19.BÖLÜM:"2022'NİN İLK GÜNEŞİ..." (Part2)
-Beraber nice senelere!
Tarih: İlk.
Saat: 07: 19.
Sevgili Olric, bugün günlerden Cumartesi. Bilirsin beni, normalde tarih vermem pek sana ama bugün yeni yılın ilk günü... Sabaha kadar dans edip, şarkılar söyledik birlikte. Eh, haliyle terasta uyuyakalmışız. Herkes bir tarafa dağılmış durumda... Havanın soğukluğundan dolayı da üstümüzdeki şallara iyice sarılmışız, sarıldığım bir şey daha var tabi, Günay.
Öyle masum, öyle huzurlu uyuyor ki sanırsın kötülükler onun çevresinde bulunamayacağını biliyor. Onu izlemek o kadar güzel ki neden bunca geçen zamanın içinde bunu yamamışım diye kendime hayret etmeden yapamıyorum.
"Öpsen mi artık?" diyerek gözlerini açmadan munzurca konuştu Günay. Yaslandığım omuzundan kafamı kaldırıp şaşkınca yüzüne baktığımda gözünün tekini açarak bana baktı. "Ne? Dizilerde hep böyle olmaz mı?"
Gülümseyerek ona baktım ve başımı, sandalyeme yaslamış kolunun üstüne koydum. Bir elimi ise yanağında dolaştırarak sakallarını tek tek okşadım ve sevdim. "Günaydın..."
Hala korkuyordum. Hala saklanmak istiyordum. Hala kaçmak istiyordum.
Etrafımın mumlarla çevrili olduğu bu yolda, ileri doğru her adım attığımda mumlar sönüyor ve arkamda kalıyordu. Her ne kadar arkama dönmeye korksam da önüme bakacak cesaretim de yoktu. İşte durduğum bu noktada ise tam arkamı dönüp bağırarak kaçacağım sırada Günay bir kolumu tutmuş ve kendisine çekerek buna engel olmuştu.
Hala korkuyordum. Hala saklanmak istiyordum. Hala kaçmak istiyorum.
Ama... Ama işte, Günay vardı. Ne olursa olsun ona sırtımı dönecek cesaretim yoktu.
Kolundan kafamı kaldırarak hala topuz olduğundan dolayı acıyan saçlarımda dolaştırdım parmaklarımı ve bütün tokaları çıkartıp masanın üstüne koydum. Esaretten kurtulan saçlarım aheste bir şekilde etrafıma dağılıp perçemlerim ise önüme düşerken, hala uyuyan kişileri uyandırmamaya çalışarak sandalyeden kalkıp demirliklere doğru ilerledim.
Dün akşamdan kalma olduğumu çok belli oluyor olmalıydı fakat masmavi gökyüzü, yer yer ilişmiş beyaz bulutlar ve yeni yılın ilk güneşi ile birlikte oluşan bu manzara görülmeye değerdi.
"Saçların uzamış..." dedi parmaklarını saçlarımda dolaştırarak, bir tutamını da alıp burnuna götürmeyi de ihmal etmemişti.
"Bilmem," dedim parmaklarımı saçlarımda dolaştırıp nereye kadar uzadıklarını görebilmek için. "Hiç fark etmemiştim." Fakat bu hareketim yüzünden onun parmakları saçımdan çekilivermişti. Bu, kendimi boşlukta hissetmeme sebep olmuştu.
Hafifçe esen rüzgarın yüzüme vuran ani soğuk nefesiyle gözlerim kapanıp saçlarım uçuşurken nefes aldığımı hissettim. Nefes alabildiğimi fark ettim.
"Ne kadarını öğrendin?" Anlamıştı demek ki. O kadar iyi anlamıştı ki hem de, o sormadan benim anlatmayacağımın bile farkındaydı.
"Yalnızca bir kısmını, gerisini sana bıraktım." Ve kaybolduğu günden başlayarak yaşadığım her şeyi hiç kısa kesmeden anlatmaya başladım. Bazı yerlerde durakladım, bazı yerlerde hıçkırdım, bazı yerlerde ise ağladım.
Fakat ne o sildi göz yaşlarımı ne de ben ondan bu hareketi bekledim.
---🐞---
*Cemal Süreya, Roman Okudum Seni Düşündüm alıntı.
Yazar: LAILA
BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;
INSTAGRAM: qteang
TWITTER: qteangg
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK
RomanceHER GÜN AYNI SAATTE YENİ BÖLÜMLER PARTLAR HALİNDE GÜNCELLENİYOR! ---------------------------------------------------------- ACIDAN DOĞAN ACINASI VARLIKLAR SERİSİ -SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK: Bir annenin rahmine düşen benlik, öğrendiği gerçekler karşısında...