımı da alarak havalimanına doğru yürümeye başladım.
İçeride uçağımın saatini beklemek için boş koltukların birine oturduğumda parmaklarımla oynamaya başladım.
Beklemek bazen çok zor olabiliyordu sevgili Olric, hele ki kaçıp gitmek için tam cesaret toplamışken beklemek zorunda kalmak çok daha zordu. Aslında Rusya'yı sevmiştim, ilk yurtdışı deneyimim olmuştu kendisi... Bilirsin, Türkiye'de pek kolay günler geçirmedim. Biraz uzaklaşmak güzel olmuştu. Hava almaya çıkmış gibi...
Günay'ı bulduktan sonra belki biraz Rusya'yı gezeriz diye düşünmüştüm; Sokakları, yemekleri, alışveriş merkezleri... Güzel olabilirdi, iyi gelirdi belki.
Şimdi ise onun için geldiğim bu şehirde, sırf o var diye kaçıp gitmek istiyordum bu şehirden... Bir insan nasıl oluyor da varlığı insana hem zarar verirken, hem de yokluğu koyuyordu? Sanırım Günay olmak böyle bir şeydi ya da Zero, her neyse artık.
Uçağımın saati geldiğindeyse telefonumu kapatıp oturduğum yerden kalktım ve eşyalarımı da alıp yürümeye başladım. Yavaş yavaş yürüyordum. Uçağı mı kaçırmak istiyordum yoksa hala arkamdan gelmesini mi bekliyordum bilemiyorum ama resmen buradan gitmek istemiyorum gibi davranıyordum.
Bazen kendinizi kontrol edemezdiniz. Diliniz farklı, kalbiniz farklı, mantığınız ise daha farklı şeyler söyleyebilirdi sizlere... Sanırım bu da öyle bir şey.
Beynim takılmış plak gibi sürekli Günay'ın bana söylediği sözleri tekrarlayıp duruyor. Dilim acımasızca Günay hakkında konuşuyor. Kalbim ise beynim onu gösterdikçe hızlanmaya devam ediyor.
Kimi seçeceğimi şaşırdım. Nereden başlayacağımı hiç bilmiyorum.
Sanırım mumlu yolda yürümek, arkanı dönüp çekip gitmekten daha kolay...
---🐞---
*Cemal Süreya, Roman Okudum Seni Düşündüm alıntı.
Yazar: LAILA
BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;
INSTAGRAM: qteang
TWITTER: qteangg
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK
RomanceHER GÜN AYNI SAATTE YENİ BÖLÜMLER PARTLAR HALİNDE GÜNCELLENİYOR! ---------------------------------------------------------- ACIDAN DOĞAN ACINASI VARLIKLAR SERİSİ -SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK: Bir annenin rahmine düşen benlik, öğrendiği gerçekler karşısında...